KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Suudi hanedan kavgasında İngilizlerin rolü ve Türkiye!

Suudi hanedan kavgasında İngilizlerin rolü ve Türkiye!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 18 dk okuma süresi
568 0

‘Saudi Arabia’s missing princes- Suudi Arabistan’ın kayıp prensleri’ konulu haberi kotaran BBC Arapça Servisinden Arap asıllı Reda El Mawy, Arapça ve İngilizce biliyor. Uzmanlık alanı Arap dünyası. Aynı zamanda gözü kara bir savaş muhabiri. DAEŞ(IŞİD) ile ilgili onlarca haber geçmiş. Bir başka uzmanlık alanı ise Skype’tan tuzağa düşürülen Arap erkekler. Reda El Mawy dolandırıcıların yeni yönteminin, Skype üzerinden erkeklerin uygunsuz görüntülerini kaydederek onlara şantaj yapmak olduğunu söylüyor. Ona göre ‘seks Arapların yumuşak karnı'(1) Reda El Mawy’ın ‘Suudi Arabistan’ın kayıp prensleri’ni gündeme getirmesi önümüzdeki günlerde Suudi Arabistan’ın hayli karışacağını gösteriyor. El Mawy son 2 yılda, yaşamlarını Avrupa’da sürdüren 3 Suudi prens ortadan kaybolduğunu, Suudi hükümetini eleştiren açıklamalar yapan prenslerin her birinin kaçırılarak uçakla Suudi Arabistan’a götürüldüğüne ilişkin delillerin bulunduğundan söz ediyor.(2) Verdiği üç örnekte Suudilerin taht kavgasındaki pozisyonlarını ortaya koyuyor olabilir.

Bunlardan ilki Suudi polis teşkilatında üst rütbeli bir pozisyonda olan Prens Turki bin Bandar, bir miras anlaşmazlığı sonrası hapse atılmıştı. Cezaevinden çıkışta Fransa’nın başkenti Paris’e kaçtı ve 2012 yılından itibaren Suudi Arabistan’da reform çağrıları yapan videoları YouTube’da paylaşmaya başladı. Suudi yönetimi Prens Turki’yi geri dönmeye ikna etmek için bizzat Suudi İçişleri Bakan yardımcısı irtibat kurdu. Sonuç olumsuzdu. Suud istihbaratı Pariste düzenlediği operasyon ile Prens Turki’yi keklik gibi avladı. Sultan Bin Turki de 2016’da Paris’ten Kahire’ye kalktığını sandığı bir uçağa binmiş ancak o uçak Riyad’a inmişti. Hayaller Kahire gerçekler Riyad’dı. Sultan Bin Turki’nin uçağında yaşananlar, uçakta bulunan yabancı uçuş görevlilerinin tanıklığı ile öğrenilmişti. Turki’nin kayboluşu sonrası Fas gazetesinde ismi geçen bir haber yer aldı. Bu habere göre muhalif prens, Fas’tan Paris’e dönmeye hazırlanırken bu ülkede yakalanıp hapse atılmıştı. Ardından Suudi Arabistan’dan gelen talep sonrası, çıkarıldığı Fas mahkemesinin de onayıyla sınır dışı edildi. Sonrasını zaten biliyoruz, o şimdi mevta!

Prens Turki’nin ortadan kaybolduğu tarihlerde, Avrupa’daki kumarhanelere ve pahalı otellere düşkün olan bir başka Suudi prens, Suud bin Saif al-Nasr’nda sonu Sultan Bin Turki’den farklı olmadı. Yeni kralın amansız düşmanıydı ve sosyal medya hesaplarından kraliyet ailesini ve Suudi yönetimi hedef alan zehir zemberek paylaşımlar yapmıştı. Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesini destekleyen Suudi yetkililerin yargılanması gerektiği çağrısında bulunmuş, bir başka Suud kraliyet ailesinin mensubu Halid Bin Farhan El-Saud’un, Suudi Arabistan Kralı Salman’ın darbe ile devrilmesi çağrısı için iki mektup kaleme alması sonrası bu çağrıya açık olarak destek veren tek kraliyet ailesi mensubu olmuştu. Önceki kralın yeğeni olan muhalif kraiyet ailesi üyesi Saud Bin Seyf El-Nasr; Kral Selman’ın siyasetlerine ve yolsuzluk meselesine ilgisizliğine karşı yaptığı şiddetli eleştirilerin devamında ülkede gerçekleşen milyarlarca dolarlık yolsuzlukları gündeme getirmişti. Kral Selman’ın ilerlemiş yaşına işaret eden Saud Bin Seyf El-Nasr “Amcam yaşlılık nedeniyle aklını kaybetmiş ve bunamıştır.

Dolayısıyla Suud hanedanı onun yerine uygun birini tayin etmelidir. Kral Muhammed b. Selman’ın oğlu Velaht Muhammed b. Nayif, kralın zafiyetinden suistifade etmekte ve onu şahsi çıkarları doğrultusunda kullanmaktadır. Ülkenin geleceğini ise kimse düşünmüyor. Şu bir gerçektir ve herkesin bunu görmesi gerek: Kral mevcut fiziki ve psikolojik durumu nedeniyle karar verebilecek konumda değildir. İşte bu durumdan hanedana mensup olan fırsatçılar kendi çıkarları doğrultusunda faydalanmaktadır. Suud hanedanı bu duruma son vermelidir. Maalesef yönetimdeki hanedan sorumsuzca hareket etmekte ve diğer şehzadelerin fırsatçılıklarına göz yummaktadır. Bu da ülkenin geleceğini ciddi anlamda tehdit eden bir durumdur, değerlendirmesini yapmıştı. Suud b. Seyf Nasr; Saraydaki durumların hiç de iç açıcı olmadığını ve bu gidişata daha fazla tahammül edemeyeceğini, prenslerin bu olumsuz gidişata itiraz etmelerini beklediğini, eğer kimseden bir ses çıkmazsa bizzat kendisinin devreye gireceğini, çünkü bu durumun dini ve milli bir mesele olduğunu, bu durum karşısında sessiz kalmanın günah sayılacağını ifade etmişti.

BBC Arapça Servisinden Reda El Mawy’ın diline doladığı Suud b. Seyf Nasr yani Saud bin Abdülaziz bin Nasır kim? Saud bin Abdülaziz bin Nasır El Suud (1977 doğumlu) Suudi kraliyet ailesinin bir üyesi ve bir katil, suçlu. Babası Abdülaziz bin Nasır, Nasser bin Abdülaziz’in oğlu. Londra’daki Landmark Hotel’de bulunan süit odasında hizmetçisi Bandar Abdulaziz’i öldürmekten 2010 yılında, Old Bailey Mahkemesinde yapılan duruşma sonunda, suçlu bulundu. Duruşma sırasında, prensin cinayetten önce bir “cinsel masaj” yaptırdığı ve Bandar Abdülaziz ile cinsel ilişki kurduğu iddia edildi. Ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. 2013 Mart’ında cezasının kalanını Suudi cezaevinde hizmet ederek tamamlamak için Suudi Arabistan’a dönmesine izin verildi.

İngiltere ve Suudi Arabistan arasında yapılan anlaşmaya göre, en az 20 yıl cezaevinde hizmet ettikten sonra serbest bırakılabilecekti. Suud b. Seyf Nasr’ın Selman bin Abdülaziz el Suud’a karşıtlığı boşuna değil. 2013’te ülkesine iade edildiğinde Savunma Bakanı olan şimdiki kral, Suud b. Seyf Nasr’ın ölümüne neden olduğu Bandar Abdulaziz’in ailesine yüklü miktarda kan parası ödemesi için baskı yaptı. Selman bin Abdülaziz el Suud tahta geçtiğinde yeğeni, eşcinsel katil Suud b. Seyf Nasr’ın kendisine biatını kabul etmedi. Suud b. Seyf Nasr şimdi yönetim düşmanı ve darbe çağrısı yapıyor.(3) Ancak 2013 yılında Almanya’ya kaçarak sığınma talep eden bir diğer muhalif prens, Prens Halid bin Farhan, bin Saif al-Nasr’ın bir iş görüşmesi tuzağına düşürülerek Milano’dan Roma’ya uçmaya ikna edildiğine inanıyor. Hikaye şöyle; “Bir özel uçak gelerek prensi Milano’dan aldı. Ama o uçak Roma yerine Riyad’a indi. Anlaşılan tüm bu iş anlaşması kurgusunu Suudi istihbaratı düzenledi. Şimdi onu bekleyen tek kader yeraltı hapishanesi.” Saif al-Nasr’ın akıbeti hakkında bilgi veren Suudi yönetimine başkaldıran Prens Halid Bin Farhan El-Saud, Al Saud kraliyet ailesinden istifasını ilan etti ve Arabistan İslami Reform Hareketi’ne katıldı.

