KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Şiir nedir?

Şiir nedir?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
319 0
mehmet kurtoğlu

Bugün içime doğan duygulardan ilhamla yazdıklarım.
I.
Şiir nedir?

Çiftçi toprağı işleyerek sanatını icra eder, insanlığı doyuran bitkiler yetiştirir; işte o yetişen bitkiler çiftçinin yüzünü güldürür, işte o gülücük şiirdir! Bahçıvan ağaçları, çiçekleri budar; renga renk güller açar, sevgililer birine gül verir; işte o güller şiirdir! Bir amele taş taşır, çamur karır, ter döker para kazanıp eve ekmek götürür; işte o ekmek şiirdir! Bir mimar plan-proje yapar herkesi hayran bırakan bir bina inşa eder; insanlar hayran olur, işte o hayranlık şiirdir! Vaiz hakkı tutar, hakkı konuşur, sözleri insanların yüreğinde yankı bulur; işte o yankı şiirdir! Bir anne bir kız; bir kız da çocuklar doğurur, kız anne olur; işte o anne şiirdir! Bir eve bir kadın eli değer, evi değişip güzelleştirir; işte o güzellik şiirdir! Bir erkek bir kadını sever, o sevgiden Leyla doğar, Mecnun doğar; işte o isimler şiirdir! Bir şair ruhunun acılarını fikir çilesiyle yoğurup sözcüklere dökerken yaşadığı bambaşka bir hal içinde söylediği sözlerle başka yüreklerde bir kıvılcım yaratır, işte o kıvılcım şiirdir! Hem çıktığı dem düştüğü yeri yakar!

II.
Cenneti yakmaya, cehennemi söndürmeye giden Büyük Ermiş Rabiat’ül Adeviye’den ilhamla…

İçimdeki sımsıcak sevgi cehennemin ateşini bastırır, bu yüzden korkmuyorum ateşten! Çünkü zehir, panzehir ile yok olur, cehennem ateşi de sevgi ateşimle! Cehennemin kapısı açık olsa da bir anlamı yok benim için. Çünkü içimin cehennemi bana yetiyor. Varsın cehennem şeytanın olsun! İçimdeki güzellik cennetimdir benim. Güzellik güzellikle çoğalır ve içimin güzelliği cenneti daha da güzelleştirip şenlendirir. Bu yüzden cennetin kapısı bana açılmasa da içimin güzelliği bana cennet olarak yeter. Varsın cennet tanrının olsun!

III
Aşkınlık…
Mevlana sokakta giderken karşısına fahişeler çıktığında, onlara selam verip hürmet gösterirmiş. Ve ardından, “siz fedakâr insanlarsınız, erkeklerin çılgınlıklarını söndürürsünüz” diyerek merhamet gösterirmiş. Bugünün Müslümanları Mevlana’nın ulaştığı bu noktaya gelmediği müddetçe ne merhametten, ne sevgiden, ne hoşgörü ve ne de İslam’dan bahsedebiliriz. Ben, Mevlana’nın bu tutumunu, Hz. İsa’nın bir yerden geçerken, fahişelik yapan Maria Magdelena’yı insanların taşladıklarını görüp, kendisine “gel sen de bir taş at!” dediklerinde, o yüce Peygamberin “kim günahsız ise o taş atsın!” diye karşılık vermesindeki tutuma benzeterim….
Ve aşkınlık deyince en çok Mevlana ve Rabia aklıma gelir…
Mehmet Kurtoğlu

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir