KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türkiye ve Rusya Neden Barışmak Zorunda?

Türkiye ve Rusya Neden Barışmak Zorunda?

Ümit Nazmi Hazır Ümit Nazmi Hazır - - 9 dk okuma süresi
300 0

Türkiye ve Rusya Neden Barışmak Zorunda?

Ekim ayında Moskova’da katılmış olduğum bir konferansta Rus uzmanlarla gelişen Türk-Rus işbirliği nasıl daha da taçlandırılabilir ve bölgesel alanlara taşınabilir konusunu tartışırken, bir ay sonra yaşanacak uçak kriziyle ilişkilerin bu noktaya geleceğini tahmin edemezdik. Yüzyıllardan beri gelen rekabet ve düşmanlığın sonucunda son 15 yıldır emekle inşa edilmeye çalışılan Türk-Rus dostluğunun bu şekilde heba edilmesi üzücü oldu. Sonuçta asırlardır savaş ve mücadelelerle geçen bir ilişkiler yumağı vardı. Her ne kadar Osmanlı Devleti ve Çarlık Rusyası arasındaki diplomatik temas 1492’de başlasa da, Türklerin Ruslarla teması Osmanlı Devleti öncesine; Avar, Kıpçak ve Peçenek Türklerine kadar gitmekte. İçinde rekabet ve savaşın olduğu bu 1000 yıllık ilişkilerin yarattığı önyargılara rağmen aslında son yıllarda Türkiye ve Rusya arasındaki önyargılar hızlı bir şekilde aşılmaya başlanmıştı. Türkler ve Ermeniler arasındaki 100 yıllık önyargının hala aşılamadığını düşünürsek, Türkler ve Ruslar arasındaki önyargıların hızlı bir şekilde aşılmaya ve iki halkın birbirini tanımaya başlaması çok olumlu bir gelişmeydi. Bu aynı zamanda iki ülke arasındaki Soğuk Savaş sendromunun da atlatılmaya başlandığını göstermekteydi. Hatta, Moskova’daki Rus Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisindeki Sovyetler dönemi Türkiye uzmanı bir Rus sohbetimizde, ‘’30 yıl önce bu koridorda Türk uzmanların dolaşacağını tahmin edemezdim demişti.’’ Belki Türk-Rus yakınlaşması bir 15 sene daha bu şekilde ilerlemeye devam etseydi durum daha farklı olabilirdi. Çünkü ilişkilerin sosyo-ekonomik ve kültürel manada geliştiği ve evliliklerle ve öğrenci-kültürel değişim programlarıyla ikili temas arttığı ölçüde, her iki ülkede de diaspora ve halklar arasında güçlü bağların oluşması sağlanacaktı. Bu sayede her iki ülkede de baskı grupları ve güçlü diasporalar oluşabilecek; bu da Türkiye ve Rusya arasında devlet bazlı krizler oluşsa bile, halklar arasındaki güçlü bağların, devletler arasındaki krizlerin aşılmasını kolaylaştıracaktı. Uluslararası ilişkiler teorileri bağlamında da, Türkiye-Rusya ilişkileri Neo-realist değil; Neo-liberal bir açıdan değerlendirilmeye başlanabilecekti. Bu süreç ve kapı açılmaya başlasa da, uçak kriziyle beraber kapı şimdilik kapanmış oldu.

Uçak düşürülme olayından hemen sonra her iki toplum da akli davranmaya çalışsa da, kalbi ve duygusal tepkiler verdi; çünkü Ruslar ve Türkler Batılı olmaya öykünse de, Doğulu gibi tepki veren toplumlar. Bu da Türkler ve Rusların ortak özelliklerinden biri. Artık Türkler ve Ruslar duygusallığı bırakıp, mantıklı davranmaya ve ilişkilerini düzeltmeye başlamalı. Çünkü iki ülke arasındaki kapıların kapanması iki ülkeye de zarar vermekte. Türkiye ve Rusya’nın şu anki uluslararası yapıda (konjonktürde) birbirlerine oldukça ihtiyaçları var.

