KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Tony Boulos: Rusya, Lübnan krizi üzerinden Akdeniz’deki nüfuzunu mu artırıyor?

Tony Boulos: Rusya, Lübnan krizi üzerinden Akdeniz’deki nüfuzunu mu artırıyor?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 11 dk okuma süresi
306 0

Lübnan’daki kötüleşen krizin kanatları altında Rusya’nın rolü, bu ülkenin iç arenasına sessizce sızıyor. Moskova, özellikle Suriye’de aktif ve etkili varlığını kurduktan sonra, Akdeniz’in doğu kıyılarındaki ılık sulara ulaşma yönündeki tarihi hayalini gerçekleştirdi. Ayrıca 4 Ağustos 2020’de Lübnan başkentinin büyük bir bölümünü yıkan Beyrut Limanı patlamasında zarar görmüş bölgelerin yeniden inşasına yönelik Rus ilgisi hususunda ortaya çıkan haberlerin sayısında da artış yaşandı.

Bölgeden elde edilen bilgiler, Rusya’nın Lübnan meselesine olan ilgisinin, başta Lübnan ile Suriye arasındaki sınır anlaşmazlığı meselesi olmak üzere çeşitli stratejik faktörlerle bağlantılı olduğunu göstermekte. Öyle ki Rus arama şirketleri, Tartus kıyılarının karşısındaki Suriye deniz sınırlarında faaliyet göstermeyi planlıyor. Bu noktada Lübnan’ın kuzeyine, özellikle de Trablus Limanı’na yönelik Türk kıta sahanlığı meselesinin yanı sıra, 750 kilometrekarelik bir alanda Lübnan tarafı ile ihtilaf yaşandı. Rusya, şehirde petrol tesisleri geliştirmek ve 20 yıllığına yatırım yapmak için sözleşme elde etti. Aynı şekilde Moskova’nın Suriye’deki rolünün bir parçası olarak gördüğü, Lübnan’daki yerinden edilmiş Suriyeliler meselesinin yanı sıra, başkentteki diğer tesisler hususunda Türk şirketleriyle rekabet ediyor.

Rusya ve İran çevrelerinin, Lübnan’da rekabet ettiklerini kabul etmemesine rağmen batılı diplomatik kaynaklar, Rus nüfuzunun öncelikle İran nüfuzuyla rekabet ettiğine inanıyor. Kaynaklar, “Suriye’de olduğu gibi Lübnan’da da durum aynı. Suriye krizinin başlangıcında, rejim kontrolündeki bölgelerde işleri İranlılar kontrol ediyordu. Ancak 2014’te Rusya’nın Suriye’ye girmesinden sonra İran’ın kontrolü azaldı” açıklamasında bulundu.

Aynı kaynaklar, “Rusya’nın, Rus çıkarına olmaları dolayısıyla Hizbullah’ın sahadaki rolüne ve İran destekli milislerin Suriye sahasındaki rolüne bağlı olmasına rağmen, Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arama meselesi açısından ayrılık hakimdir. Çünkü bu, Rusya’nın Avrupa projeleriyle çelişkili olabilir. Sonuç olarak Rusya, İran’ın Akdeniz kıyılarında uluslararası bir oyuncu olmasını önlemek için Batı ile görüşüyor” dedi.

Geçen haftalarda Lübnan halkının dikkati, Hizbullah’tan bir heyeti karşılaması sonrasında, Lübnan hükümetini kurmakla görevli Saad Hariri’yi kabul eden Moskova’ya yöneldi. Gelecek haftalarda ise Rusya’nın, Özgür Yurtsever Partisi Başkanı Cibran Basil’i ve İlerici Sosyalist Parti Başkanı Velid Canbolad’ı kabul etmesi, ardından da parti liderleri ve diğer yetkililerin bir dizi ziyareti bekleniyor. Bu durum, Moskova’nın Lübnanlı politikacılar için bir hedef haline gelip gelmediği konusunda soruları gündeme getirdi.

Fransızların arkasında

Rusya’nın Beyrut Büyükelçisi Aleksandr Rudakov, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Moskova’nın Lübnan ile ilgili önceliği, istikrarı korumaktır” dedi. Rudakov, Rus yetkililerle Lübnanlı yetkililer arasında devam eden görüşmelerin, yeni bir hükümetin kurulmasına yardımcı olmayı amaçladığını belirtti.

Büyükelçi, “Rusya, Lübnan krizine bir çözüm bulmayı umuyor. Lübnan’a yönelik herhangi bir hükümet girişimi üstlenmiyor. Daha ziyade parlamento istişareleri uyarınca Saad Hariri’nin başkanlık ettiği bir hükümetin kurulmasını teşvik eden bir sürece ev sahipliği yapıyor” ifadelerini kullandı. Aleksandr Rudakov ayrıca, “Rusya, Fransız girişiminin arkasında duruyor ve kendisini Lübnan sahnesindeki herhangi bir yerel veya uluslararası tarafın rakibi olarak görmüyor” dedi. Rusya’nın Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönmesi hususunda Lübnan’a yardım etme niyeti üzerine ise Rudakov, ‘Suriye devletiyle koordineli olarak ve güvenli bir şekilde geri dönüşlerini kolaylaştırmak için’ ülkesinin Suriyelilerin sığındığı tüm ülkelerle iş birliği yapmaya istekli olduğunu vurguladı. Rudakov, “Moskova, Lübnan’da yeni bir hükümet kurulduktan sonra mültecilerin geri dönüşü için uluslararası bir konferans çağrısında bulunabilir” diyerek, “Bazı ülkeler, yerinden edilmişler meselesini insani niteliği olmadan kullanmak ve siyasi hedeflere ulaşmak için bir baskı kartına dönüştürmek istiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Rus diplomatik kaynakları, özellikle ekonomik düzey ve bunun güvenlik düzeyi üzerindeki etkileri konusunda olmak üzere, Lübnan’da bir çöküş yaşanacağına dair büyük bir korku duyulduğuna dikkati çekerken, “Bu nedenle Rusya, farklı Lübnan güçleriyle iletişim kurmaya devam ederken, gelecek dönemde yapısı netleşecek bir hükümet kurma baskısı yönünde net pratik adımlar atacak” dediler.

Siyasi karar

Lübnan’ın Rusya İşlerinden Sorumlu Cumhurbaşkanı Danışmanı Emel Ebu Zeyd, Rusya’nın Lübnan’a yönelik yeni bir tavrı olduğunu belirtti. Ebu Zeyd, “Lübnan’da Rus şirketlerin varlığına ilişkin siyasi bir karar var. Bu mesele, kaçınılmaz olarak Lübnan-Rus ilişkilerini geliştirme kategorisine giriyor” dedi. Yetkili, “Durum, diplomatik düzeyle sınırlı değil. İşler, ilişkilerin ileri bir aşamasına doğru ilerliyor” dedi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Ebu Zeyd yaptığı açıklamada, “Lübnan için Fransız kurtarma girişiminin başlatılmasından bu yana Rusya bunu memnuniyetle karşıladı. Başbakan ve üyeleriyle birlikte uzmanlardan ve bağımsızlardan oluşan bir hükümet kurarak bu girişimi desteklemenin önemini vurgulamak için, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron arasında temaslar yürütüldü” ifadelerini kullandı. Emel Ebu Zeyd, “Altı aydan uzun süredir devam eden Fransız girişiminin başarılı olamadığı ve durumun, Moskova’nın Lübnanlı yetkililerle iletişim kurmasına neden olduğu açıktır” dedi.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın Rusya İşlerinden Sorumlu Danışmanı, “Lübnan’daki Rus hareketinin amacı, Beyrut’ta, limanda ve çevre bölgelerde tüm ekonomik ve siyasi koşullara göğüs gerebilecek ve yıkılanları yeniden inşa edebilecek bir hükümet oluşturmak için ortak bir zemine ve kavrama ulaşma olanağını aramaktır. Ayrıca hükümet için açık ve temel bir reform programı üzerinde mutabık kalınması çerçevesinde iş birliği niyetini ifade etmektir” açıklamasında bulundu. Ebu Zeyd, “Rusya, Lübnan’ın iç işlerine karışmıyor. Aksine dinliyor, tavsiyelerde bulunuyor ve olası engelleri kaldırmaya çalışıyor. Hükümeti kurmakla ilgilenen yetkililer arasında güveni yeniden tesis etme rolünü oynuyor” dedi.

Yerinden edilmişlerin iadesi

Lübnan hükümetinin geçtiğimiz Temmuz ayında, Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri gönderilmesi planını uygulamaya hazır olduğunu açıklamasına ilişkin olarak ise Emel Ebu Zeyd, “Lübnan’daki yerinden edilmişlerin oranını hesaplamaya yönelik bir girişim mevcut. Nihayetinde durum, Rusya’nın yerinden edilmişlerin geri dönüşü girişimine dayanarak, çok yakında ele alınacak” dedi. Ebu Zeyd, “Beyrut’ta bir konferans düzenleme olasılığı hala belirsiz. Çünkü Rusya’nın gözetiminde bu tür bir konferansın yapılması, şu ana kadar Batı engelleriyle karşılaşmıştır” ifadelerini kullandı. Danışman ayrıca, “Rusya tüm gücüyle yerlerinden edilmiş Suriyelileri iade etmeye çalışıyor. Bu dönüşün, çizdiği planı doğruladığını ve Suriye’nin sosyal ve coğrafi olarak bölünmemesinin menfaatine olduğunu düşünüyor” dedi.

Lübnan’daki yerinden edilmiş Suriyeliler, Lübnanlı yetkililerin Suriye’ye dönüş planını etkinleştireceğinden korkarken, İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ndeki (İHYK) kaynaklar da uluslararası toplumun, Lübnan’daki mültecilerin riskli dönüşüne izin vermeyeceğini vurguladı. Kaynaklar ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde olmayan her türlü tek taraflı planın ‘büyük bir macera’ olacağını kaydetti.

Lübnanlı yetkililerin ortaya koymaya hazırlandığı istatistikler üzerine ise gözlemciler, bu durumun, Lübnan’ın egemenlik hakkı olduğunu söyledi. İHYK’nın Lübnanlı yetkililere sürekli olarak sayı güncellemeleri sağladığını da belirten gözlemciler, “Sonuç olarak, konuşulan sayımın şeffaf bir şekilde yapılırsa aynı sonuçları vereceğini düşünüyoruz” dedi.

Lübnan’ın Suriyeli yerinden edilmişleri ülkelerine geri gönderme planının genel sorumlusu Asım Abi Ali, “Suriye’deki krizin patlak vermesinden ve mülteci akınının başlamasından bu yana ortaya koyulanların, devlet tarafından yönetilen meseleyi düzenleme çabası olduğunu düşünürsek, üzerinde çalışılan mültecilerin sayımı konusu, hemen sınır dışı edilecekleri korkusuna yol açmamalıdır” dedi. Abi Ali, “Lübnan devleti, 10 yıldır yerinden edilenler, yerlerinden edildikleri ve göç ettikleri yerlerle ilgili herhangi bir istatistiğe sahip değil” ifadelerini kullandı.

Oranlar, 2020 sonu itibarıyla Lübnan’da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne kayıtlı yerinden edilmiş Suriyeli sayısının 865 bin 331 mülteciye ulaştığını gösteriyor. Bazı kurumlar ise 1,5 milyon mülteci olduğunu tahmin ediyor.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir