Türkiye Cumhuriyeti Devleti coğrafi konumu gereği güçlü bir stratejik üstünlüğe sahiptir. Bu süreç içerisinde parlamenter sistemden çağın yeni koşul ve konjektorüne yön verirken hızlı ve kararlı adımlarla birlikte yol alarak başarılı sonuçlara ulaşmayı hedeflemesi önemli bir gelişmedir.
Nitekim bu konuda henüz 10 yıl bile geçmeden büyük başarılar elde edildi, sistemsel eksik noktaların Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi içerisinde güçlü bir saha analizi çalışmalarıyla birlikte daha etkin bir konuma sevk edilmesi için gayret edilmelidir.
Bu konuda ülkemizin kalkınması, halk kitlesinin millet bütünlüğü içerisinde bulunulması, sivil toplum kuruluşlarının güçlü bir stratejik planlama evresinde kendisini yenilemesi önem teşkil etmektedir.
Ayrıca sosyolojik açıdan din ve bilim çatışması yerine din ve bilim bütünlüğü içerisinde yol alınarak devletimizin gücüne güç katarak iç ve dış politika ekseninde başarılı sonuçlar elde edilmesi için gayret etmeliyiz. Bu konuda ülkemizde sivil toplum kuruluşları kendi aralarındaki bütünlüğü tamamlayarak uluslararası ilişkiler penceresinden ülkemize katkı sunulması önem teşkil etmektedir.
Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi ülke bütünlüğüne tüm vatandaşları kapsayacak şekilde seyir almalıdır. Parti politikaları ile devlet politikaları arasındaki ayrım önem teşkil etmektedir.
Her vatandaşımızın devlet bütünlüğü hiyerarşisine katkı sunmak için gayret edeceği bir zaman evresinden geçiyoruz. Bugün dünya politikalarına bakıldığı zaman Ortadoğu kanayan yaraya döndü. Filistin ve İsrail, Suriye ve İsrail, İran ve İsrail ardından Irak ve İsrail, Lübnan ve İsrail arasında çıkan çatışma süreci ülkemizi çok olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Ayrıca binlerce masum insanların yara alması ve en önemlisi korunmaya ihtiyacı olan en savunmasız kadınların ve çocukların durumuna dünyanın sessiz kalmasına sessiz kalmamak için Türkiye’nin millet bütünlüğü içinde konuya odaklanması gereken bir süreçten geçiyoruz.
Olası bir durumda balkanlarda çıkacak bir çatışma süreci ve Azerbaycan ile Ermenistan süreci arasında bir çatışma süreci ülkemizi çok ciddi manada etkilerken devam eden Rusya ve Ukrayna savaşı halen dünyaya siyasi ve ekonomik açıdan verdiği kriz sürecini devam ettirmektedir.
Bütün bunların yanı sıra dünyada artan salgın hastalıkların korkusu toplumsal hafıza başta olmakla birlikte ekonomi ve iş dünyasını çok büyük ölçüde tedirgin etmektedir.
Her gün değişen coğrafi ve tabiat süreçlerine baktığımızda iklim değişikliği, kuraklık gelişmeleri ardından etnik çatışmaların hız kazanması, düzensiz göç sürecinin dünya genelinde artarak jeo-stratejik nokta olan ülkemizden geçmesi süreçlerine karşı ciddi politikalar tertip etmeliyiz.
Dış politikadan iç politikaya baktığımızda ülkemizde her gün artan kadına karşı şiddet sürecinin önlenmesi, çocuklara karşı taciz ve şiddet olaylarına güçlü tedbirler alınması, okur yazar oranında nitelikli değişim ve dönüşümde yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının daha fazla mücadele etmesi önemli birer mücadele alanıdır.
Özellikle 6 Şubat 2023 deprem süreci ardından yaraları sarma gayreti devam ederken aynı zamanda yeni bir deprem sürecine karşı her türlü tedbirleri devlet ve millet olarak ele almalıyız.
Kadınlara ticaret, akademi, kamu yönetimi, diplomasi, politika süreçleri ve özellikle medya alanlarında daha etkin bir şekilde yer verilmelidir.
Eğitim politikaları açısından çocukların değişimi, gelişimi ve dönüşümü ardından güçlü bir şekilde yarınlara ulaşmak için aklın ilim ve bilim bütünlüğü içerisinde ilerlemesi, okulda verilen eğitim süreçlerini aile ve sivil toplum kuruluşları olarak sosyal öğretim ile uygulamaya alarak kazanıma çevirmeliyiz.
Bu konuda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na son derece güçlü projelerle ilerlerken Cumhur İttifakı olarak diğer partilerin görüş ve önerileri ile kolektif bir şekilde politika geliştirme sürecine gitmelidir.
Bunun için Türkiye’nin güçlü bir ittifaka ihtiyacı bulunmaktadır. Bu ittifak her vatandaşı eşit, adaleti özgür ve adil, hukuk kurallarını evrensel ölçüde ele alarak sosyal uyum ve kamu düzeni ekseninde ele almalıdır.
Başarısını ispat etmiş eğitim ve deneyim sahibi kadınlardan kaymakamlar, valiler, bürokratlar, belediye başkanları, büyükelçiler, milletvekilleri ve kamu yöneticileri açısından kadınlara daha çok fırsat ve imkanların verilmesi durumunda yeni dünya düzenine daha etkin ve daha doğru bir vizyon içinde yol alacağız.
Yeni dünya düzeninde güçlü bir Türkiye ve güçlü bir Türk milleti olarak ilerlemek için Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri ile işbirliği çalışmalarına hız vermek için “Kültür ve Medeniyet Bakanlığı” eşliğinde gayret etmeliyiz.
Dünya değişiyor, insanlar değişiyor, sistemler değişiyor.
Tüm koşullar doğrultusunda Türkiye’nin değişim ve dönüşüm sürecinde doğru stratejilerle yol alması bizleri başarıya sevk edecektir. Savaş sürecinden etkilenmeyen bir Türkiye olarak aynı zamanda savaş süreçlerinin coğrafi konumu gereği ülke ekonomimize, finans ve ticaret alanlarımıza katkı sunacak ölçüde kazanım sunarken aynı zamanda toplumsal hafıza ve kurumsal devlet kültürünü daha güçlü bir şekilde korumaya gayret etmeliyiz.
Mimari açıdan önce kendimizi, sonra zihnimizi, hedeflerimizi, politik bakış acılarımızı yenileyerek ülke, devlet ve millet bütünlüğünün kazanımları için gayret etmeliyiz. Ülkemizi seviyoruz ve daha çok sevmek ve bu sevgiyi saygıyla hedef vizyona ulaştırmak için mücadeleye devam edeceğiz.
SELEN HAKBİLİR
POLİTİKACI/MİMAR