Ülkemizde büyük bir afet süreci ardından yaraların sarılması, enkazların kaldırılışı, insanı yardım ve sağlıkla mücadele süreci hızla devam ederken hırsızlık vb. olayların arttığı görülen bir gerçektir.
Deprem bölgelerinde insanlar can güvenliğini sağlamak için çaba sarf ederken dışarıdan gelen bilinmeyen kişiler şehirlerde yağma, ev ve iş yerlerini talan etme teşebbüsünde bulunanlar hakkında şikayetler günden güne artıyor. Nitekim devletimiz kolluk güçleri ile bu gibi olumsuz bir sürecin önlenmesi için büyük ölçüde gayretler sarf edecektir.
Bu hususta OHAL kapsamında şehre giriş çıkışlarda güvenlik bilgileri tarama işlemi gerçekleştirilmelidir.
Şehre giren ve çıkanlardan farklı illerden olup deprem bölgesindeki il ile ilişiği sorulmalıdır. Kime geldiği, neden geldiği, ne zaman geldiği, ne için geldiği, kiminle geldiği hassas bir süzgeçten geçirilmelidir.
Rutin bir uygulamada şüphe duyulan bir şahsa 5N1K sorgulaması ile halisane niyetin ve durumun akıbeti gün yüzüne çıkacaktır.
Polis ve askerin yanı sıra Deprem bölgelerine bekçi görevlileri meskûn mahal, mahalle ve çarşı asayişini korumak için devriye görevini sağlamakla yükümlü olarak çok sayıda takviye personele ihtiyaç duyulmaktadır. Bunu büyükşehirlerden takviye etmeliyiz.
İçerisinde bulunduğumuz durumun ne kadar acı olduğunun farkındayız.
Yaraları sarmak ile tüm ülke olarak tek vücut olurken bu derece derin bir konuyu sırf muhalefet olsun diye kara-propagandaya çevirmek isteyen birçok yerli ve yabancı medya görünümlü servis elemanları sahada aktif olmaya gayret edecektir.
Özellikle deprem bölgelerine giriş ve çıkışlarda yabancı basının girişi kısıtlamalıdır.
İlgili mercii olarak yabancı basın İletişim Başkanlığı ile irtibata geçerek veri talep etmesi daha doğru olacaktır.
Şüphe duyulan yabancı basına yardım ve yataklık edenler içinde adli tahkikat önem teşkil etmektedir.
Sükûnet korunduğu zaman toplum ve millet olarak duyarlı bir şekilde yaraların sarılmasına odaklanarak bu derece acılı bir sürecin aşılmasını sağlayabiliriz.
Kimse devletten daha güçlü ve milletten daha önemli değildir. Siyaset yapmak için mevcut otoriteyi ve hükûmeti kötülemek şu an en gereksiz durumdur. Çünkü yaşadığımız afet olağan üstü bir süreçtir.
Daha önce benzeri olmayan bir deprem sürecini yaşıyoruz. Bunun için çok hassas olmak zorundayız.
Afetlerin ve enkazların kaldırılması yaralıların tedavi süreci, psikolojik rehabilitasyon programlarının uygulanması, toplumsal duyarlılığı artıracak medya ve basın faaliyetlerine özen gösterme, siyasi şov için kara-propaganda yapma, yapılan yardımı sosyal medyada göstere göstere gerçekleştirmeyi önleyecek çok ivedili tedbirlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Hilal-i Ahmer kültürü ile şekil alan aziz milletimiz içinde taşıdığı iman ve feraseti ile hiç kimseye ihtiyaç duymadan kendi yarasını saracaktır. Velhasıl vakit siyaset vakti değil, birlik ve dirlik içinde yaraları sarma vaktidir.
Serdar Bozdoğan
Stratejist