KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. SERDAR BOZDOĞAN; TÜRKİYE’DE DEVLETİMİZİN BEKASI İÇİN SİYASETTE ETİK KURALLARA UYUM ZORUNLULUĞU BİR MİLLİ GÜVENLİK KONUSUDUR

SERDAR BOZDOĞAN; TÜRKİYE’DE DEVLETİMİZİN BEKASI İÇİN SİYASETTE ETİK KURALLARA UYUM ZORUNLULUĞU BİR MİLLİ GÜVENLİK KONUSUDUR

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 14 dk okuma süresi
36 0

21.yüzyılın değişim ve dönüşüm evresinde tüm dünyada dinamiksel süreç hızla ilerliyor. Bu minvalde coğrafi olarak jeo-stratejik konumda olan Türkiye’nin hızlı bir şekilde yükselerek küresel ölçekte güç kazanmaya devam ediyor.
 
Tüm bunların yanı sıra siyaset mecrasında artan tansiyon, her gün kendisini ülkenin kurtarıcısı gibi göstererek faaliyete geçen siyasi partiler de artıyor.
 
Öncelikle herkes şunu bilmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Selçuklu ve Osmanlı mirasçısı kadim bir devlettir.
 
Üç günlük partilerin nedamet naraları ile yol aldığı, kurulum evresinde bütçe olarak kim veya nasıl fonlandığı, devlet politikalarından hiç anlamadıkları halde sırf otoriter iktidara muhalif olmak için her açıdan pervasızca ve düşünmeden eleştirmesi siyasette etik bir durum değildir.
 
Ayrıca parti manifestolarının Beşiktaş çarşı grubunun sloganların dâhi daha tutarlı olduğu günümüzde yönetimi ve teşkilat yapısı amigo gibi davranması ruhsal açıdan sağlıklı bir durum değildir.
 
Bir siyasi partinin Yusuf Has Hacip, Nizamülmülk, Ibn-i Haldun, Sun Tzu, Beydeba, Yunus Emre, İbrahim Hakkı, Necip Fazıl Kisakürek, Anıl Çeçen, Hasan Koni, Hasan Oktay, Hüseyin Bağcı, Aytunç Altındağ, Nevzat Tarhan, Ertan Özyigit, Ata Nirun ve benzeri okumadan ve idrak etmeden dogru bir şekilde siyaset yapabilme kapasitesi çok düşüktür.
 
Şizofrenik düşüncelerle gaza gelerek yola çıkan partiler bu yüzden memleket meseleleri için proje üretemezler ve sadece iktidar olgusunu eleştirip nara atarak kendilerini kamufle ederler.
 
Bir siyasi parti demek bir sivil toplum kuruluşu demektir. Uyum esasları bellidir. Ama malesef zeka kapasitesinin yeterli veya yetersiz olduğuna bakılmaksızın bir parti kendisini uhrevi sarhoşluk evresinde gücün sahibi olma hülyasına girdiği tavır ve tutumları malesef akıl tutulmasıdır.
 
Bu mayhoş evrede sarf edilen kelimeler, telaffuzlar edilen cümleler edep sınırında ve devlet terbiyesini gözeterek ifade edilmelidir.
 
Bu yüzden Türkiye’ de siyasette etik kurallara uyum süreci bir millî güvenlik konusudur. Cumhurbaşkanlığı Kanun Hükmünde Kararname ile bu konunun ivedili bir şekilde ele alınması artık bir zorunluluktur.

Bir parti çıkacak kafasına göre şunları boykot edin diyecek, diğer bir parti terör propagandasına siyasi düşünce özgürlüğü diyecek, hele yeni kurulan partilerden bazıları tarım politikası eleştirisi yerine tarlada poz verip sahibinden izin almayarak reklam yapacak ve birde bunu memleket sorunu diyecek, başka bir parti düzensiz göç politikasını eleştirecek, diğeri sınır güvenliği politikalarını eleştirecek.
 
Günün sonunda biz iktidar olursak bu sorunlar çözülecek diyerek halkın zihnine nifak sokacaklar. Ey siyasi partiler ve yöneticileri siz bu şekilde adım atarken devletin milli güvenlik politikalarına zarar mı veriyorsunuz yoksa fayda mı?
 
Bu manada yol yürüyen siyasi partilerin kuruluş evresinde mutlaka A takımı ile birlikte klinik psikiyatri kontrolünde siyaset yapabilme manasında ruh ve zihin sağlığı yeterli mi?
 
