KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Serdar BOZDOĞAN: Ortadoğu’da İran’ın Afgan Sığınmacılardan Fatimiyun Milis Güçlerine Dikkat

Serdar BOZDOĞAN: Ortadoğu’da İran’ın Afgan Sığınmacılardan Fatimiyun Milis Güçlerine Dikkat

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
322 0

İran Devrim Muhafızları komutasındaki Afgan vatandaşlarından oluşan Fetemiyun milisleri, Suriye’nin doğusundaki Deyr Ezzor’daki nüfuz alanlarında askeri savaşçılar yürütmeye devam ediyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre, Fırat’ın batısındaki El-Mayadeen çölü’ndeki İran Devrim Muhafızları subaylarının komutasındaki bu milisler, Deyr Ezzor’un doğu banliyölerinde yeni doğrudan çatışmalar düzenledi ve kısa ve orta menzilli topçuları hedef aldı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, savaşçıların EL-Badiyah bölgesinden olası herhangi bir işgali engelleme çabalarını teşvik etmeyi amaçladıklarını da sözlerine ekledi.

İran’ın etki alanları
Irak sınırındaki Deyr Ezzor eyaletindeki Fırat Nehri’nin Batı yakasının İran ile Suriye’deki vekiller arasındaki ana etki alanları olduğunu belirtmekte fayda var.

Deyr Ezzor’da, özellikle el-Bukamal ve Deyr Ezzor’un iki sınır kasabası arasında Suriye’nin El-Mayadeen bölgesine Iraklı Afganistan ve Pakistan vekil gruplarından yaklaşık 15 bin paralı asker bulunuyor.

Binlerce Afgan milis
Binlerce Afgan vatandaşı Suriye savaşına İranlı tsis’ler tarafından organize edilen ve silahlandırılan “Fetemiyun” tümeninin mezhep milisleri olarak katılıyor.

İran’ın çıkarlarını güvence altına almak için bu Şii mezhep grubunu silahlandırdığını ve örgütlediğini ve bu vekil grubun bölge ülkelerinin gençleri arasında işe alınmasında rol oynamaya devam ettiğini belirtmek gerekir.

*Stratejik Olarak Dikkat Edilmesi Gerekilen Hususlar*

1) Türkiye’deki Afganistandan gelen sığınmacılar arasından asker kokenli olanlardan özel bir korucu Birliği kurulup Suriye, Irak ve İran sınırında hazır tutulmalı.

2) Bilinmeyen yollar ile ülkemize giriş yapan Tüm sığınmacılara adres ve kimlik tespiti yaptırılmalı

3)Buyuksehir, metropol şehirler ve kıyı şehirlerinden sığınmacı kampları doğu ve güneydoğu illerine sevk edilmeli

4)Sığınmacılara tarım ve hayvancılık alanında imkanlar sunup hayatlarını uzman oldukları mesleklerde kazanmaları sağlanmalı, aynı zamanda bu süreçte ülke olarak gıda, tarım ve hayvancılık alanında kazanım elde etmiş olacağız.

5) Afganistan’dan gelen eski hükumet temsilcileri, siyasiler ve askerler Türkiyede bir strateji merkezi eşliğinde birlik ve dirlik içerisinde tutulmalı, olası kontrolsüz bir çatışma ülkemize ve bölgeye büyük zarar verir.

6) Taliban oluşumuna devlet stratejisi üzerine teori ve önerme tavsiyeleri ile kamu sisteminin güçlenmesi için öneriler sunulmalı. Bu süreç içerisinde kolektif bir devlet yapısının kurulması için zemin oluşacaktır.

7) Gündemde olan Yunanistan süreci ABD’nin birer aldatma stratejisi olabilir. Arap Baharı ardından hız kazanan Asya baharı bitmeden (Hazar Denizi kavgası sonuçlanmadan) balkan baharı başlamaz. Her ihtimale karşı tedbirli olmalıyız. Ama aynı zamanda gözden kaçırılan Afganistan konusuna stratejik yoğunluk vermeliyiz.

8) Türkiye’de doğu bölgesinin en stratejik noktası Erzurum’dur. Erzurum üzerinden Asya ve Kafkasya politikaları hız kazanmalıdır. Köklü bir zemine, kurumsal bir yapıya ve güçlü bir akademik kadroya sahip olan Atatürk Üniversitesi aracılığı konulara yönelik akademik tezler için devlet kurumları ile projeler gerçekleştirilmelidir.

9) Sınır bir ülkenin namusudur. Sınır iç güvenliği Jandarma sınır ve dış güvenliği Genelkurmay öncülüğünde Kara Kuvvetleri ile sağlanmalıdır.

10) Milli İstihbarat Teşkilatı dış istihbarat ağlarını kontrol içinde daha hızlı bir çalışma atmosferine sevk etmelidir.

11) Ekonomik kriz, ürünlerde tedarik sorunu, fiyat artışı, benzin, mazot, gıda, elektirik, sigara vb. zamlar sonrası toplumsal olarak bir düşünce karmaşası mevcut. Yabancı istihbarata karşı olası bir kaos süreci önlemleri için tedbirler artırılmalıdır.

12) Göç ülkemizde milli güvenlik meselesidir. Kurumlar, Bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları milli güvenlik kurulu öncülüğünde stratejik bir koordinasyon ile hedef odaklı yol aldığı sürece muzaffer olmaktan kimse alı koyamaz.

13) Türkiye Cumhurbaşkanı hem devletin başı hem de başkomutandır. Göç sürecini mutlaka Cumhurbaşkanı kendi kontrolüne almalı ve dış politikada olası bir zafiyete fırsat vermemelidir.

14) Türkiye Cumhurbaşkanlığı Dış Politika ve Güvenlik kurulu raportörlük birimi ile saha analizini artırmalı, kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler ile stratejik işbirliği içerisinde yol alınmalıdır.

Sağlık ve esenlikler dilerim.

Serdar BOZDOĞAN
çStratejist
Yazar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir