KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türkiye’de Kesinlikle Olmaması Gereken Tartışma

Türkiye’de Kesinlikle Olmaması Gereken Tartışma

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 3 dk okuma süresi
261 0

Arapların siyasi tarihini daha doğrusu İslam Tarihini inceleyen herkesin çok iyi bildiği bir konu;

Araplar, Hz. Muhammet S.A.V ile birlikte ancak bir araya gelme ve devlet boyutunda olmasa da bir siyasal organizasyon oluşturma konumuna gelebilmişlerdir.

Yine herkes bilir ki Hz. Muhammet’in ölmesi ile birlikte bu bir araya gelme kültürünü kaybederek, siyasi tartışmalar ile ciddi problemler yaşamışlardır.(Merak edenler 4 halifeden 3’ünün neden öldürüldüğünü hatta öldürülmeyen Hz. Ebubekir dönemindeki yalancı peygamberler konusunu okusun)

Yani Hz. Peygamber ölür ölmez bu siyasi tartışmalar coğrafyanın doğasına uygun devam etmiştir.

4 Halife sonrası ise Hz. Ali ve Muaviye adına güya anlaşma sağlamak için yapılan görüşmelerde;
Musa El Eşariye çevrilen entrika bu siyasal tartışmaların boyutunu ortaya koymaya yeter.

Sonrası herkesin malumu;

Günümüze kadar devam eden ve sürekli kan ve göz yaşına neden olan mezhep yani siyasi kavgalar.

Peki Türk Milleti bunun neresinde var?

Elbette

Ne siyasal oluşumunda,

Ne Teorik sürecinde

Ne çatışmalarında yer almıştır.

Sadece Özbek-Azerbaycan Türkleri ve Yavuz-Şah İsmail süreci ki oda abartıldığı boyutta değildir.

Peki öyle ise zaman zaman Türkiye’de mezhep temelli Alevi-Sunni tartışmaları neden gündeme getirilir.

Hadi birisi gündeme getirir.

Neden diğerleri sazan gibi bu tartışmanın parçası olur.

Türk Milleti merkezli düşünen biri olarak benim açımdan tartışmayı açan da, tartışmaya şu yada bu şekilde katılan da Türk Milletine değil, Türk Milletine karşı yapılan operasyona hizmet ediyor.

Türk Milleti bırakın İslam içerisindeki mezhep, cemaat, tarikat.
Hıristiyan, Musevi, Gök Tengri dinine inananı hatta inanmayanı ile bir ve bütündür ve Yüce Türk Milletinin bir parçasıdır.

BU İNANÇ GİBİ TRRCİH MESELESİ DE DEĞİLDİR.

BU BİR REALİTEDİR.

Bu 15 milyon kilometre kare coğrafyaya ve 320 milyon nüfusa tekabül eder.

Hatta 8 Bağımsız Devlete ve 30 dan fazla Özerk ve Yarı Özerk siyasal organizasyonu içine alır.

Peki bunları bir ve bütün görerek, jeostratejik ve jeopolitik olarak küresel bir güç olmak mı doğru olan.

Yoksa bu birlikteliği; din, mezhep veya başka şekilde siyasal tartışmalarla bölerek emperyalist ülkelere hizmet etmek mi.

Kararını siz verin.
Selçuk Duman

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir