Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, “Türkiye savaş istemiyor ama güvenliği tehdit edilirse de güç kullanmakta tereddüt etmeyecek” dedi.
BM Güvenlik Konseyi, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, Estonya ve Dominik Cumhuriyeti’nin talebi üzerine İdlib’de artan gerginliği görüşmek üzere acil toplandı.
Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Feridun Siniriloğlu, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada dün İdlib’de 33 Türk askerinin hayatını kaybettiği hava saldırılarının düzenlendiği sırada, radar görüntülerinde Suriye ve Rus uçaklarının ‘kol uçuşu’ yaptığını söyledi.
‘Türk kuvvetleri kasıtlı hedef alındı’
Sinirlioğlu, “Türk kuvvetleri o bölgede yalnızdı ve kasıtlı hedef alındı” dedi.
Türk konvoyunun nerede olduğuna dair öncesinden Rus güçleri ile yazılı bir şekilde koordinasyon yapılması ve ilk saldırının ardından derhal uyarıda bulunulmasına rağmen hava saldırılarının devam ettiğini söyleyen Sinirlioğlu, yaralı askerler için gönderilen ambulansların bile hedef alındığını söyledi.
Türkiye’nin Rusya ile diyaloğa devam ettiğini ve hatta bu alçakça saldırının gerçekleştiği gün Rusya’dan bir delegasyonun Ankara’da olduğunu kaydeden Sinirlioğlu, “Rus tarafına bir kez daha gözlem noktalarımızı terk etmeyeceğimizi ve askeri takviyelere devam edeceğimizi ilettik” dedi.
‘Askerlerimiz sivilleri kurtarmak için kendi hayatını feda etti’
Sinirlioğlu, şöyle konuştu:
”Şunu herkesin net bir şekilde anlaması gerek; askerlerimiz İdlib’deki sivillerin hayatlarını kurtarmak için kendi hayatlarını feda etti. Türkiye’nin İdlib’deki varlığı insani yardımların sürdürülmesinin de tek garantisi. Rejim ve destekçileri Türkiye’yi kirli bir savaşa sürüklemek istiyor. Türkiye savaş istemiyor ama güvenliği tehdit edilirse de güç kullanmakta tereddüt etmeyecek. Herhangi bir provokasyon ya da tacize de hiç şüphesiz karşılık verecek.”
Türkiye’nin doğrudan askeri bir çatışmadan kaçınmak için maksimum itidal gösterdiğini aktaran Sinirlioğlu, şunları kaydetti:
”Bu doğru ile yanlış arasında bir mücadele ve Türkiye tüm bu çabaları, çoğu kadın ve çocuk milyonlarca sivili korumak için uluslararası toplum adına üstleniyor. Hepiniz bitmez tükenmez çabalarımız için bize teşekkür ediyorsunuz ama sizden istediğimiz minnettarlık değil, bu sorumluluğu paylaşmanız. Milyonlarca sivilin kaderi bizim ortak sorumluluğumuz. Bu konseyin artık yeter deme ve rejimin savaş suçlarına ve uluslararası barış ve güvenliği doğrudan tehdit eden pervasız davranışlarına son verme vakti geldi. ”