Emperyalizm, yıllardır yürüttüğü İran propagandası üzerinden İslam’ı “öcü” haline getirmişti. Anlaşılan, Taliban yönetimindeki Afganistan, önümüzdeki süreçte Müslüman düşmanlığını “meşrulaştıran” en önemli enstrüman olacak.
Gelişmeler gösteriyor ki, Taliban, abd emperyalizminin eline verdiği yol haritasını uygulayacak. Bu da uzun bir süre daha bölgenin istikrarsızlığının derinleşerek ve yaygınlaşarak devam etmesi demektir.
Düzensiz göç hareketleri, artık -terör örgütleri gibi- ülkelere karşı yürütülen operasyonların aracı haline gelmiştir. “Büyük devletler göçmen alırlar; ABD göç aldı, süper güç oldu” gibi saçmalıklarla gülünç duruma düşmeden; güvenlik, ekonomik ve sosyal açıdan büyük bir risk oluşturan göç yığınlarına karşı etkin tedbirler alınmalıdır.
Emperyalizm, kontrol ettiği kontrolsüz göçlerle iki önemli “fayda” ummaktadır: Birincisi, işgal ve istikrarsızlığın hakim kılındığı ülkelerde milyonları yurtlarını terketmek zorunda bırakmaktadır. İkinci olarak da göç alan ülkeleri demografik, ekonomik ve siyasal anlamda çıkmaza sokmakta ve daha da önemlisi “mülteci karşıtlığını” kışkırtarak sosyal çatışmaların ve toplumsal infiallerin oluşmasını sağlamaktır.
Hal böyleyken, hiç şüphesiz Türkiye’nin önceliği, düzensiz göçe karşı sınır güvenliğinin korunması ve özellikle Afganistan’daki Türk varlığının muhafazası olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, imkanları ölçüsünde, Afganistan’ın emperyalizmin tarlası olmasına engel olacak ve ülkenin gerçek sahiplerinin mağduriyetlerini ortadan kaldıracak girişimlere destek olmalıdır.
Talip Geylan