KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Türk askerlerine adanmış bir anıt kompleksi açıldı

Türk askerlerine adanmış bir anıt kompleksi açıldı

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 9 dk okuma süresi
412 0

Dağıstan’da Karabudakkent Bölgesi, Agaçaul köyü yakınlarında 15 Aralık 2018’de, tüm Rusya’da, aynı zamanda Türkiye’de ve tüm Türk dünyasında etki yaratacak bir gelişme oldu. Bu bölgede, Dağıstan’ın başkenti Mahaçkale’den ve cumhuriyetin diğer yerlerinden yerli halkın yoğun katılımıyla, Albay Biçerahov’un Agaçaul köyü yakınlarındaki birlikleri ile savaşan Türk askerlerine adanmış bir anıt kompleksi açıldı. Heykelin yanında isimsiz Türk askerlerinin mezarları bulunuyor. Sayıları yüzlerce bulmakta. Aslında bu, 7 Kumuk köyünün bir araya gelerek diktiği bir anıt. Yani özellikle dikkate değer bir yerel olay gibi görünmüyor. Anıtı diken bölge halkı da büyük olasılıkla böyle bir meselenin çok yayılmayacağını düşünüyordu. Çünkü anıt dikme etkinliğinde ne Türkiye’den herhangi bir misafir katılımcı, ne de Kültür Bakanlığı ya da Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey yetkililer vardı (bu olay hiçbir şekilde Türkiye ile bağlantılı değildi ve Rusya-Türkiye ilişkilerinin iyi olduğu bir dönemde gerçekleşti).
Fakat Rusya’da bu anıtın dikilmesi, anıtı dikenlere ve açılışına katılanlara karşı federal medya tarafından hep bir ağızdan bir linç hareketini başlattı. Öyle ki anıtı dikenler az kalsın Hitler ile işbirliği yapanlar ve “Rusya düşmanları” ile aynı kefeye konuldu ve ilgili mecraların anıt için gerekeni yapmaları çağrısında bulunuldu. Nedense (aslında nedeni belli) bu karalayıcı haberleri yapanlar, bu tarz anıtların dünyanın her yerinde olduğunu, hatta Türkiye’de Rus askerlerinin heykellerinin olduğunu dile getirme konusunda sessiz kalıyorlar. Şimdi tüm bu gülünç saldırıları yapanları kendi histerileri ve ikiyüzlülükleriyle baş başa bırakıp anıtın kimin diktiğine, kimin anısına ve neden diktiklerine bakalım.
İlk sorunun cevabı aslında belli: 7 Kumuk topluluğu (köyü). Bunlar; Tarki, Kayahulay, Alburikent, Boynak, Atlıboyun, Kazanış ve Agachaul. Bütün bu yerleşimlerin devlet organlarının gözünde ortak özellikleri şunlar; sık sık arazi çatışmalarının yaşandığı, bölgedeki çeşitli yetkililerle anlaşmazlıkların olduğu, her şekilde kendilerine düşman olan ve yozlaşmış eski gelenekleriyle yaşayan, devamlı Rusya’nın çıkarlarına ters düşen siyasileri destekleyen bölgeler. 2012 yılında Tarki, Kayahulay ve Alburikent yerleşim bölgelerinin sakinleri, Makhachkala’nın kuzeyindeki Karaman bölgesinde bir eylem kampı kurdular. O zamandan bu yana geçen 6 yıl boyunca, Dağıstan yöneticileri tarafından taleplerinin hiçbiri duyulmamış ve dikkate alınmamıştır ve tüm bunlar bu 6 yıl içerisinde 3 cumhuriyet başkanının ve neredeyse on hükümetin değişmesine rağmen olmuştur. Bu koşullar altında, insanların bu devlet yapısına karşı olan hayal kırıklıkları artmakdır ve doğal olarak geleneksel değerlerin kademeli olarak daha fazla kıymet görmesi söz konusudur. Eylem kampının kurulduğu yer de bunu etkiliyor: Bu bölge her Kumuk için son derece önemli ve değerli bir yer: Karamanskoye Bölgesi. Burası, günümüz Kumuklarının atalarının 1605’te Sultan-Mut Tarkovski önderliğinde, Boris Godunov’un işgal çabalarına karşı bağımsızlıklarını korudukları yerdir. Yine bu bölgenin çok yakınları ise Rusların Kutsal Haç Kalesi’nin bulunduğu ve Kumukların özgürlükleri için bu defa I. Petro’nun Dağıstan’a gönderdiği birlikler ile savaştıkları bölgedir. Boynak halkı ise Kumuk tahtının varisi Şamhal’ın dönemin en meşhur Rus komutanı A. İ. Hvorostin’i mağlup etmeleri ile meşhurdurlar (1594). Dağıstan’ın en büyük köyü olan Kazanış’ın ise (Yukarı ve Aşağı Kazanış’ın toplam nüfusu 30 bin kişiye yaklaşıyor) korkunç toprak sıkıntısı ile yüz yüze. Dağıstan yönetimi bu yerleşimlerin halklarının problemlerine uzun zamandır tamamen kayıtsız kalmaktadır.
Aşağı Kazanış ayrıca Dağıstan’ın yerli halklarının ilk lideri olan ve Batum’a kadar gidip Türkleri davet etmiş olan Zubair Temirhanov’un memleketidir. Biçerahov’a karşı ilk direnişi gösteren atlıların liderlerinden biri olan Zainuttin Donoguev de yine buralıdır. Altuboyun’da daha vehim bir vaziyetle karşı karşıyayız. Buranın toprakları yakın bir zaman önce Mahaçkale idarecileri tarafından Kirovski bölgesine dağlardan göç edip gelen işçilere satıldı.
Hem Rus hem de yerel idarecilerin Kumuk halkının protestolarına karşı bu ilgisizlikleri karşısında bölge halkı resmi dayatmalara karşı her geçen gün daha da duyarsız hale gelmektedir. İşler öyle bir hal aldı ki; bölgenin Kumuk halkı ve Kumuk aktivistleri her türlü imkândan mahrum bırakıldıklarını ve bölgelerine nakit akışının da kademeli olarak azaldığını gördüler. Kıyaslama için şu örneği verebiliriz: Avar bölgelerindeki öğretmenler daha az çalışarak çift maaş alıyorlar ve maaşları Kumuklara göre üç kat daha. Tüm bunlara da bir de anadillerine yapılan şiddetli hücum söz konusu. Yani bölgedeki Kumuk halkı için milli ve sosyal ayrımcılık hisleri arapsaçı gibi iç içe geçmiş durumda. Şahsen Kumuklar bana Cengiz Han öncesi Moğollarını hatırlatıyor. Kendilerinden daha kalabalık komşularının baskı ve işkencelerine maruz kalmış vaziyette. Dağıstan’da Kumuklar küçük bir kıvılcımla patlayacak bir depo dolusu barut gibi ve bu patlama kaçınılmazdır.
Yetkili makam ve mercilerden destek göremeyen Kumuklar, bu şartlar altında eski toplum geleneklerine ve öz tarihlerine dönmeye başladılar ve tarihlerinde yer etmiş önemli olayları, tarihleri ve kahramanları araştırma uğraşına girdiler. Bu olaylardan birisi, 1918 yılında Dağıstan-Çeçen-Türk birleşik ordusunun 1918’de Bakü’de Müslümanlara karşı yapılan katliamın sorumlularından biri olan, kendi kendini general ilan eden, (aslında bir albay) Lazar Biçerahov’a karşı kazandıkları üstün zaferdir. Dağıstan halkı için Biçerahov adı, ayrılmaz bir şekilde katliam ve terör ile Kafkas İslam Ordusu ile ve Biçherahov’un saldırılarına karşı mücadele eden ve Kafkas halkları için sonsuza kadar özgürlük, cesaret ve bağımsızlığın sembolleri olarak görülecek olan Yusuf İzzet Paşa, Gaydar Bammat, Zubair Temirhanov, Zaynutdin Donoguyev, Abdulatip Eldaruşev, Alklıça Hasayev isimleriyle özdeşleşmiştir. İşte tüm bu duygular anıt üzerindeki yazıt ile sembolize edilmiştir. Türk karşıtlığı (Türk fobisi olanlar) olan gazeteciler, yazıttaki Biçerahov’u işaret eden “istilacı birlikler” sözüne takılmış durumdalar. Fakat masum Müslüman halka yaşattıkları terör düşünüldüğünde bu sözün haksız olmadığı anlaşılıyor. Kumuklar ve diğer tüm Dağıstanlılar için Biçerahov, tıpkı Boris Godunov, I. Petro, ya da A.P. Ermolov gibi bir istilacıydı. Rusya, birçok bileşenden oluşan bir devlettir ve bu bileşenlerin içinde mevcut sistemin tarihten bihaber mitolojik yapısının tamamen yabancı olduğu halklar da mevcuttur. Onların bu kasıtlı görmezden gelme durumu büyük nefrete yol açmaktadır. Bu münasebetle şunu da belirtelim; 2022 yılında Kumuk halkı için çok önemli olan bir diğer büyük savaşın 300. yıldönümü olacak. Hazır olun!
Mikail Kaplan

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir