Şimdi yükleniyor

SERDAR BOZDOĞAN: ORTADOĞU’DA DAVUT KORİDORUNA MUSA TOKATI AN MESELESİ

Ortadoğu’da gelişen ve değişen süreçleri doğru bir analizle ele almalıyız. ABD Ortadoğu’da İsrail üzerinden kendi hedeflerini gerçekleştirmek için adım atıyor. İsrail arkasında ABD olduğu için bu derece rahat hareket ediyor.

İsrail’in Filistin’de sarf ettiği insanlık dışı durum BM tarafından görmezden gelinirken dünyanın gerçekten beşten büyük olduğu günleri görmeye çok yakınız.

İsrail Suriye, İran, Lübnan ve Mısır üzerinde hedefler belirlerken stratejik manada yeni bir kuşak yolunu kendi kontrolünde hayata geçirmek istiyor. Burada 2 noktada kendisine rakip olarak gördüğü güç unsuru var. Birisi İran diğeri Türkiye.

İsrail, ‘Davut Koridoru’ sayesinde işgal altındaki Golan’dan Irak’ a uzanan bir jeopolitik kavşak oluşturmayı, azınlık ittifaklarını teşvik etme ve Tevrat’taki vaatleri gerçekleştirme kisvesi altında Batı Asya’yı yeniden şekillendirmeyi hedefliyor.

Bu hedefler için İran ABD ile stratejik engel. ABD İran’a nükleer faaliyetleri çerçevesinde ambargo koyarak proje eksenli tüm envanteri isterken vermiyoruz yanıtını aldıktan hemen sonra İsrail tarafından yapılan saldırı köpek ve kemik hadisesini stratejik olarak ele almamızı sağlıyor.

İdeolojik kökleri, Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl tarafından kuramlaştırılan ve Mısır’daki Nil Nehri’nden Irak’taki Fırat Nehri’ne kadar uzanan Tevrat’taki bir hududa atfedilen ‘Büyük İsrail’ vizyonuna dayanıyor.

Bu bağlamda Davut Koridoru projesi, yıpratılan Tevrata Kutsal vaadi ve yayılmacı tarihsel arzuları gerçekleştirmeye yönelik bir adım olarak görülüyor.

Nitekim İsrail İran’a düzenlediği saldırılarda dolaylı olarak hedef Türkiye. İran’dan Türkiye’ye kontrolsüz bir düzensiz göç geçişini hedefleyen İsrail özellikle İran’da Tebriz iline saldırıları artırıyor olması aslında Türkiye’nin düzensiz göç süreciyle birlikte zorlu zaman evresinde meşgul olmasını, aynı zamanda İran’a yönelik Tebriz bölgesinde Türk nüfusun yoğun olduğu kitleyi boşaltmaya çalışıyor.

Nitekim Türkiye düzensiz göç konusunda “Göç ve Türkiye” diyerek konusu bir milli güvenlik politikası olarak ele alarak tehlikenin farkında olan bir devlet yapısına sahiptir. Bu manada özellikle İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya’nın mülkiye kadrolu çalışma arkadaşlarıyla birlikte çok yoğun bir şekilde süreci kontrol altına aldığı bilinen bir gerçektir.

İsrail İran’a yönelik saldırı sürecinde İran’da parçalanma sonrası Davut Koridoru ile Asya Bölgesine açılmak istiyor. ABD ile ortak hareket ettiği Beluçistan Devletinin kurulması için gayret ediyor. Böylece Asya’dan Ortadoğu’ya ordan da dünyaya açılan bir koridoru kendi kontrolünde tutarak güç dengesi oluşturmak istiyor.

Davut Koridoru yanı sıra Suriye ve Irak’ta Kürt’e ve Dürziler ile stratejik işbirliği içerisinde olmak için gayret ediyor. Bu sürecin farkında olan Türkiye bu yüzden “Terörsüz Türkiye” teziyle İsrail ve ABD’nin hedeflerinin farkında olarak kendi milli güvenlik politikaları doğrultusunda önlemler alıyor.

Bu yüzden “Terörsüz Türkiye ve Terörizmle Mücadele” stratejisi ön plana çıkıyor. Nitekim bu konuda son derece kararlı adımlarla yol alarak konunun PKK değil tüm terör oluşumlarına yön veren yabancı gizli servisler olduğu gerçeğini biliyor ve stratejik planlama evresinde önlemler alıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ecrin Gubbesi ve Bozdoğan Stratejisi tezi bu minvalde önem teşkil edecek. Çünkü İran’a yapılan saldırılarla birlikte artan düzensiz göç sürecinde İsrail radikal gruplarla birlikte yol alıp onları adına mafya veya Avrupa baronları diyen bir takım etki ajanları eşliğinde lojistik destek sunum olası bir eyleme sevk ederek Ortadoğu sürecinde gelişen dengelere Türkiye’nin uzak durması için iç güvenlik politikaları doğrultusunda bir kriz sürecini hedefleyebilir. Bu manada çok ciddi güvenlik stratejileri hayata geçirilmelidir.

İsrail ABD’ den aldığı gazla birlikte İran’a sarf ettiği eylemlerin hedeflerine baktığımızda lokayson tanımlamaları tamamen ABD stratejileri doğrultusunda olduğunu unutmayalım.

Türkiye Suriye, İran, Irak, Ermenistan ve Gürcistan sınır hatları yanı sıra Yunanistan sınırına yönelik tedbirleri artırmalıdır. Bu konuda milli güvenlik politikaları doğrultusunda her türlü olaya hazır bir şekilde olmalıyız.