Petrol fiyatları 10 yıldan beri ilk kez 30 doların altına düştü. Rus ekonomisinin ağırlıklı olarak ham madde ihracatına dayalı olduğunu düşünürsek, bu Rus ekonomisi için tehlike çanlarının çalmaya başladığını göstermekte. Rusya’nın Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlarla da Rusya’daki meyve-sebze fiyatlarında artış oldu. Türk Akımı ve Mersin Nükleer Santral Projelerinin askıya alınması da Rusya açısından oluşacak ekonomik zararlardan bazıları. Krizin Türkiye açısından en büyük faturasını ise her yıl 4 milyona yakın turistin geldiği Antalya çekecek gözüküyor. Öte yandan Rusya’nın izole edilmeye başlamasından ve bazı ülkelerle kriz yaşamasından en çok kazançlı çıkan ülke ise Çin. Ukrayna’nın Rusya’yla yaşadığı kriz sonrası Çin Ukrayna’yla olan ticaretini daha da arttırdı. Batı’nın Rusya’ya yaptırımları sonucunda Rusya’nın Batı’yı dengelemek maksadıyla Çin’e daha da yönelmesi, Çin’in Rusya’dan daha ucuza enerji ithal etmesine de olanak sağladı. Her ne kadar Çin ve Rusya şu anda müttefik gibi görünse de ileride bu ittifak özellikle Türkistan’da rekabete dönüşebilir. Çok uzun vadede, Türkiye, Rusya açısından Çin’i dengeleyebilecek bir güç. Rusya’yla Türkiye’nin ilişkilerinin bozulması Türkiye’yi Batı’ya daha da muhtaç duruma itmekte. Öte yandan Suriye krizinin, Türkiye ve Rusya’nın kucağına bırakılmasından en kazançlı çıkan Batı ile birlikte ‘’İran’’ oldu. İran’ın Batı tarafından son zamanlarda parlatılması ve İran’ın Batı’yla olan ilişkilerini geliştirmeye başlaması ise Türkiye ve Rusya’nın alanını daraltmakta ve bu da Türkiye ile Rusya’nın ilişkilerini düzeltme zorunluluğunu orta koymakta.

Türkiye ve Rusya arasındaki bozulan ikili ilişkiler Türk ve İslam dünyası açısından da olumsuz sonuçlar doğuracak. Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişmesine paralel olarak Türkiye’nin Rusya Türkleriyle artan teması kesilmek zorunda kaldı. Rusya Türkleri, Türkiye ve Rusya arasında önemli bir köprü olabilir ve Türkiye, Rusya Türkleriyle etkileşimini daha da arttırabilirdi. Uçak kriziyle birlikte Türk Devletleri de taraf olmak zorunda bırakıldı. Türkiye ve Rusya, Kafkasya ve Türkistan (Orta Asya)’da bölgesel işbirliğine gidebilecekken, bu bölgede tarihsel rekabet tekrar yün yüzüne çıkmış oldu. Bu rekabet ise iki ülkenin boşu boşuna enerjisini harcamasına neden olacak. 30 milyona yakın Müslümanın yaşadığı Rusya’da, Türkiye bu halklar üzerinde de önemli bir potansiyele sahip. Bunda Rusya’nın İslamiyeti Batı gibi oryantalist bir bakış açısıyla algılamayıp, Alev Alatlı’nın da belirttiği gibi ‘’İslamiyeti Araplar üzerinden değil Türkler üzerinden okuması’’ da önemli bir nedendir. Selefiliğin hızla yayılmaya başladığı ve Rusya ve Rusya Müslümanları için de tehdit oluşturmaya başladığı günümüzde, Sufi geleneğe sahip Türkiye, Rusya Müslümanlarının radikalleşmemesi ve dini eğitimi konusunda önemli bir ülke. Diğer taraftan Ortadoğu’daki sıkıntılar ve Suudi Arabistan-İran temelli ve Şii-Sünni kılıflı mücadelede de Türkiye ve Rusya’nın beraber ve uzlaşıcı hareket etmesi Ortadoğu barışı için önemli bir katkı sağlayabilir.

Sonuç olarak; eğer ilişkiler düzelmediği sürece, Türkiye ve Rusya arasındaki krizin doğurduğu ve doğuracağı muhtemel olumsuz sonuçlara katlanmaya her iki ülke de devam edecek. Asyalı ve Doğu’nun Batısı, Batı’nın Doğusu olan bu iki ülke şimdilik kazananı olmayan bir oyunu oynamaya çalışıyor. İki tarafın da kazanmayıp, kaybettiği bir mücadeleyi sürdürmek ise ahmaklıktır. Umarım Türkiye ve Rusya ahmaklığı değil, en yakın zamanda aklı ve barışı seçer. Bir Rus atasözünün dediği gibi: ‘’Nefret, ancak sinek avlarken işe yarar.’’ Türkler ve Rusların ise şu anda sinek avlama lüksü yok.

Ümit Nazmi Hazır        

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir