Suudi Arabistan’ın Yemen’deki krizin sona erdirilmesi ve siyasi çözüme ulaşılması için başlattığı barış girişimden sonra akla ilk gelen soru Husilerin değil de, İran’ın bu girişimi kabul edip etmeyeceği oldu. Öyle ki bu girişim Suudi Arabistan’ın Yemen’de başlattığı ilk girişim değildi.
Suudi Arabistan’ın Yemen’deki bu girişimi, Stockholm Anlaşması’na istinaden Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde kapsamlı bir ateşkes içeriyor ve aynı zamanda Hudeyde Limanı’nın gelirlerini Yemen Merkez Bankası’nın Hudeyde şubesindeki ortak bir hesaba yatırılmasını konu ediniyor.
Bilindiği üzere bu girişim Suudi Arabistan’ın ilk girişimi değil. Suudi Arabistan skor oyunu oynamıyor. Aksine Yemen’in birliğinin yanı sıra kan dökülmesini engellemek istiyor ve Suudi Arabistan özellikle 2011’den sonra bunu açık bir şekilde kanıtladı.
Ancak Yemen krizinin bitmesi, topraklarının barışa kavuşması ve kan dökülmesinin engellenmesi Yemen’deki diğer bir taraf olan yıkıcı İran’ın yararına değil. İran’ın Yemen’deki amacı nükleer müzakerelerde ve Suudi Arabistan’ın istikrarını bozma noktasında Tahran’ın konumunu güçlendirmek.
Evet, buradaki soru İran’ın Suudi girişimini kabul edip etmeyeceğidir, çünkü Husiler Tahran’ın elinde. Bu sorunun cevabıysa zaten biliniyor çünkü İran’ın ne Yemen’de ne Lübnan’da ne Irak’ta ne Suriye’de ne de Filistin’de gözü yok. Bu ülkeler İran için ‘müzakere’ belgelerinden başka bir şey değiller.
Suudi Arabistan’ın “Yemen Yemenlilerindir, iç işleri onları ilgilendirir” sloganlarını vurgulayan girişimlerini İran Husiler üzerinden reddetmesinden sonra, artık top İran’da değil, tam tersine uluslararası sahada, Avrupa’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde. Artık yıkan ve harap eden tarafın kim olduğu açığa çıktı: İran. Barış ve istikrar için uğraşan tarafında kim olduğu ortaya çıktı: Suudi Arabistan.
Husiler için savaş barıştan daha kolay; çünkü siyasi oyunlar yok, kanunlara saygı yok, sistem yok, yönetimde beraberlik yok, inşa etme ve istikrar çabası yok. Neticede bunlar hiç devlet tecrübesi elde etmemiş gruplardır.
İran içinse Yemen’in istikrarı Suudi sınırlarının istikrarı manasına gelir, bu da İran’ın ne Yemen ne de Suudi Arabistan’a komşu olan Irak için istemediği bir şeydir. Bu sebeple artık sorumluluk bu sefer ciddiyetle hareket etmesi geren uluslararası toplumda.
Husilerin İran üzerinden Suudi petrol tesislerini hedef alması uluslararası ekonomi için bir tehdit unsurudur. Aynı şekilde Husilerin Sana’yı kontrol etmeye ve kurum kavramını yıkmaya devam etmesi terörün hala orada olduğunu ve uzun yıllar da gitmeyeceğini gösterir.
Bu nedenle, İran’ın Yemen’deki yıkıcı politikasına karşın, ABD ve Avrupa’nın yaptırım veya daha büyük etkenlerle olaya müdahale etmesi gereklidir. Nükleer müzakerelerin başlamaması gerekir ve hatta tam tersi İran’a derhal sert yaptırımlar uygulanmalıdır.
Bu yaptırımlar sadece Suudi barış girişimini bozduğu için değil, aynı şekilde Suudi tesislerini hedef almak ve Yemen’i yıkıma götürmeyi sürdürmek suretiyle, uluslararası ekonomiyi Husiler üzerinden hedef aldığı için de yapılmalıdır.
Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku’l Avsat eski genel yayın yönetmeni