İsrail İran’a yönelik saldırı girişimi gibi Türkiye üzerine bir eyleme geçemez. Çünkü sonuç olarak nasıl bir sonla karşılaşacağını MOSSAD ve CIA eşliğinde sarf edilen sosyal politikalar ve bölgesel demografik analizler eşliğinde görmüş olduğu bir gerçek var. Bun süreçte İsrail İran’a yönelik saldırı sürecindeyken bazı terör örgütü partizanları ve yabancı gizli servislerin devşirdiği etki ajanlarının olası bir kara-propaganda sürecine karşı gerekli tedbirler ele alınmalıdır.

Bu yüzden “Terörsüz Türkiye ve Terörizmle Mücadele” stratejisi hayata geçirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Stratejik Güç Sistem 2030” hedefleri için Kültür ve Medeniyet Bakanlığı stratejisi “Terörsüz Türkiye ve Terörizmle Mücadele ”evresinde önem teşkil eden bir adımdır.

Buna mukabil olarak “Dış Politika ve Güvenlik” ekseninde Afganistan göçünü hassas bir şekilde ele alan Türkiye olası süreçlere hazır bir durumdadır. En önemlisi ABD ve İsrail’in tekelinde ele alınan sapkın hedeflerin ve sistematik işleyişin “Gür’Z ve Selen Rüzgârı/ Üst Akıl ve Gizli Dünya Ordusu” analizine sahip olduğu için Birleşmiş Milletler’in değişim ve dönüşüm süreçleri hız kazanıyor olacaktır.

İsrail Filistin ve İran üzerinden Türkiye’nin teo-politik olarak sürece dahil olmasını hedefliyor. Pakistan ve Hindistan arasındaki krizde çözümü sağlayan Türkiye’nin üç kıtada güç beş kıtada denge sahibi olmasından rahatsız olan bir ABD ve kendi emelleri doğrultusunda kullandığı bir İsrail var.

Nitekim bu manada İsrail’de hükumetin suyu kaynadı. Savaş suçu yüzünden önce İsrail’in yani dünya genelinde rasyonel olan  Yahudilerin sürece dur demesi gerekiyor. Ürdün, Lübnan, Suriye, Irak’ ta bulunan Mizrahi Yahudilerin bu manada batılı rasyonel Yahudilerle ve Türkiye ve Azerbaycan’ daki Musevilerle birlikte hareket etmesi gerekiyor. Netenyahu hükumeti düştüğü zaman Ortadoğu’da tansiyon düşecek ve ABD Ortadoğu’da güç kaybedecek.

İran bu konuda çok büyük hatalar yaptı. Zengazur Koridoru Türkiye’nin Türk Dünyasına açılan kapısı olduğunu bildiği için yeniden bir Ergenekon sürecinin kendilerine zarar vereceğini düşündü. Bu konuda ABD ve İsrail ile ortak hareket ederken bugün ABD tarafından İsrail ile saldırıya maruz kalması Türk diplomasisinin konularda ne derece güçlü olduğunu ortaya koyuyor.

Buradan ders alması gereken bir diğer ülkede Azerbaycan. Azerbaycan Zengazur Koridoru konusunda Türkiye’nin çıkarlarına ters düşmemeli ve İsrail’e güvenmemeli.

Çünkü Azerbaycan İsrail için önem teşkil ediyor olası bir eylem, suikast ve darbe girişimine karşı Ermenistan da hücre yapı olan Woma ve Poma diğer adıyla Wagner grubu tarafından Türkiye ve Rusya ya karşı örgütlenen minik asala benzeri yapılara dikkat edilmesi önem teşkil ediyor.

ABD öncülüğündeki yakın zamanda Yunanistan’da gerçekleşen tatbikat evresi yakın zamanda olası durumlara karşı süreçleri görmemizi sağlıyor.
Türkiye’nin bu konuda tarafsız olarak “Terörsüz Türkiye ve Terörizmle Mücadele” stratejisine Terörsüz Dünya diyerek Birleşmiş Milletler’in daha doğru bir şekilde ilerlemesi için adım atması önem teşkil ediyor.

Nitekim Terörizmle Mücadele Stratejisi demek ABD’ye dur ikazı ile “Terörsüz Dünya” demektir. ABD kendi eyalet sürecinde tezahür eden göçmen krizini ve eyaletlerdeki çatışma süreçlerinden kurtulmak için İsrail üzerinden İran’a saldırarak dünya kamuoyunun yönünü kendisinden uzaklaştırmak istesede her zehir en son mucidini zehirler sözünü unutmamak gerekiyor. 21. Yüzyılın Türkiye Yüzyılı olması için tarafsız, doğru eleştiri, düzenli diplomasi ve tam  anlamıyla milli güvenlik politikalarına odaklanması önem teşkil ediyor.

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ekseninde İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı dengeleri güçlü bir şekilde sürece odaklanarak milli güvenlik politikaları doğrultusunda yol almaya özen gösterirken milletin bütünlüğünü temin edecek adımlar sosyal politikalar kapsamında ele alınmalıdır.

Ayrıca İsrail’in İran’a saldırısı ardından olası bir nükleer afet vey krize karşı sosyal politikalar, toplum ve AFAD olarak gerekli analiz süreçlerini gözden geçirmemiz gerekiyor.

SERDAR BOZDOĞAN
Stratejist

Share this content:

Yorum gönder