30 yıl önce Sovyetler Birliği’nin çöküşü sırasında Vladimir Putin bunun için “20. yüzyılın en kötü jeopolitik felaketi” demişti. Sovyet İmparatorluğu’nu eski haline getirmek için 127 bin Rus askerinin Ukrayna sınırlarına yığılması ancak Rusya’ya süper güç konumunu geri kazandıracak.
İran, başladığı günden beri nükleer müzakerelerde ne istiyor? Batı’nın, büyük ülke olarak statüsünü tanımasını. Gerisi teferruat. Bu çabaya bakıldığında iki taraf birbirine çok benziyor. Putin’in bir baskı aracı olarak doğrudan komşu ülkelerde savaşlara girmesi gibi, İran da aynı amaç doğrultusunda komşu Arap ülkelerinde savaşlar yürütüyor. Şu anda İran gazetelerinin bazı ‘edebi yazılarını’ okuyanlar, imparatorluk mecazlarının ve ifadelerinin boyutu, Farsça cümlelere ve terimlerine yapılan vurgu ve bu konudaki kasıtlı ısrar karşısında şaşıracaktır.
İki ülkeyi karşılaştırma dizisindeki bir diğer garip şey ise, bu uluslararası çatışmada iki tarafı en çok korkutan şeyin ABD yaptırımları olması. Rus ekonomisi yaptırımlara dayanamayacak kadar zayıf ve İran ekonomisi de bu yaptırımlardan dolayı bitmiş durumda.
Aslında Rus-ABD çatışması şimdi başlamadı. 2014 yılında Putin, Kırım’ı ilhak etti. 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk defa böyle bir şey yaşanmıştı. Ayrıca şu ana kadar 14 bin kişinin hayatına mal olan bir savaşa girerek Ukrayna’nın doğusunun büyük bir bölümünü işgal etti. O zamanlar dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry şunları söylemişti:
“19. yüzyılda olduğu gibi 21. yüzyılda başka bir ülkeyi işgal etmek için uydurma bir davayı kullanmak doğru değil.”
Putin ve İran için en önemli kazanım yurtdışında değil, yurtiçinde olmuştur. Yurtdışında her gerilim yükseldiğinde, ülke içerisindeki muhalif sesler bastırılabildi ve milliyetçi duygular uyandırılabildi. Bu yüzden Rusya’daki Putin yanlısı gazeteler en şiddetli ifadeleri kullanıyor. ‘Argumentı i Faktı’ gazetesinin yazdığı gibi Kuzey Atlantik Antlaşması (NATO) yok edilmesi gereken bir kanserdir. Aynı şekilde Literaturnaya Gazeta’daki askeri analist “Batı’nın Rusya ile ayakkabılarını silmesine izin vermemeliyiz” diyor.
Bu, Sovyet zamanlarından kalma, ölmeyi reddeden eski bir dil. Ukrayna 30 yıldır Sovyetler Birliği’nin dışında ama Putin bunu kabul etmekte güçlük çekiyor. Rusya’yı her tarafta Atlantikçiler ile çevrili görüyor ve vatandaşlarının önünde yükseltebileceği en iyi slogan bu: Rusya sadece sıradan bir ülke değil, ‘büyük bir ülke’ydi ve öyle de kalacak. Geçmişteki Soğuk Savaş’ın aksine Çin, Rusya’nın ilk müttefikiyken, Batı bölünmüş durumda ve Avrupa, özellikle Rus gazı ile ilgili olabileceklerden dolayı bir patlama yaşanmasından korkuyor.
Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci – yazar