KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Serdar Bozdoğan: ACİLEN OLASI BIR KAOS SÜRECİNİ ÖNLEME STRATEJİSİNE YÖNELMELİYİZ

Serdar Bozdoğan: ACİLEN OLASI BIR KAOS SÜRECİNİ ÖNLEME STRATEJİSİNE YÖNELMELİYİZ

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
140 0

Türkiye jeo-stratejik konumu gereği dünyanın merkezinde bir mevkiye sahiptir. Nitekim bu yüzden dünya siyasetinde önem teşkil eden bir konumdadır. Özellikle 21. Yüzyılın içinde dünya dengelerinin, hayat koşullarının ve uluslararası siyasi dinamiklerin yeniden şekillendiği günümüzde son derece hassas ve kenetlenmiş bir sistem içerisinde yol almalıyız.

Siyasi farklılıkların çatışması, politik hedefler için ayrışması, bürokraside görevde yükselme vb. olayların yoğun olduğu günümüzde yaşadığımız deprem ülkemizi ve bölgemizi derinden etkilemiştir. Vakit Birlik vakti derken aynı zamanda vakit dirlik vaktidir. Birlik milletimizin kenetlenmesi ve yaraların sarılması üzeredir.

Dirlik ise devlet bütünlüğünün milli güvenlik penceresinden bakarak konuya her şeye hâkim olması demektir. Bu hakimiyet, kurumların koordinasyon içerisinde sorunların çözülmesi için çok önemlidir. Deprem bölgesine yönelik OHAL süreci ulusal bazda ele alınırken aynı zamanda uluslararası ilişkiler açısından önem teşkil eden bir süreçte hasıl olmalıdır.

Bu hususta sınır güvenliği politikaları çok önemlidir. Asla sınırlarda taviz verilmemelidir. Girişler, çıkışlar son derece hassas bir şekilde seyir almalıdır. Askeri stratejileri açısından sınırlara yönelik denge kontrol mekanizması güçlendirilmelidir. Özellikle Yunanistan, Suriye, Irak, Ermenistan, ABD vb. önem teşkil eden kimisi NATO üyesi, kimisi sınır komşularımız olan ülkeler ile ilişkimizde daha dikkatli bir şekilde hareket etmeliyiz.

En önemlisi milli istihbarat faaliyetlerinin çok boyutlu ve kapalı istihbarat analizleri ile seyir almasına özen göstermeliyiz. Seferberlik süreçleri açısından dış kuvvet unsurlarına karşı koyma stratejilerini güçlendirmeliyiz. Öte yandan depremi incelerken konuyu her açıdan ele almalıyız.

Doğal afet unsuru, dış kuvvet unsuru, olasılık üzere yapay bir dalga ile fay hatlarının tetiklenmesi, sosyolojik, ekonomik, kültürel, askeri strateji ve milli güvenlik açısından önemi derin bir analiz ile ele alınmalıdır. Her türlü savlar, olası yada mümkünatı bulunmayan da olsa ihmal edilmeden araştırılmalıdır. Olmaz denilen şeyler bile gün gelir ne yazık ki teknolojik gelişmeler vb. sebeplerle mümkün kılınabilir.
Dolayısıyla detaylı bir araştırma ile her ihtimal ciddiyetle ele alınmalıdır.

Bir diğer husus seçim sürecinde olduğumuz için partilerin ve siyasi mekanizmaların olasılığın ötesinde bir rekabet ortamına girmemesi için seçim süreci olağan üstü bir afetten geçtiğimiz için ertelenmelidir. Bu ertelemeyi makul ve doğru bir strateji ile ele almalıyız. Bu konuda çok kapsamlı adım atılmalıdır.

Krizi yönetmek için kriz hükumeti kurulmalıdır. Aynı zamanda kriz ile birinci dereceden etkili ve önem teşkil eden bürokratlar referansına bakılmaksızın yenilenmelidir. Her ne olursa olsun işi ehline vererek süreci iyi bir şekilde yönetmeliyiz. Bugün bu adım atılmazsa, milletin yüreğine su serpilmezse yarın emin olun daha zor süreçler ile karşılaştığımızda geç kalmış olacağız.

Kriz hükûmetinde siyasete renk katacak değil, devletimizi içerisinde bulunduğu süreçten çıkaracak milletimizi selamete sevk edecek ekipler halinde hareket edilmelidir.

Kriz hükûmetinin gerekçeleri; bölgesel etki ile birden fazla ili tesiri altına alan deprem sürecinin kontrollü bir şekilde ele alınması, yağma, talan ve kara propagandaların önlenmesi için şehir güvenliğinin sağlanması, sınır güvenliğinin artırılması, toplumsal olarak güven duygusunun pekişerek devlet ve millet bütünlüğünün korunması, ekonomik, sosyolojik, psikolojik, vb. bir çok konuda yenilikleri hayata geçirebilmek için milli bir görüş, milli bir duruş, müktesebatına hakim, mütekabiliyetine vakıf, kararlı, dirayetli bir şekilde milli güvenlik stratejisi ile yol almak için bir gece ansızın hareket etmeliyiz.

Siyasetin il ve bölge bazında yeni simalar üzere hazırlık yapması da doğru bir adım olacaktır. Afet sürecinde özel bir analiz ile vatandaşın sorunları, talepler, beklentiler, eleştiriler nelerdir bir bakılmalıdır. Afetin 3. günü bölgesine gelip sadece kurum yöneticileri ile görüşen siyasetçilerden sıyrılıp afetin 1. günü varlığı ve birliği ile sahada koşan ve bunu siyaset için değil, vatandaşlık vazifesi olarak yapanların gün yüzüne çıkarılması lazımdır.

Ayrışmanın yerini bütünleşme ve dayanışma ile güçlendirmemiz gerekiyor. Bunu millet olarak sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmemiz için öncelikle hükumet ve bürokrasi sonrada siyasi parti teşkilatları olarak tazeleme sürecine ivedili bir şekilde ihtiyaç duyulmaktadır.

Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın  konulara hassas bir şekilde yaklaşacağı bilinen bir gerçek olurken surece haiz tavsiye niteliğinde ele alınan analiz  çalışmasının faydalı olmasını ümit ediyorum.

Serdar Bozdoğan
Stratejist

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir