SELEN HAKBİLİR; ÜLKEMİZDE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI OLARAK OLAĞANÜSTÜ DURUMLAR VE SAVUNMA POLİTİKALARINDA DEVLETİMİZİN YANINDA OLMALIYIZ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk milletinin binlerce yıllık tarihten gelen devlet yapısını sosyal uyum içerisinde yaşayarak günümüze kadar gelmiş kadim bir medeniyete sahiptir.
1071 de başlayan devletleşme hareketinin başında sivil toplum olgusu varken günümüzde aynı hassasiyet hakim bir şekilde yer almaktadır.
Cumhuriyetin kuruluş evresinde 1923’ de devletleşme sürecinde en etkin güç milletin milli haysiyetle din, dil, ırk, renk ten ayırt etmeksizin Anadolu coğrafyasında hakimiyeti düşman unsurlarına karşı koyarak bileğinin gücüyle kazanmanın arkasında ki güç sivil toplum kuruluşlarıdır.
Batılı ittifak unsurlarına karşı ilk direnişi sunanlar, Kadın, çocuk, adam, dede, nene fark etmeksizin özgürlüğün ruha işlendiği bir millet olarak esarete boyun eymemek adına verilen bir mücadele anlayışı hakim gelmiştir. Savaşı yaşamış ve her türlü zarar ve ziyana rağmen yeniden kendi yarasına merhem olmuş kadim bir millet olarak yegane güç hususu sivil toplum kuruluşları olmuştur.
Günümüzde dijital dünyanın günden güne her alana sirayet etmesi, sosyal medya alanında dezenformasyon sürecinin artması, okur yazar oranında azalma, duyarlılık konusunda hassasiyetin zedelenmesi vb. konular günden güne artarken buna karşı devletimizin Hükumet politikaları ekseninde yardımcı kuvvet unsuru sivil toplum kuruluşlarıdır.
Kurtuluş savaşı ve milli mücadele ruhu ekseninde güçlü bir sivil toplum stratejisi eşliğinde Cumhurbaşkanlığı nezdinde toplanan ve koordinasyonu sağlanan bir sivil toplum olgusu ülkemizin ulusal ve uluslararası çerçevede güçlü politikalarla ilerlemesi için büyük bir kazanım olacaktır.
Özellikle sınır bölgelerimizde artan savunma politikalarımız açısından emniyet ve güvenlik tedbirleri yanı sıra aynı zamanda milletin de zorlu koşullara haiz bilinç altı olarak hazır olması, olası tezahür eden sorunlara karşı hep birlikte topyekun olarak karşı koymak için yeni yol ve yöntemler tertip edilmelidir.
Bu konuda en öncelikli adım gençlerin şuur ekseninde ilerlerken maddi ve manevi bir bütünlük içinde güçlü adımlarla yol alırken suç ve suç unsurlarıyla mücadele evresinde devletimizin yanında yer alarak çağın öncüsü olacak şekilde ilerlemeliyiz.
Bir karpuz tek başına bir bütündür, nitekim dilimlenerek yendiği zaman tat alınır, işte bütün olan karpuzu yiyemediğimiz gibi parçalar haline bölerek pay edip sindirme örneğinden yola çıkarak ülkemiz için hassas konularda sorunların analizi tertip edilmesi ardından dilimler halinde yasama, yürütme, yargı, medya ve sivil toplum kuruluşları arasında pay edilmelidir. Burada en öncelikli güç ekseni sivil toplum kuruluşlarıdır. Çünkü sivil toplum demek milletin kendisi demek, millet demek devleti ayakta tutan güç demek, devlet demek bizim için dün, bugün, yarın ve yarından sonrası demektir.
Hatay ili örnek model alınarak güçlü bir şekilde sivil toplum kuruluşları açısından her türlü afetle mücadele, millet bütünlüğünün temin edilmesi, zorlu koşullara karşı mücadele, sınır güvenliği ve dezenformasyonla mücadele konusunda Cumhurbaşkanlığı nezdinde uygulama evresine geçmeliyiz.
Bilginin doğruluğu, sosyal uyum, doğru enformasyon ve dezenformasyonla mücadele, suç ve suç unsurlarıyla mücadele, israf ve tasarrufla mücadele, eğitim, sağlık, kültür, sosyal politikalar ve milli güvenlik politikaları kapsamında devletimize en büyük desteği sunacak merci sivil toplum kuruluşlarıdır.
SELEN HAKBİLİR
POLİTİKACI/MİMAR
Share this content:
Yorum gönder