Eğer söylentiler doğruysa en doğrusu yapılıyor demektir. Aslında bunu en az 2 yıl önce yapmış olmak gerekirdi ama o söylemlerin ve yaratılan ‘düşman’ imgesinin altından kalkmak kolay olmuyor. Esad ile ilişkiler ‘ortak çıkarlar’ ekseninde işbirliği çerçevesinde yeniden kurgulanmalı. Ortak çıkarların en başında ise Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması ve ABD’nin SDG eliyle (YPG) ülkeyi parçalama girişimine bir son verilmesi vardır. Ayrıca buna meşruiyet sağlayan ‘çöl yamyamı’ Vahhabi teröristlerin (IŞİD, El Nusra, vb.) de Suriye’den def edilmesi noktasında iki ülkenin işbirliği yapması gerekir. Suriye’de işlerin normale dönmesi, Türkiye’ye sığınan insanların önemli bir bölümünün geri dönmesini de sağlayacaktır. Zira farkında mısınız bilmiyorum ama ülke sosyal anlamda patlama noktasına geldi. Öyle ensar-muhacir romantizmiyle olmuyor bu işler maalesef. Esad’la ilişkilerin düzeltilmesinin ardında ise son dönemde yapılan rota değişikliği yatmaktadır. Ankara’nın Moskova ve Tahran ile işbirliğine yönelmesi her şeyin merkezindedir. Zaten muhtemelen bu görüşme de bu iki devlet tarafından isteniyor ve koordine ediliyor olmalı.
Göktürk Tüysüzoğlu