KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Son Büyük Oyun”da “Yeni Ankara” Faktörü

Son Büyük Oyun”da “Yeni Ankara” Faktörü

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
342 0

Birçoğunuz “Yeni Türkiye”yi duymuştur ama “Yeni Ankara” için aynı şeyi ifade etmek pek mümkün değil. Peki, bu çok da önemli bir şey mi Belki de değil. Ama sonuçta birçok kavramın hoyratça kullanılmak suretiyle sistematik olarak sulandırıldığı, itibarsızlaştırıldığı ve kafa karmaşasına yol açmak suretiyle hızlı bir şekilde bitirildiği bir süreçte bu konuya kısmen de olsa değinmekte ve tarihe not düşmekte fayda var. Özellikle de, “Yeni” ile başlayan şeylerin cazibesini kaybetmeye başladığı bir dönemde…
Ne de olsa önümüzdeki süreçte “Büyük İstanbul Yürüyüşü”nde sıkça kullanacağımız bir kavramdan bahsediyoruz.
Bazı yanlış anlaşılmalara ve spekülasyonlara yol açmamak için peşinen şimdiden söyleyelim: Aslında, başkent Ankara aynı Ankara. Değişen, sadece ve sadece; şartlar, duruş, hedefler, öz ve bu bağlamda değişmek zorunda olan köhne yapı, mandacı zihniyet ve onun içimizdeki uzantıları, araçları ve kripto kadroları.
Yani; “Milli”, “bağımsız” ve “güçlü” bir Türkiye’yi hedefleyen siyaset ve kadroların yeniden şekillendiği ve bu kapsamda geleceğin “Büyük Türkiye”sinin inşa edildiği yeni bir başkent ile karşı karşıyayız.
“Yeni Ankara” Nedir
Aslına rücu eden ve bu kapsamda hem içte hem de dışta eş zamanlı olarak dişe diş, göze göz mücadele etmek zorunda kalan, “İslam’ın Son Kalesi”ni kanının son damlasına kadar savunma azmi ve kararlılığı içerisinde olan “Yeni Ankara”, tarihsel kodlara dönüş sürecinin bir diğer adıdır.
Dün emperyalizmin her türlüsüne meydan okuyanların, mandaya hayır diyenlerin, mütareke basını başta olmak üzere her türlü satılık ruh, kalem, sermaye, beyin ve silah ile mücadele edenlerin torunlarının bir kez daha işbaşında olduğu adresin ta kendisidir.
“Yeni Ankara”, tarihe gömmek üzere yemin etmiş olanlara karşı Cihan Devleti’ni “yedi buçuk düvele” karşı kanının son damlasına kadar bozkırda savunanların torunlarının, bu sefer o sancağın düştüğü yerden bir kez daha ayağa kaldırmanın mücadelesini verdiği yerdir.
“Yeni Ankara”, milli mücadele ruhunun ve bu kapsamda milli kadroların işbaşında olduğu adrestir.
15 Temmuz’un Hedefi “Yeni Ankara”ydı
Zaten mesele de, Osmanlı sonrası ortaya çıkan güç boşluğu ve buradaki mücadeleden kaynaklanmıyor mu Suriye, Irak, Libya, Filistin, Keşmir ve daha bir çok yerde yaşanan kan ve göz yaşını nasıl izah edebiliriz Türkiye’ye yönelik son dönemde artan baskı ve entrikaların temelinde “Yeni Ankara”nın bu oyunu bozmaya yönelik hamleleri ve güçlü bir İstanbul inşasına yönelik mücadelesi yatmıyor mu
Evet, Türkiye ciddi bir değişim-dönüşüm sürecinin içerisinde. Ve açıkçası “küresel statüko” “Yeni Dünya Düzeni”nin inşa sürecinde “Yeni Ankara”nın “oyun bozuculuğundan” ve daha ötesi “oyun kurucu aktör” olarak ortaya çıkışından hiç de memnun değil.
Bundan dolayı da üzerimize dalga dalga geliyorlar, saldırıyorlar. O yüzden 15 Temmuz’da bu milli iradenin iki önemli adresi hiç tereddüt edilmeden vuruldu. Fakat Allah’ın izniyle oyunları ters yüz oldu ve 15 Temmuz “Yeni Ankara”nın rüştünü ispatladığı bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.
Ve anlaşılan o ki saldırıya devam edecekler. İkinci darbe iddiaları, söylentileri bu açıdan dikkat çekici! Sahadaki güçlerini kaybeden emperyalizm, “kaybetme refleksiyle” saldırıyor.
Bu kapsamda izledikleri strateji, “Yeni Türkiye”ye ‘Başarısız Devlet Ayarı’” başlıklı yazımda da temas ettiğim üzere aynen şöyle: 1. Türkiye’yi kendi içinde istikrarsızlaştırmaya çalışmak. 2. Bu bağlamda siyaset ve toplum temelli her türlü fay hatlarını kırılgan hale getirmek. 3. Ekonomisine darbe vurmak. 4. Türkiye’yi uluslararası arenada izole etmek ve başta BM olmak üzere uluslararası örgütler ile karşı karşıya getirmek; 5. Dış politikada sorunlu hale sokmak.
Bu sorunların hepsi Türkiye’ye karşı “güven” ve “güvenlik” temelli bir yıkım sürecine işaret ediyor. Yani, Türkiye’yi “siyaset”, “hukuk”, “insan hakları”, “dış politika” ve “ekonomi” üzerinden sorunlu bir ülke haline getirerek, “meşru” ya da “kaçınılmaz” bir “uluslararası/BM” ya da “müttefik” müdahalesinin önünü açmak istiyorlar.
“İç Savaş” Halen Gündemlerinde…
Irak ve Suriye senaryoları Türkiye üzerinde de tatbik edilmeye çalışılıyor. Bunun için de önlerinde iki engel var: “Yeni Ankara ruhu” ve “Milli İrade”. Dolayısıyla, öncelikli hedef; güven-güvenlik sorunu üzerinden “Yeni Ankara” ile “Milli İrade” arasındaki işbirliğini zafiyete uğratmak ve bir iç savaşı başlatmak. Bu kapsamda, bırakın dış basını, iç basında “ötekileştirmeyi tırmandırıcı” haberlerin son dönemde yoğunluk kazanması fazlasıyla dikkat çekici.
En ufak olayların tüm ülkeye mal edilecek şekilde verilmesinin tek bir hedefi var. O da, uzunca bir süredir işledikleri “duygusal kopuş tezi”nin içeride kamuoyu tarafından benimsenmesi, sokaklara taşınması ve böylece ülkede bir iç savaşın başlatılması. Sonrası ise malum! Dünyaya “başarısız bir devlet” olarak lanse edilen Türkiye’nin müttefikleri tarafından içinde bulunduğu durumdan “kurtarılması” ve bir “çözüm” olarak Sevr/BOP haritasının hayata geçirilmesi.
Bu kapsamda yapılması gereken en temel husus, “Milli İrade”nin “Yeni Türkiye” sürecine güvenini sarsıcı her türlü tuzağa karşı uyanık olmasından ve sokakların kontrolünden geçiyor. Sokak darbeleri üzerinden “renkli devrimler” adı altında darbe yapanların oyunu ancak böyle bozulabilir. Bu noktada en büyük görev hiç kuşkusuz siyasete, sivil toplum örgütlerine, aydınlara, medyaya ve hiç kuşkusuz “Milli İrade”ye düşüyor.
Mehmet Seyfettin Erol

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir