KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. TURANA GİDEN YOL

TURANA GİDEN YOL

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
380 0

Dünyanın herhangi bir yerinden, “Ben Türk’üm” sesi yükseliyorsa, demek ki, hayat yaşamaya değer. Zengin ve şanlı tarihi olan, kalbinde vatan, millet sevgisi taşıyan, diline, dinine bağlı azimli, çalışkan Türk`ün vatanı sınırsızdır. Adriyatik’ten Altay’a kadar, Ural’dan Doğu Türkistan’a ve daha büyük coğrafiyayı kapsayan güçtür Türk! Yüzölçümü ve nicelik olarak manevi zenginlik taşıyan bir güç! Bugün dünyada 300 milyondan fazla Türk yaşıyorsa ve eski etnos olarak aksaçlı tarihin çelişkili anlarından şerefle, mücadele ederek çıkmayı başardıysa, demek ki, Türk insanlığın ezeli, ebedi evladıdır.
Bilge Kağan, Mete, Cengiz Han gibi ataları, savaşçıları olan, her zaman kökene bağlı, iyiyi kötüyü bilen, onu yaratanı tanıyandır Türk! Türklerin başbuğu Atatürk boşuna söylemiyordu ki, “Türk evladı atalarını tanıdıkça, daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.” Ali bey Hüseyinzade ise “Türkler ya ölür ya da hicret eder, ama onlar asla köle olamazlar” ─ diyerek Türk`ün ezilmeyeceğini vurgulardı.
Yüzyıllardır, tarihin her döneminde azmi, mücadeleleriyle onurlu bir yere sahip olan savaşçılar Türkçülüğün, Türk düşüncesinin temelleri üzerinde büyümüş ve ona hizmet etmişler. Ziya Gökalp, “Türkçülük, Türk milletinin yükselişidir” der.
Geçen yüzyılın ikinci yarısında, Türk dünyasının gücünün yeteri kadar olmadığı, Türkiye üzerinde baskıların olduğu bir dönemde kardeş ülkenin parlak ve önde gelen şahsiyetlerinden biri olan Alparslan Türkeş de arkadaşları ile beraber Türk birliği, Türkçülük davası uğrunda mücadele ederek siyasi hayatta söz sahibi olmuştur. “Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur” diyen Türkeş, kendinden öncekilerin ─ Atatürk, Mehemmedemin Resulzade, Ali bey Hüseyinzade, Enver Paşa, Ziya Gökalp, Yusuf Akçura gibi büyük Türkçülerin Turancılık mefkuresine sadık kalmıştır. Bu ideolojiyi savunanlar İslam’ı yaşatmak, dokunulmaz ruhu, anavatan ahlakı ile ülkesini sevmek, onu koruyup yükseltmek amacı uğrunda her zaman mücadele etmiş, milliyetçilik fikrine ruhen bağlanmışlar. Turan sevdalıları “Her şey Türk milleti için” sloganını esas alarak sadece bir ülkedeki Türkleri değil, dünyanın her yerinde kendini Türk hisseden, aynı dili, aynı dini paylaşanları dikkate almağı önemsemişler. “Vatan ne Türkiye`dir Türkler için, ne Türkistan, Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir; Turan …” diyen, Ziya Gökalp gibiler büyük Turan umuduyla çarpışıp, ayrılığın değil birliğin davasını yapmışlar. Kısacası, Türk milletinin ve onun sahip olduğu değerlerin hizmetine dayanan bu ideoloji sahipleri İslami inanç, Türk kanıyla insanlığın hizmetindeydiler. Hapsi, ölümü bile görmezden gelen bu vatan sevdalıları, bozkurtlar:
“Şimşek gibi çakın, yel gibi esin
Savaş türkünüzü Kürşad dinlesin
Ayak sesinizden yer-gök inlesin”
diyerek Turan`a varmak için er meydanlarını kendilerine mekan edinmeleri, canlarını yurda feda etmelerini şeref bildiler. Onlar İslam ahlakıyla ahlaklanarak, Türklük ateşiyle yanarak “Kızıl köpeklere zaman vermeyin” diye haykırdılar. Bastığın yerleri, babaların uyuduğu yerleri tanı, sana emanet kalan bu vatanın bir karış toprağı bile susuz kalirsa, kanınla sula derlerdi. Bilge Kağan`dan, Mete`den başlanan Türk`ün savaşı bugün de aynı coşkuyla devam eder.
Gayesi, amacı millet, vatanı düşünmek, sevdiğini Allah için sevmek, Peygamber`in yolundan gidendir bozkurt! Haksızlık karşısında susmayan, tehlikeden korkmayan, Türkün başı dertte olduğunda onu kurtarandır bozkurt! “Allah’a, Kuran’a, Vatan`a, Bayrağa ve Silaha yemin olsun!”, “Mücadelemiz son nefer, son nefes, son damla kana kadardır” , “Mücadelemiz milliyetçi Türkiye’ye kadardır!” diyerek yemin eder Türk oğlu Türk!
Bugün, Türkiye’nin sınırlarından uzakta olsa bile bir bozkurtun sesi yükseliyorsa, demek ki, bu, Türk-İslam mefkure yaratıcılarının daha önceki yüzyılda başlattıkları savaşın sonucudur. Bu aynı zamanda onun ruhuna işlemiş Türk haysiyetinden, Türk kanından, kökeninden kaynaklanır. Bugün Türk gençliği ona Bilge Kağan`ın hitab ettiği “Ey Türk Oğuz beğleri, milletim işitin! Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin ilini ve töreni kim bozabilir? Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi topladığın kemiğine layık ol! Ey ölmez Türk ulusu, kendine dön!” sloganını her zaman hatırlar. Kendisini toparlayarak sahip olduğu işgal edilmiş topraklar için savaşır Türk! Sağını, solunu toplamak için kendinde güç ister. Ergenekon dağından çıkan güneş gibi eksiksiz olmak, parlamak ve Turan’a doğru gitmek ister. Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin!

Doç. Dr. Sönmez ABBASLI
Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir