Medeniyeti ilk şartı adalettir, diyen Sigmund Freud hayat evresinde toplum, millet, devlet ve vatan şuurunun müreffeh seviyesi için gerekli olan şartların temelinde adaletin ne derece önemli olduğuna vurgu yapmaktadır.
Devletlerin refahı adaletle ölçülür parayla değil diyen Konfüçyüs adalet olmadan elde edilen maddi gelirlerin hiçbir hükmü olmadığı tezini ortaya koymaktadır. Kant’a göre zaman, sessiz bir testeredir, adalet olmayınca devreye giren sessizlik toplumda duygusal erozyona neden olur.
Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanamaz diyen Konfüçyüs, başarı için gayretin ne denli önemli olduğuna vurgu yaparken adaletin başarı basamaklarını adil bir şekilde çıkmak için ne kadar çok gerekli olduğuna vurgu yapmaktadır.
Sokrates, senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar, derken siz yönetim mekanizmasında adalete yer vermezseniz bir gün adaletsizlik gelir ve her şeyi berbat eder demek istemiştir.
Victor Hugo’ ya göre, iyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır, derken yeni veya eski tüm siyasi mekanizmalar adaletten söz eder ama kendi adil olmakta geç kalanlar tarih de esamesi okunmaz, adalete önem verenler de lider olarak altın harflerle tarihe adlarını yazdırırlar. Adalet bir sistemi ayakta tutan en büyük güç unsurudur.
Herkesi kapsayan ve eşit şekilde ilerleyen bir adalet sistemi devletimizin güçlü bir şekilde ayakta durmasını ve geleceğe intikal etmesini sağlar. Güçlü bir ülkeyi ayakta tutan, ekonomik kalkınmayı sağlayan, iç vr dış yatırımı artıran, ithalatı azaltan, ihracata yön veren, sosyal düzeni ve kamu nizamını ele alan sistem adalettir.
Bu yüzden siyasi mecraların en çok üzerinde durması gereken adalet ilkesidir. Bugün gücü elinde bulunduran yarın gücü elinde bulunduracak olanlara karşı adalet üzerinden miras bırakır.
Nitelikli kalkınmanın temeli adalet olduğu gibi niteliksiz yıkılmanın ayak sesleri de adaletsizlik ile olur. Bunun için kimlik, ehliyet, liyakat ve devlet ahlakı ekseninde seyir alan kamu sistemi ve bürokrasi adaleti korur ve kalkındırır. Aynı zamanda ehliyetsiz, kimliksiz, liyakatsiz bir sistem uygulaması yıkılmaya yüz tutmuş duvar gibidir.
Bu duvarı mimari bir bakış açısıyla ele alarak mühendislik uygulamasıyla ayağa kaldırdığımız gibi siyaset bilimi felsefesine göre devlet yönetimine yön veren iktidar olguları da bir mimar ve mühendis gibi sisteme hassas bir planlama çerçevesinde bakmaları önem teşkil etmektedir.
Adalet mülkün temelidir, mülk hiç kimsenin tekeli değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde adaleti korumak ve muhafaza etmek Cumhurbaşkanlığı Milli Güvenlik Kurulu’nun asli vazifesidir.
Anayasayı koruyan, yasama organını işlevsel ve devleti denetler bir niteliğe sevk eden, yargı bağımsızlığını her zaman ön planda tutan, yürütme organını nitelikli ve alanında uzman teknokrat ve bürokratlar eşliğinde başarılı bir şekilde yöneten hükümet politikası hepimiz için kazanım sunan bir başarı olacaktır.
Çünkü temelinde nitelikli kalkınmanın esas alındığı bir uygulama ile yol alarak ilerlemenin verdiği bir kurumsallık, disiplin ve devlet ahlakı düşüncesi mevcuttur.
Tüm bu süreçlerin yanı sıra Milli İstihbarat Teşkilatı son derece kurumsal, disiplinli, analitik personel ve deneyim sahibi yöneticiler eşliğinde ilerlemelidir. Çünkü bir ülkede merkezi istihbarat sistemi ne kadar güçlüyle o ülke o kadar güçlüdür. Bu yüzden Milli İstihbarat Teşkilatı’na bakış açımızın yenilenmesi önem teşkil ediyor.
Teşkilatın hareket kabiliyeti, çalışma alanları, artırılan yetkileri, diplomasi ve kamu yönetimiyle uyum içerisinde stratejik politikaların hayata geçirilmesi milletimiz, devletimiz ve ülkemiz için önem teşkil eden bir kazanımdır.
Suç ve suç unsurlarıyla mücadele, organize suçlarla mücadele, etki ajanlığıyla mücadele aslında adaleti temin edecek temel yapı taşlarıdır. Bu alanda görev ve sorumluluk Milli İstihbarat Teşkilatı ukdesinde olduğu için siyasal, medyasal ve sivil toplum olgularından uzak bir şekilde kendisini disiplinli bir şekilde bilginin doğruluğu ile yol alacak nitelikte hareket etmeye sevk eden bir teşkilatın sunduğu başarı birçok alanda sorunları sorun olmadan ortadan kaldıracaktır.
Siyaset çatısı altında gölge gibi boy gösteren, sanat, kültür, spor vb. kültürel etkinliklerde aktif rol alan veya rol alıyormuş gibi görünen art niyetli yapıların ve bu yapı içerisindeki kişi ve grupların öz benliğindeki hep kazanmak ve çok kazanmak gibi ilkelerini, onurlarını, sadakat yükümlülüklerini yok sayarcasına yol almalarına karşı koyan güçlü bir Milli İstihbarat Sistemi devletin güvenliğini ve devamlılığını sağlarken milletin huzur ve sükûnetini koruyarak bu günden yarına ve yarından sonrasına başarılı bir şekilde ilerlemesini sağlayacak.
Ulusal ve uluslararası bazda suç ve suç unsurlarının son yirmi yıllık geçmişine baktığımız zaman sürece haiz gerekli tüm doneler önümüze çıkacaktır. Sanal suç unsurları, uyuşturucu madde unsurları, örgütlü suçlar, çeteleşme, mafya görünümlü küçük lobi unsurları taşradan sınırın her köşesini kapsayacak şekilde ülke genelinde büyük bir saha incelemesi ardından adli, istihbarı, emniyet ve güvenlik tedbirleri doğrultusunda etkisiz hale getirilmelidir.
Bunun için de ‘‘Devletin bakası, Milletin Selameti ve Ülkenin Refahı’’ ön planda tutularak sürece kararlı adımlarla ilerleyerek adaleti temin etme sonucunu nitelikli bir şekilde bizlere sunacaktır.
Kimse “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden büyük değildir” bu yüzden adalet ve düzenleyici kurumların çok hassas bir şekilde sorun teşkil eden konulara karşı ivedili bir şekilde karşı koyması önem teşkil ediyor.
Serdar Bozdoğan
Stratejist