KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Suriye’de büyük güçlerin oyunu

Suriye’de büyük güçlerin oyunu

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 7 dk okuma süresi
310 0

Ruslar ile Amerikalıların 9 Eylül’de vardıkları anlaşmaya sevinmek için epey neden var. Ne var ki, Mezopotamya’yı kasıp kavuran çatışmalarda, bir güvercinle barış olmuyor.

Yine de güvercinden bahsedebiliriz; eğer buna burun kıvıracak olursak da haksızlık yapmış oluruz: Bu çürük ve kırılgan anlaşma, övgüye değer, hatta birçok açıdan yararlı. Önce, diplomasinin ölmediğini gösterdiği için. Şu tuhaf paradoksu inceleyelim: 1989’dan beri, ikikutuplu dönemdekinden, hatta Soğuk Savaş dönemindekinden daha az müzakere yürütülüyor. Ticaret sektörünü bir kenara koyarsak, şu son zamanlarda, uzlaşmak yakışıksız bir davranış muamelesi görüyordu: “Süpergüç”, hatta kimilerine göre “hipergüç”, önce kendi karşı konulmaz kanununu dayatıyordu ve ötekilerin ne düşünebileceklerine ancak iş olup bittikten sonra bakıyordu. Bu yaklaşımdan türeyen ve çoğalan askerî müdahaleler de tam olarak, hayduta hiç taviz vermeyen jandarma misali, müzakereyi reddetmeleriyle belirginleşiyorlardı.

Tam bir başarısızlıkla karşı karşıyaydık. Nihayet İran ile Suriye hususunda, hepten çöktüğü zannedilen bir diplomasinin yollarına tekrar girmek için Obama’nın ferâseti gerekti. Hatırlasak iyi olur: Diplomasi, varolan ihtilafları idare etmenin isabetli bir tekniğidir; gerginlik durumlarının yükünü sırtlamak için vardır, haklıyla haksızı belirlemek için değil.

“Küçük kardeş” özerkliğini eline aldı

Bunun için her şeyin tekrar icat edilmesi gerekti: Bugün Rusya’yla müzakereler, zamanında Sovyetler Birliği’yle olanlar gibi yürütülmüyor. Uçurum kenarı dilinin, nükleer caydırıcılığın, cephe oyununun ya da soğuk yakınlığın artık fazla bir anlamı yok. Üstelik “büyük güçler”in, himayelerine aldıklarına eskisi gibi söz geçiremedikleri için sadece kinikçe basit müşteri muamelesi yaptıkları bir dünyada, yeni biçimler bulmak gerek: “Küçük kardeş”in eline geçirdiği özerklik, artık onun yerine karar almaya kalkışma imkânı tanımıyor.

Başarılı müzakere yürütmek demek, daha gösterişsiz biçimde “çatışmanın yatışması için elverişli koşulların yaratılması”dır artık. Dil artık aynı değil ve dünün “büyük”leri artık kendi rollerini, düne kıyasla alabildiğine mütevazı ölçülerle değerlendirmeli: “Nüfuzlarını kullanmak”, “insanî koridorların açılmasını sağlamak”, ateşkes sürerse “zorunlu olarak sınırlı” bir stratejik ittifak tasarlamak gibi.

Az şey değil bu: Aralık ayında ilk bir BM Güvenlik Konseyi oylamasıyla başlatılan girişim, bölgedeki barış davasını 2011’den beri birkaç milimetre de olsa ilerletmiş tek girişim. Belki de, eski geleneksel güçlerin yenilenmiş küreselleşme makilerindeki yeni güzergâhının taslağıdır bu. Çatışmaya her tür müzakere umudunu kıran bir önkoşullar oyunuyla girerek kendilerini pek matah olmayan bir figüranlığa mahkûm eden Avrupa –ve özel olarak Fransa–, bu güzergâhtan esinlenebilirdi. “Öteki”nin yerine de konuştuğunuz zaman bitti artık…

Ayı Kartal’dan daha donanımlı

Obama-Kerry ikilisinin açıkça vücut verdikleri muayyen bir cesaret görüntüsü sunuyor bu teşebbüs; üstelik geçmişteki ihtiyatsızlıklarının bedeli olarak elinde çok kötü kartlarla müzakereye oturuyor ABD burada; karşısında ise, iyi kozları olan bir rakip var. Washington’ın bölgede, kendi oyunlarını oynayan, görüntüde dostlar haricinde müttefiki yok; hamlelerinin önünü tıkayan müdahaleci bir geçmişi ve bölgede İsrail’e eksilmeyen desteğinden gelen hayli şaibeli bir şöhreti var.

Rusya’nın ise, aksine, hakiki müttefikleri ve çok daha pragmatik bir müdahale oyunu var. Büyük pazarlıkta, Ayı Kartal’dan çok daha fazla şey getirebiliyor; müzakere bahsinde asimetrinin en beter şey olduğu bilinince, önemli bir parametre bu. Bununla birlikte pragmatik Amerikan oyununda hiç safdillik yok; aksine ustalıkla erişilmiş bir optimum’a/en uygun duruma tekabül ediyor: Karşısındakini bir anlaşmalar oyunuyla, onu felç etmeden biraz da köstekleyerek, azami bağlamak.

Final IŞİD’le oynanacak

Güvercin yine de dalında duruyor. Kanatlanıp uçması için daha çok şey lâzım. Önce, biraz eski usûl olan bu başbaşalıktan huysuzlanan bölgesel aktörlerin gerçek bir katılımı: Diplomatik bakımdan marjinalleştirilmeleri karşısında İran ya da Türkiye ne yapacaklar? Daha sonra, çatışmanın, artık eski teğmenler olmayan ve zıt nedenlerle müzakere eğilimi zayıflamış yerel aktörlerinin aktif bir katılımı.

“Ilımlı” diye adlandırılan muhalefet tarafında, beş yıl savaşın, neredeyse sürekliliğine yol açan bir uzlaşmadan fazlasını hak ettiği duygusu; karşılarında, uzatmalı bir askerî eylemliliğin sonunda ayaklanmanın hakkından geleceği kanaati. Devletler-arası savaşların aksine, iç savaşlar, müzakere yürütmenin sonunda mağlubun düpedüz yok olmasına yol açtığı fikrini besliyor. Üstelik, –bunu unutmayalım– daha sadece yarı-final söz konusu… Karşılıklı müzakere yürütmenin düpedüz tahayyül bile edilemediği hasımla, IŞİD’le oynanacak final.

John Kerry ve Sergey Lavrov, müzakereler sırasında o eski güzel zamanları düşünmüş olmalılar: Ama zamanın belirtisi de tam olarak zaman aşımı. Okuyup üflemelerden, özlemlerden ya da Don Kişotvâri taarruzdan iyisi, hiç olmadığı kadar elzemleşen yerel toplumlara dönük yeni bir diplomasinin icadıdır. Bertrand Badie

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir