İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani suikastının İran açısından özellikle Suriye ekseninde büyük etkileri olacak.
Çünkü bu sahada kişisel ve jeopolitik birikime sahip bir başka isim yok.
Şam ve Tahran arasındaki strateji 1979 yılına dayanırken, Süleymani son 20 yılda, özellikle de 2011’den bu yana burada etkisini göstermeye başladı.
Suriye’yi İran için önemli yapan 6 sebep
1- İran’ın Irak ve Lübnan arasındaki kara bağlantısı olması.
2- Golan Tepeleri, Lübnan’ın güney sonra ikinci bir cephe konumunda.
3- Ürdün Kapısı’ndan Arap derinliğinin eteklerine kadar yer alması.
4- Halep ve İdlib ile Osmanlı mirasına ulaşma imkânı.
5- Akdeniz’deki ılık sulara erişim imkânı sağlaması.
6- Ortadoğu’ya dönen Rusya ile işbirliği sahası olması.
Suriye’de bulunan beş ordu
Suriye’de İran ile birlikte beş ülkenin ordusu yer alıyor.
ABD kuvvetleri: DEAŞ’a karşı mücadelede Uluslararası Koalisyona liderlik ediyor ve Fırat’ın doğusunda, Deyr-i Zor kırsalındaki Ebu Kemal’de bulunan askeri üssün eteklerinde Tahran tarafından silah altına alınan Arap grupların yakınında yer alıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK): Suriye’nin kuzeyinde Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı bölgelerinde ve İdlib ile kırsalında özel kontrol noktalarına sahip.
İsrail ordusu: Suriye topraklarında asker bulundurmasa da, Şam, Humus, Hama ve Ebu Kemal’a kadar düzenlediği hava saldırıları sayesinde varlığını gösteriyor.
Rus ordusu: Dört oyuncu arasındaki ana aktör Rusya ise Lazkiye, Tartus ve Kamışlı’da uzun vadeli üç askeri üs kurdu.
Ülkeye S-300, S-300 Advanced ve S-400 füze sistemleri konuşlandıran Rusya, Suriye ile Ortadoğu’ya geri döndü.
İntikam için düşünülen üç saha
İran’ın Süleymani’nin intikamını almak için düşündüğü üç saha var.
Bunlardan ilki Fırat’ın doğusunda, ABD kuvvetlerinin İran’ın desteğini alan örgütlerin yakınında konuşlandırıldığı alan.
Burada her iki taraf da ihtiyati tedbirler aldı.
ABD, kuvvetlerini füzeler ve devriye ile güçlendirirken, İran ise güçlerini açık alanlardan yerleşim alanlarına kaydırdı ve bazı üsleri boşalttı.
Diğer yandan Ebu Kemal’in Süleymani için sembolik bir anlamı var.
ABD kuvvetleri, El-Tanf üssünün kontrolünü ele geçirip Irak ve Suriye başkentleri arasındaki iki ana bağlantıyı kesti. Daha sonra Süleymani, Tahran-Bağdat-Şam-Beyrut irtibatını devam ettirmek için yolun denetimini sağladı.
Ebu Kemal’in kaderi, ‘Süleymani gibi gölge devlet mühendisi’ bulunmaması nedeniyle diğerlerinden daha fazla etkilenecek.
İkincisi ise Halep.
Aralık ayında rejim güçleri tarafından geri alınan Halep’in doğu mahalleleri Süleymani tarafından birkaç kez ziyaret edildi.
Tahran’a bağlı gruplar, rejimin büyük kısmını geri aldığı İdlib’in güneydoğusundaki son savaşlara katılmadı.
Şam’ın Süleymani suikastının yankıları ile dünyanın kaygıları ışığında İdlib’e yönelik operasyonunu hızlandırmak istediğine ilişkin bir inanış var.
Ancak bu iki şeye bağlı;
İlki; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yarın yapacağı zirve ve burada masaya yatırılacak olan ‘İdlib ateşkesi’ konusu.
İkincisi; İran’ın İdlib’i intikam için bir sahne haline getirmek amacıyla Halep’in batısında çatışma çıkarma ihtimali ile bunun Astana sürecinde Rus-Türk-İran anlayışlarını nasıl etkileyeceği arasındaki ilişki.
Üçüncüsü ise; Golan Tepeleri.
İran ve Hizbullah’ın Suriye’de yer aldığı 2013’ten itibaren ülkenin güneyine odaklanıldı. Hücreler ve örgütler kuruldu.
Ancak Rusya’nın 2015’teki müdahalesinden sonra bu oluşumlar baskı altına girdi. İsrail, Rusya’nın bazen sessiz kalması, bazen de koordinasyonu ile hava saldırıları düzenledi.
Moskova ayrıca 2018’de İsrail ile ‘Suriye’deki yabancı güçlerin’ yani İran örgütlerinin Suriye’nin güneyi ile Golan’dan geri çekilmesini ve buraya rejim güçlerinin geri dönmesi ile Birleşmiş Milletler Barış Gücü Askerleri’nin (UNDOF) konuşlanmasını öngören bir anlaşmaya da vardı.
İran (Süleymani) kendisine bağlı örgütleri Golan platformunu birkaç kez kullanmaya teşvik etti.
Bunlardan sonuncusu geçtiğimiz Kasım ayında Tel Aviv’in Gazze ve Şam’daki İslami Cihad liderlerini hedef almasının ardından gerçekleşti.
İsrail’in buna yanıtı ise Şam yakınlarında bulunan rejim ve İran’a ait noktaları vurmak oldu.
Suriye’de iki ülke: İran ve Rusya
Süleymani, 2015 ortasında Moskova’yı ziyaret etti ve o dönem ülkenin yüzde 10’ndan fazlasını kontrol edemeyen rejim güçlerini desteklemesi için Suriye’ye doğrudan askeri müdahalede bulunması yönünde Putin’i ikna etmede önemli rol oynadı.
Hükümet güçlerinin toprağın üçte ikisini geri almasını desteklemek için ‘çıkar evliliği’ anlaşması imzalandı.
Buna göre Rusya’dan gelen hava kuvvetleri ve İran’dan gelen kara kuvvetleri ile Devrim Muhafızları gözetiminde İranlı olmayan ve sayıları zaman zaman 70 bine ulaşan milisler bu bölgede yer aldı.
Bu denklem, Putin’in ‘ikinci bir Afganistan’dan kaçınma fikri ile en düşük insan ve maddi maliyetle zafer elde etme taleplerini karşıladı.
İran’ın Şam’daki stratejik müttefikini kurtarma ve Suriye’nin sosyal dokusuna girme hırsını da yerine getirdi.
Askeri kazanımlar ilerledikçe, Rusya ve İran, uzun yıllar sürecek şekilde ekonomik çıkarları paylaştı ve nüfuzunu derinleştirdi.
Şam ve Moskova arasında petrol, gaz ve fosfat yatırımı sözleşmelerinin yanında Rusya’nın askeri üsler kurmasını öngören 49 yıllık anlaşmalara imza atıldı.
Şam ve Tahran’ın ise ekonomik, ticari ve askeri anlaşmaları var.
Ancak iki yaklaşım arasındaki fark açık.
Rusya devlet kurumlarına, orduya, güvenliğe ve hükümete odaklanıyor.
İran ise kurduğu ağlar ve yardım kuruluşları aracılığıyla bir ‘gölge devlet’ kurmaya odaklanıyor.
Rusya ‘açık’ bir şekilde şehirlere yayıldı, İran ise ‘perde arkasında’ kırsal kesimde konuşlandı.
Süleymani, Suriye’de bir gölge devlet mühendisiydi. Onun yokluğu bu konuda önemli bir etkiye sahip olacak.
Süleymani: On yıllık hafızanın yokluğu
Bu suikast, İran’ın Suriye’deki rolünü düşündürmeye başladı.
Suriye, hem suikasta verilecek cevap, hem de bu rolün sınırları açısından bir öncelik haline geldi.
Öte yandan Süleymani’nin yokluğu Şam’daki karar alıcıları son on yılın hafızasından kurtaracak.
Putin’in İran’ın rolünü tanımlama arzusu içinde olması halinde bu geçerli olacak ve İran’ın Suriye’deki ağlarını zayıflatırken, Rusya’nın kurumları güçlendirmesi için bir fırsat verecek.
Bu suikast, Tahran’daki Devrim Muhafızları ile Şam’daki Ulusal Savunma Kuvvetleri arasındaki ilişki yerine Suriye ve İran orduları arasındaki ilişkinin ağırlaştırılması anlamına da geliyor.
Süleymani’nin yokluğu, Rusya’nın Suriye-İran ilişkisini eskiye döndürmesi ve kişisel boyuttan kurtarması için bir yol açabilir.
Ya da Rusya’ya Arap ve Batı ülkelerinin Suriye’nin yeniden inşasına katkıda bulunmaları, mültecilerin geri dönüşüne destek vermeleri ve tüm yasa dışı milisler ile ‘dört ordunun’ ülkeden çıkışını sağlamaları için teklif sunma fırsatı verebilir.
/İbrahim Hamidi Şarkulavsat