Suudi Prens Halid Bin Farhan El-Saud “gururla Suudi Arabistan’daki Al Saudi ailesinden ayrılmamı ilan ediyorum” diyerek kraliyet ailesinden istifasını açıklamıştı. Halid Bin Farhan El-Saud, diğer prensleri sessizliklerini kırmaya ve Allah uğruna gerçeği açığa vurmaya çağırmıştı. Prens Halid Bin Farhan El-Saud’un katıldığını ilan ettiği, Sa’ad Rashed Muhammed el-Faqih başkanlığındaki Arabistan İslami Reform Hareketi’nin (MIRA) Suudi Arabistan’da siyasi faaliyetleri yasaklanmıştı. 1996’dan beri MIRA, Suudi rejiminin insan hakları ve siyasi özgürlükler konusunda reform yapması gerektiğini savundu.(4) İslamcı muhalif grup olan Sahwa (uyanış) akımında yer alan Sa’ad Rashed Muhammed el-Faqih, 1995’te hemen hemen bütün etkili Sahwa liderleri hapse atıldığında ya da İngiltere’ye sürgüne zorlandığında o Londra’ya kapak atmıştı. Orada sürgün hareketinin şubesini faaliyete geçirmişlerdi. 1993 yılında El-Masari tarafından “Meşru Müdafaa Komitesi” (CDRL) kurulmuştu. Sa’ad Rashed Muhammed el-Faqih CDRL’ de yönetici olmuştu. Ancak El-Masari ve El-Fakih 1996’da yollarını ayırmış, Sa’ad Rashed Muhammed el-Faqih “İslami Reform Hareketi” (MIRA)’yı kurmuştu. Sonraki yıllarda Suudi yönetimi, ülkede yaşanan terör olaylarının sorumlusu olarak Londra merkezli bu muhalefeti görmüş ve İngiltere’den iki liderin iadesini istemişti.

Suudi Arabistan kraliyet ailesi içinde ortaya çıkan muhalefetin İngiliz damarı olduğu anlaşılıyor. BBC Arapça Servisinden Arap asıllı Reda El Mawy’ın birkaç münferit prens muhalefetine kapı aralayarak varmaya çalıştığı sonuç bence çıkmaz sokak. Çünkü Suudi Arabistan’ı kuran ve mutlak monarşi ile 1932 yılından bu yana yöneten Suud Hanedanı’nın kökeni ilk Suudi Devleti emiri Muhammed bin Suud’a kadar dayanır ve ailenin ölmüş veya hayatta 15 bin kadar üyesi olduğu tahmin edilse de ancak ülke yönetiminde hanedanın yaklaşık 2 bin seçkin üyesinin olduğu belirtilir. (5) Dolayısıyla iki bin civarında prensten söz edildiği Suudi Arabistan’da Suudi hanedanı içerisinde ciddi bir muhalefetin başarılı olması çok zor. Suudi Arabistan içten içe kaynayan bir ülke. İki yıl önce Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı’nın Soruşturma Bürosu yetkililerinden Basam Attiyah, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) ülkeyi beş ayrı parçaya bölmeyi hedeflediğini söylemişti. Arabistan yönetiminde Suudi ailesine yönelik suikast haberlerinin iki boyutlu olduğu unutulmamalı. Birinci boyut aile dışından aile üyelerine yapılan suikastlar ikinci boyutta ise aile üyelerinin özellikle yönetim kademesindeki diğer aile üyelerine gerçekleştirdikleri suikastlar.

Hatta Suudi Arabistan’da geçtiğimiz günlerde veliaht prens ilan edilen Prens Muhammed bin Selman’a Cidde’de bir başka prens tarafından suikast girişiminde bulunulduğu iddia edilmiş, Selman’ın saldırıdan yara almadan kurtulurken, ‘suikastçı prens’in yakalandığı belirtilmişti. Kral Selman’ın oğlu olan Muhammed bin Selman geçtiğimiz günlerde, Muhammed bin Nayif’in yerine veliaht prens ilan edilmişti. Bu atamanın Suudi sarayında huzursuzluk yarattığı konuşulurken, eski veliaht prens Muhammed bin Nayif ev hapsine alınmıştı. Riyad yönetimine yakın kaynaklar, Kral Selman’ın tahtı oğluna devretmeye hazırlandığını ve bunun için uygun zamanın beklendiğini söylüyor. Arap medyası Kral Selman’ın iki aylık bir tatile çıkarak, işleri veliaht prense bırakacağını sonrasında ise tahttan el çekeceğini belirtiyor. Reuters ise suikast iddialarıyla gündeme gelen Muhammed bin Salman’ın hızlı yükselişinin, Suudi sarayındaki diplomatlar ve askerler arasında rahatsızlık yarattığını belirtmişti.(6)

Yeni kral adayına yönelik suikast haberleri kraliyet ailesinde suların durulmadığını gösteriyor. Nitekim ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times, Suudi Arabistan’da kısa süre önce veliaht prensliğinden alınan Muhammed bin Nayif’in korumalarının değiştirildiğini ve Cidde’deki sarayından çıkartılmadığını iddia etmişti. Gazeteye göre, prensin yurtdışına çıkışına da izin verilmiyor. Bin Nayif’in sarayından ve ülkesinden çıkmasına getirilen engellemeler ile yeni veliaht prense karşı herhangi bir muhalif hareketin önlenmesinin amaçlanıyor. Söz konusu kısıtlamaların veliaht değişikliğinin neredeyse hemen ardından uygulamaya sokulması ve ilk adım olarak Nayif’in yakın korumalarının yeni veliaht prensi Muhammed bin Salman’ınkilerle değiştirilmesi çatışmanın taraflarını ve adresini işaret ediyor.(7) Bence tüm bu alicengiz oyunlarını taht kavgalarını Suudi Arabistan’ın resmi haber ajansı SPA’da (Saudi Press Agency) yer alan haber ışığında değerlendirmek gerekebilir.

SPA’nın servis ettiği haberde 26 yaşındaki Prens Selman bin Abdullah bin Türki El Suud’un kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği belirtildi. Söz konusu prensin geçen yıl da zorla Suudi Arabistan’a götürüldüğü iddia edilmişti. Kraliyet ailesinde reform yapılması gerektiği yönündeki görüşleri sebebiyle şimşekleri üzerine çeken Prens, ailesini 2004’te de kendisini zorla alıkoymakla suçlamıştı. Selman bin Abdullah bin Türki, 8 Ağustos’ta hayatını kaybetmişti (8) Suudi Arabistan Kraliyet Sarayı, Prens Selman bin Abdullah bin Türki El Suud’un ardından Prens Bender bin Fahd bin Saad bin Abdulrahman el Suud’un da hayatını kaybettiğini açıklamıştı.(9) Önceki Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Nayif’in Türkiye ziyareti, azledilmesindeki önemli etken olabilir mi?

Nitekim Suudi Arabistan’ın Fuat Avnisi olarak bilinen Müctehit isimli Twitter hesabı kullanıcısı, Suudi Veliaht Prensinin Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin Erdoğan’ın özel daveti üzerine ve Muhammed Bin Salman’a karşı gerçekleştiğinden söz etmişti. Müctehit’e göre; “Suudi Veliahtı Muhammed Bin Naif’in Türkiye’ye ziyareti, Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsi daveti üzerine gerçekleşti ve bu eylem aslında Muhammed Bin Salman’a karşı gerçekleştirildi. Türkiye, Muhammed Bin Salman’ın Türkiye’de 15 Temmuzda meydana gelen darbe girişiminde parmağı olduğunu düşünüyor. Erdoğan bu eylemiyle Muhammed Bin Naif ile ilişki halinde olmak istediğini anlatmaya çalışıyor. Bin Naif bu ziyarette iki kez Erdoğan ile görüştü ve bu ziyaretlerden ilki bir heyet eşliğinde ve diğeri de özel olarak gerçekleşti. Erdoğan’ın bu görüşmede Muhammed Bin Salman ve Bin Zaid’i eleştirerek, onları darbeye destek vermekle suçladı. Türkiye’nin bu konuda elinde belgeler bulunmaktadır. Erdoğan’ın bu eleştirilerin ardından Bin Naif’e hitaben, “Sen koordine halinde olunabilecek tek Suudi yetkilisisin” demişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Veliaht Prens Muhammed bin Nayif’i resmi törenle karşılamış, Erdoğan törenin ardından baş başa görüştüğü Muhammed bin Nayif’e “Cumhuriyet Nişanı” vermişti. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyet Nişanı, ülkemiz ile mensubu bulunduğu ülke arasındaki dostça ilişkilerin geliştirilmesini ve iki ülke vatandaşlarının birbirine yakınlaşmalarını sağlayan, özellikle yabancı devlet adamlarına verilen semboldür.” sözleriyle gelecekteki Kral adayına destek verdiklerini açıklamıştı. (10) Ancak Ankara’daki hesap Riyad’a uymamıştı. Soru şu; Ankara Muhammed Bin Naif’e verdiği destekle onun elini mi güçlendirdi yoksa tasfiyesine gerekçe mi sundu? Ankara neyi amaçlamıştı?

Bakınız:
1- http://www.habercem.com/internette-santaj-skype-tan-tuzaga-dusurulen-erkekler_d135261.html
2- http://www.bbc.com/turkce/40932001
3- http://fikrikadim.com/2015/07/07/suudi-istihbarat-savasi-ve-escinsel-suudi-prensin-darbe-cagrisi/
4- 27.07.2013 http://aa.com.tr/en/politics/saudi-prince-joins-opposition-after-his-defection-from-royal-family/229446
5- http://tr.euronews.com/2015/01/23/suud-hanedani-na-genel-bakis
6- http://www.haberturk.com/dunya/haber/1589454-suudi-arabistan-i-karistiran-iddia-veliaht-prens-muhammed-bin-salman-a-suikast
7- http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40442099
8- https://tr.sputniknews.com/ortadogu/201708081029609519-suudi-prens-oldu/
9- http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/805295/Suudi_Arabistan_da_bu_ay_bir_prens_daha_oldu.html
10- http://www.kafkassam.com/turkiyenin-suudi-arabistan-operasyonu.html

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir