Tüm dünya gibi ülkemiz de Covid-19 süreci ardından büyük bir zorlu sürecin içerisinden geçiyor. Önce sağlık mücadelesi devam ederken olușan işsizlik oranı, ürünlerde hızlanan fiyat artışı, sanayi ve iş dünyasının ara ürün ve ham madde arayışı velhasıl ekonomik daralma ve enflasyon oranındaki denge değişimi üzerine her açıdan durulması gereken ana sorunlardır.
Ekonomik, sağlık ve fizyolojik konuların yanısıra ülkemizde varmış gibi gösterilmeye çalışılan ‘Kürt sorunu’ diye bir sorun yoktur. Bu ülkede Türk, Kürt aynı yasal haklara ve aynı kanunlar ekseninde hayat sürmeye devam ederken özellikle muhalefet partiler tarafından arzu edilen erken seçim sürecinde sanki Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bir sorun varmış gibi lanse ediliyor. Oysa Kürt vatandaşlarımız yurdumuzun bir çok yerinde ve huzur ekseninde hayata idame olmuş durumdalar.
PKK terör örgütünün hedef stratejisi Kürt halkına mâl edilmemelidir. Buna sebep olanlara engel olunmalıdır. Akademisyenliği beceremediği için atılan Sezai Temelli’nin üniversitelerde başaramadığı bölücülük fikri siyasi parti temelinde boy göstermeye başlamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kara, hava, deniz, hepsi bir bütün olarak tek parçadır. Kimsenin bölmeye cüret etmeyeceği vatanımız dışarıdan ısmarlama politikalara maruz kalmayacaktır.
Ülkemizin en öncelikli sorunu ekonomi, üretim, gıda, tarım, sağlık vb. toplumsal hayata ve ülke ekonomisine katkı sunacak konulardır.
Bu sorunlar doğru bir analiz ve gelecek vaad eden doğru stratejiler ile oluşur. Bütün siyasi partilerin öncelikli hedefi bu doğrultuda olması lazımdır.
Bu değerleri temin etmek için adalet, ehliyet ve liyakat öncelikli temel kriterdir.
İşi ehline emanet edip, liyakat kuralları içerisinde çalışmasını temin edip süreci adalet ekseninde gözeterek geleceğe odaklanmalıyız.
Bir siyasi partinin sözde temsilcisi Kürt sorunun muhatabı imralı’dır diyerek binlerce masum insanı katleden, asker ve polislerimizi şehit eden PKK terör örgütü ele başını göstermesi vatana ihanettir. Gerek adalet kurumları gerekse TBMM bu hususta bu gibi bir ihanete asla fırsat vermemelidir.
Bu olumsuz süreçlerin günden güne artarak toplumsal kaosun hedeflendiği daha henüz göreve başlamayan ABD Türkiye büyükelçisi adayı Jeff Flake, daha gelmeden Türkiye’yi tehdit etmeye başlamasından belli.
15 Temmuz sürecinde gerçekleşemeyen hadise şuan sanki bütün sorunlar bitti de sadece Kürt sorunu var gibi servis edilerek toplumsal olarak ayrışmayı tetikleyerek ülkede kaos çıkarmak isteniyor.
Bu ülkede herkes yasa, kanun ve sosyal olarak eşittir. Bugün Kürt vatandaşlarımız asker, polis, öğretmen, doktor, hemşire, mimar, mühendis, kaymakam, vali, belediye başkanı, milletvekili, bakan olurken muhalif partilerin öne sürdüğü sorunun nerede ve nasıl olduğuna dikkat etmek gerekiyor. Eğer Kürt sorunu derken ardında yok olmak üzere olan terör örgütlerini kastediyorlarsa bu kürt sorunu değil, terör üzerinden rant elde edenlerin gelecek korkusudur.
Türkiye’de olan olayların muhatabı devletimiz ve milletimizdir. ABD eğer demokrasi dersi vermek istiyorsa kendi ülkesinde kongresini basan holiganlara ve onların arkasındaki oluşumlara karşı mücadele etsin. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ artık bağımsız ve hür bir devlettir, kimseye boyun bükmeyecek kadar tarihi bir devlet geleneğinden geliyor. Ticari yaptırımlar ile ekonomik krizler çıkarmak bizleri bir müddet yorsa da kötü komşu ev sahibi yaptırır dedikleri gibi bizi tehdit ettiğiniz ne varsa daha iyisini yapar sonra size paşa paşa size satar sizde er olup alırsınız.
Serdar Bozdoğan
Stratejist/Yazar