Ayrıca paranoya, anksiyete, davranış bozukluğu ve şizofreni emareleri taşıyorlar mı? ya da taşımıyorlar mı? heyet raporu ile A takımı, parti merkezinde görev alanlar, il ve ilçe başkanlıkları yöneticileri ve benzerinin teyit edilmesi gerekiyor.
 
Türkiye’ de siyasi parti nezdinde yer almak birer hobi veya siyasi rant elde etmek, göze görünmek, ego tatmin etmekten çıkıp gerçekten ülkenin, milletin ve devletin geleceği için gayret edecek stratejik bütünlük içerisinde olmalıdır. Parti kurup kıraathane usulü yol almak memlekete zarar millete ziyan ve devletin refleksine prangadır.
 
Siyasi partiler birer dedikodu yuvası olmaktan çıkıp düşünen, akıl yürüten, proje üreten, maharet ve kabiliyet sahibi olacak minvale erişmelidir. Bu yüzden bu alanda tezahür eden süreçler ülkemizin iç karışıklık nedeni olmadan millî güvenlik tedbirleri doğrultusunda önlemler hızla alınmalıdır.
 
Bir dönem milletvekilliği yapan ama dogru manada bir soru önergesi dâhî veremeyen, parti merkezinde herhangi  bir  yer alan, aday adayı olmuş aday olamamış, aday olmuş seçilememiş, Profesör olmuş dekan veya rektör olamamış, ya da hedef gördüğü bürokratik kadroya erişememiş kişilerin Türk siyasetine ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devlet politikalarına sunacagı bir gayretleri yoktur. Çünkü erişemediği hedef için kara-propaganda sürecinde taze partilerde kindar bir şekilde yol almak doğru değildir.
 
Bu ülkenin, bu milletin, bu devletin düşünen akılları, sahanın nabzını tutan zihinleri, analiz, istatistik tertip edecek uzmanları ve hepsini bir havuzda toplayarak olasılıktan reel gerçeklere, dünden bu güne, bu günden yarına, yarından geleceğe taşıyacak akıl, derin bilgi ve deneyim sahipleri mevcuttur.
 
Metehan’ın kurduğu onluk sistem tüm dünyanın dönüşüm mihengini bir mimari tasarım gibi ele alıp bir mühendis gibi uygulamaya sevk ederek günümüze kadar gelen ve geleceğe intikal edecek plan kadim miras stratejileri, siyasetçi görünümlü okumayan ve düşünmeyen zihinlerin kavrayacağı konular değildir. Ayrıca olmayan kapasiteleriyle herşey kendi temellerinde ve tekellerinde kendileri ile olduğu gibi zehirli bir tezi savunurlar. Bu devletin kadim aklı olmasa siz hiç bir şeysiniz, kendine faydası olmayan bir zihniyet bu devkete ve millete ne sunabilir?
 
Dünya dengesi de onluk sisteme göre seyir alır. Süreçler her zaman 40 parçaya bölünür ve sorunu toprak,  çözümü su olarak ele alıp temel atılır. 7 farklı dengede sütun dikilir. 3 farklı çizim aşamasından geçerek 1 proje uygulamasına karar çıkar.

İşte bu karar müktesebat, mütekabiliyet, istiklâl, istikbâl ve izmihlali temin eder. Bu seyirde ilmi siyaseti kavramak için derun-i bir akla, derun-i bir izana, derun-i bir stratejik kabiliyete yani akıl, zeka, ruh bütünlüğü içerisinde güçlü bir vizyona sahip olmak gerekiyor.
 
Türk siyasetinde etik dışı davranmak ve kuralsızlığı kural haline getirmek büyük bir gaflettir. Bu bariz vatana ihanettir. Siyasetinde bir ahlâkı, nizamı, sınırı olmalıdır. Dünün radikal dincilikten yargı sürecinden geçenlerin ve örgütsel faaliyetlerden zaman aşımı ile yargı sürecinden kaçanların bugün demokrasi dilencisi gibi  yeni kurulan partilere baş olması Millî İstihbarat Teşkilatı açısından yabancı gizli servislerin siyasete karşı bir espiyonaj veya ısmarlama kara propaganda sürecinde olup olmadıkları hassasiyetle araştırılmalıdır.
 
Nitekim bu manada Türk Dışişleri Bakanlığı’ da kapsamlı bir şekilde stratejik ve diplomatik incelemelerde süreci ele almalıdır.
 
Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı bu konuda seyir alan bir sürecin Türk Silahlı Kuvvetleri açısından önem teşkil eden konular nelerdir diyerek süreci her açıdan gözden geçirmelidir.
 
Emniyet Genel Müdürlüğü yurt içi ve yurt dışı seyahat eden iş görünümlü ama gerçeği muallak olan, yurt dışında İnterpol ve kırmızı bültenle aranan kişilerle iltisaklı olan ve Türkiye’ye dönüp iktidara şirin görünüp yeni kurulan partilere açık veya örtülü teşvik kuranların hassas bir şekilde incelenmesi önem teşkil etmektedir. Ayrıca siyaset bir rant merkezi değildir, okumayan ve düşünmeyen zihniyetlerin siyasette ıslah edilmesi önem teşkil ediyor.
 
Siyaset görüntüsü altında etki ajanlığı, örtülü faaliyetler, casusluk, kara-propaganda, organize suçlar ile ilintili bir sürecin olup olmadığı devletimizin millî güvenlik politikaları doğrultusunda ele alınmalıdır.
 
Türk siyasetindeki ilkeli ve akıl odaklı bir değişim süreci aynı zamanda siyaset eleştirmenliği yapan televizyon programlarına da sirayet etmelidir.
 
Elinde sopa ile bir siyasetçi, gazeteci, emekli memur veya eleştirmenlerin sınır ötesi operasyon hakkında bilgi verme gafletine girmesine mâni olunmalıdır.
 
Ne olduğu belli olmayan zihniyet sahiplerinin içinden çıkamadığı bir konuda devlete soracağım, sordum, soruyoruz veya devletten gelen bilgiye göre diyerek ihanet ve cehalet içinde telaffuz ettiği cümlenin nelere mâl olduğunu bilmeden konuşması bir zeka sorunu ve cahilliktir.
 
Ayrıca kendisine eski devletçi, eski ülkücü, eski İslamcı, eski solcu ve benzeri tabirler doğru değildir.
 
Eski devletçi demek şimdi devletsiz ve vatansız demektir. Eski İslamcı demek şimdiki ateist veya deist demektir. Eski solcu demek şimdiki reklam ajansı veya şovmen demektir, en önemlisi ülkücünün eskisi olmaz, ülkü eskimez, ülkü kirlenmez, ülkü değişmez, ülkücü hiç değişmez, yeri, yurdu ve adresi her zaman sabittir.
 
Türk siyasetinde parti kurup yeni takım elbise ile yol alanlar kirli iç çamaşırlarını değiştirmeden elde edeceği bir başarı yoktur. Ekonomik kriz, sosyo-psikolojik olaylar, üç kıtada cereyan eden savaş sürecine rağmen ayakta duran Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ana hamle dışarıdan değil içerden adına siyaset yapıyoruz diye gösterilen Truvalılar tarafından gelmesine izin verilmemelidir.
 
Türk töresinde yaralanan bir kurt 40 gün inzivaya çekilir, düşünür, ruhunu dinler, entrika süreçlerine odaklanır, etki ve tesir evrelerini, sebep sonuç ilişkilerini, olasılıkları düşünür ve 41. Gün ayağa kalkar ve mücadelenin gereğini yapar.
 
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde hiç bir hata, gaflet, cahillik, ihanet süreci ve benzeri ihmal edilmez, yarına kalır ama kimsenin yanına kalmaz. Bu minvalde seyir alan bir süreç içinde vatandaşın huzur ve sükuneti için, iç ve dış güvenlik stratejileri açısından kamu düzeninin güven altında tutulması ve “Devlette devamlılık esastır” ilkesinin iri ve diri kalması için adım atmalıyız.

Topyekûn bir şekilde milî güvenlik politikaları doğrultusunda ülkemizin nihaî vizyonuna uyum sağlamak, gelecek vizyonuna ulaşmak, Kızılelma ilkesine kavuşmak için gayret etmeliyiz.

Hiç bir siyasi parti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Millî Siyaset Belgesi hedefleri doğrultusunda aksi bir adımla  hareket edemez.

Bu yüzden bu derece stratejik öncelik teşkil eden bu konunun Cumhurbaşkanlığı kabine toplantısında, Millî Güvenlik Kurulu toplantısında, İç Güvenlik, dış güvenlik birimleriyle ele alınan koordinasyon toplantısında ana gündem olarak hassasiyetle incelenmelidir.

Serdar Bozdoğan
Stratejist

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir