Şimdi yükleniyor

SERDAR BOZDOĞAN: YKS /AYTSorusu Olan Ziggurat, Kafkassam ve Tecessüs’e Bakarak Dünden Bu Güne Teo-Stratejik Bir Yolculuğa Odaklanmalıyız

Ziggurat, Antik Mezopotamya vadisinde bulunan piramitlere benzeyen tapınak kulesidir. Zigguratlar eski Mezopotamya’da Sümerlerde, Babillerde ve Asurlarda bir çeşit tapınaktır. En eski ziggurat örnekleri basit yükselti platformları iken Ubaid döneminde MÖ 4000’li yıllara aittir. Kısacası Sümerlerin tapınaklarına Ziggurat denir.

Zigguratlar yedi katlı olup toplam üç ana bölümden oluşur. İlk katlar erzak deposu, orta katlar okul ve tapınak, son katlar ise rasathane olarak kullanılmıştır. Yazının icadı serüveni bu tapınaklara dayanır. Bu yüzden İlk eserler Zuggurat mahetlerinde seyir almaktadır.

Bunlardan bir örneği Kapadokya yakınlarında bulunan yeraltı şehridir.

İlk ziggurat Elam uygarlığı tarafından mimari bir gözlemle inşası M.Ö. 2900 yılında tertip edilmiş ancak diğerleri kadar korunmamıştır.

Bu yüzden dönemin uygarlığı isis ekolünden olan kadın mimarlar aracılığı ile restore edilerek 7 katli Zigguratlar için yedi sütun, yedi paralel kolon ve yedi kazık ile yedi kat aşağı yedi kat yukarı geometrik bir denge ekseninde planlama tertip edilerek tarih ve medeniyet sırları semboller ile ilk yazı olarak işlenmiştir.

Sonraki asırlarda Sümerlerden sembol ve kriptolu dilleri miras olarak mizrahilere miras kalmıştır. Yedi yörüngede ecrin fırtınasına tabi olan ve yedinci ayda dünyaya intikal eden bir ruh evresinde sirayet ettiği ve edeceği Ziggurat sembollerinde dile gelmektedir.

Daha eskiye gitmek gerekirse Vitruvius Adamı (ya da Vitruvian Adam), ünlü ressam Leonardo da Vinci’nin günlüklerinin birinde bulunan, aldığı notların yanında çizdiği 25 Nisan 1492 yılında yapıldığı düşünülen eskkiz’dir. Antik Romalı ünlü mimar ve yazar Marcus Vitruvius Pollio’nun (MÖ.80-15) “De Architectura” adlı eserinde açıkladığı oranlardan esinlenerek yapıldığından, “Vitruvius Adamı” olarak anılır.

Kısacası Ziggurat aslında altin oran felsefesi ve geometrik kodlara göre inşa edilen mimari ve felsefi bir ustalık eseridir.

Mizrahi Yahudileri, Mizrahim olarak da bilinirler, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden gelen Yahudilerdir. “Mizrahi”, İbranice’de “Doğulu” anlamına gelen kelimeden gelir. Mizrahi Yahudileri kökenlerini Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da binlerce yıldır var olan eski Yahudi topluluklarına dayandırırlar.

Mizrahiler Beyrut ve Petra’dan (Kenan diyarından) urfaya (İbrahim’i mekânına) hicret eden Yahudilerdir. Medeniyet ve kültür ekseninde Mezopotamya’nın değişim ve dönüşümüne öncülük eden Mizrahiler daha sonra İbrahim’i dini görüşüyle şekil alan ve sonraki süreçlerde son peygamberle birlikte Müslüman olan bir toplumdur.

1400 yüzyılında melami, astronomi, güzel sanatlar, mimarlık ve astronomi alanında büyük katkılar sunan, İstanbul’un fethi ve çağ değişimine bilimsel, teolojik ve ezoterik çerçevede öncülük eden bir yapıya sahiptirler. 1860 dan sonra Urfa gazasından Ankara Dodurga ve Haymana ilçelerine iç göçle seyir alan Mizrahiler Selçuklu ve Osmanlı mirasçısı olan Türkiye’nin kuruluş ve Türklerin sevr baskısından kurtuluş sürecinde Sakarya zaferine ev sahipliği yapanlardır.

Günümüzde halen Sakarya Zaferini Sakarya ilinde sanan tarihi yanılgı için Mizrahiler bir reddiye örneğidir.

Günümüzde tarihi çerçevede Urfa Göbekli Tepe ardından 2030′ a kadar daha eski bir medeniyet olarak Haymana yeniden Külhöyük veya kul kalk, (yeniden diriliş) eksenide gün yüzüne çıkacaktır.

Türklerin Devlet Ana olarak kabul ettiği ve Haymana adını alan ilçenin kuruluş evresinde aslında Asya’ dan gelen Türklere ev sahipliği yapanlarda aynıdır. Bu yüzden Haymana ve Dodurga ilçeleri Türk Devletleri Teşkilatı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti nezdinde Kültür ve Medeniyet stratejisi açısından önem teşkil etmektedir.

Son yüz yılların tarihçesini gözden geçirdiğimiz de coğrafi kodlar ve stratejik kiripteksler Hacı Bayram-ı Veli efendi ekseninde seyir almıştır.

Cumhuriyetin ikinci yüzyılında eksenler tarihi mirasçıları tarafından yeniden ve yedi yerin dibinden gün yüzüne yedi kat semaya servis edilirken dünyanın beşten büyük 3 kadar ve 1 kader olduğu ön plana çıkacaktır.

KAFKASSAM Nedir?

Kafkassam, Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin kısaltılmış halidir. Türkiye merkezli bağımsız düşünce kuruluşu olan Kafkassam; güvenlik, dış politika, jeopolitik, teolojik, teo-politik ve ezoterizm üzerine gelişmeler ve bölgesel çatışmalar gibi konular üzerinde analizler üreterek Kafkasya, Orta Asya, Orta Doğu ve Avrasya coğrafyalarına odaklanan bir bilim araştırma merkezidir.

Plinius, Kafkas adının kökeninin İskit dilinde ak kar anlamına gelen Gracaucasus’tan geldiğini belirtmiştir. 1800’lü yıllarda Kafkasya’yı gezen J. Klaproth ise Kafkas adının Farsça kökenli olduğunu ve Farsçada Kaf Dağı anlamına gelen Koh-Kaf(Kuh-i Kaf) sözcüğünden kaynaklandığını iddia etmiştir.

Ayrıca Kaf derken Türklerin Dünyaya Açılan kapısı olan Ergenekon’a doğru giden yolun istikameti demek anlamına da gelir. Boyutlar arası geçiş, kurtuluş, kurtarıcı veya gürzlüler olarak ele alınır. Nitekim aslında bu konu Yüzüklerin Efendisi filminde çok ciddi bir senaryo ve plato eşliğinde sinema halinde izlenime sunulmuştur.

TECESSÜS NE DEMEK?

Arapça kökenli olan tecessüs kelimesi, başkasının özel hayatını gizlice araştırma ve kurcalama anlamına gelir. Günlük hayatta olumsuz anlam taşıyan bu kelime kişisel sınırları ihlal eden davranışları tanımlar.

Nitekim ahlakı çerçevede olumsuz bir durumdur. Etik olmayan bir davranış biçimidir.

YKS sınavının tamamlanmasının ardından AYT oturumundaki bazı sorular gündeme geldi. Sınava katılım sağlayan adaylar ziggurat, kafkassam ve tecessüs kelimelerinin anlamını araştırmaya başladı. Bir sinav ile bu teo-politik ve teo-stratejik konuların mana nisbetinde verilmek istenen mesaja bakacak olursak şayet süreç farklı bir mana nisbetinde dile gelirken satranç örneğinde at ile file yapılan hamlede, bir piyon ile atı, fil ile kaleyi, vezir ile şah mat yani rezil olur demek doğru orantıdadır.

Zig-Kaf-Tec yani teolojik ve ezoterik lisan ekseninde Durma veya Dur-Ma anlamına gelmektedir. Bu hem ilerle veya dur Ma’ ya Ra’nın hamisine geldin anlamına gelir. Ayrıca eski dilde ma iki anlama gelir, su ve ana.

Gur’Kas,ess olarak teolojik ve ezoterik çerçevede konuyu aldığımızda gur, geldin, kas, yere bak, ess eş (Bu hem zevce veya kazı) demektir. Yani dur doğru parametrede sürece bak demektir.

At, Sam, üs. At toy olan tayı serbest bırak gideceği yere bak, sam ruk dengesinde ser ile (rüku kıble veya doğru yöne odaklan) demektir. Üs medeniyetin sütunları yeniden buraya dikilecek mesajını vermektedir.

Bir sınav sorusundan teo-stratejik ve ezoterizm eşliğinde dünden bu güne bugünden yarına yeni bir denge parametresi veya yeni bir düzen ekseninde gramaton element bütünleşmesi, enerji merkezi vb. nitelikte önem teşkil eden bir sebepten sonuca giderken Sel, Ser, Sam ve Ruk olan gramaton denge parametrelerinin 2026 altın oran zaman evresinde 21 Nisan ve 25 Nisan arasında farklı bir hava, iklim, doğa ve tabiat serencamını simgeliyor.

Nitekim olası bir olumsuz süreç veya olumlu neler olacağına teo-stratejik gözlemler doğrultusunda baktığımızda 21. Yüzyıl Türkiye ve Türk Dünyası için Türk Yüzyılı olacağı gerçeğini gün yüzüne döküyor.

Yeryüzünün en güçlü Gürz’ü kültür, en güçlü stratejisi medeniyettir.

Unutmayın!

Deha imkansız olabilecekte mümkünü görebilendir. Gemilerin karada yüzebileceğini sezerek Mehmetleri Fatih yapan kadim bir denge ve derun-i bir akıl vardır. Bu akıl madde ile ölçülmez mana ile görülür, toz ile kaybolur, tuz ile var olur ruh ile düş, kalp ile his ile hale bürünür iste bunun adı akıldır.

Selçuklu yıldızı, Osmanlı döneminde Lale sembolü ve Türkiye de Hilalin yıldıza geometrik oranı aslında tamda bu denge parametresini simgeler.

Bu yüzden tarihe doğru orantidan bakmamız gerekiyor.

Buna hayat ile yaşam arasındaki farkı fark ederek başlayabiliriz.

Share this content:

Yorum gönder