KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Selçuk Duman: YUNANİSTAN’DAN YİNE İHLAL YİNE TEHLİKELİ HAMLELER

Selçuk Duman: YUNANİSTAN’DAN YİNE İHLAL YİNE TEHLİKELİ HAMLELER

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 5 dk okuma süresi
274 0

Yunanistan-Türkiye arasında Yunanistan kurulduğu andan itibaren sınır sorunları tartışmaları hiç bitmeden devam etmektedir.
​Çünkü Yunanistan gerek Adalar Denizi merkezli gerek Makedonya merkezli(Selanik’den Türkiye’ye uzanan hat) gerekse Doğu Akdeniz merkezli emperyalist yaklaşımlar sergilemekte, gücünün ve nüfusunun çok çok üstünde bir anlayışla uluslararası teorileri yerle bir eden mantıkla, Türkiye’ye ait olan kara, deniz ve hava sahasında işgaller gerçekleştirmektedir.
​Türkiye’nin geri çekildiği her durum ise yeni emperyalist istekler ve işgallere zemin hazırlamaktadır.
​Yunanistan bu yaklaşımlarında kendi gücü ve coğrafyasını 4 kata kadar büyütebildiği için bu tavrını hiç bir zaman terk etmemektedir.
​Genelde de bu yaklaşımını Türkiye’nin içeride ve dışarıda sorunlu bir duruma düştüğü durumlarda göstermekte ve Türkiye’nin olanları uluslararası baskılarla elinden almaktadır.
​Örneğin Selanik; 1900’lerin başında nüfusunun %50’si Türklerden oluşmasına ve ikinci etnik grup Yahudiler olmasına rağmen Yunanistan burayı işgal edebilmiş ve uluslar arası anlaşmalarlada bu işgalini kabul ettirebilmiştir.
​Batı Trakya o dönemde nüfusunun tamamına yakını Türklerden oluşmasına rağmen coğrafyanın üstünlüğü kavramını ileri sürerek yani bu coğrafyanın Yunanistan’ın bir uzantısı olduğunu ileri sürerek Batı Trakya’yı elde edebilmiştir.
​Adalar konusu çok daha vahim.
​Türkiye’nin anakarasından çıplak gözle dahi görülebilen adalar Türkiye’den koparılarak Yunanistan’a verilmiştir.
​Vahim diyorum çünkü bu adaların tamamı Türkiye Anakarasının deniz altındaki uzantısıdır.
​Bu durumu Türkiye’ye kabul ettirebilmek için adaların silahlandırılamayacağı şeklinde bir madde ile güya Türkiye’nin güvenliğine saygı duyulmuştur.
​Adalar Denizi’ni kullanım alanı olarak ise Lozan’da 3 mile işaret edilmesine rağmen Yunanistan’ın 6 mil oldu bittisi daha sonra kabul edilmiş, bugün 12 mil çıkışı güya Türkiye’ye lütuf yapılarak, 10 mile indirilip yine belliki Türkiye’ye kabul ettirilecektir.
​Son 15 yılda ise durum daha da vahimdir.
​ Türkiye’ye ait Ada ve Kayalıklar birer birer işgal edilmekte, nüfus yerleştirilmekte, askeri olarak tahkim edilmekte ve Türkiye’ye yakın Adalar uluslararası hukuka aykırı olarak askeri üslere dönüştürülmektedir.
​Türkiye bunları fiili olarak engellemesi gerekirken sadece sözlü açıklamalarla iç kamuoyunu yatıştırmaktadır.
​Son bir durumda 19 Ocak 2022 tarihli ve 6 aylık bir süre için Adalar Denizi’nin Kuzeyi’ni içine alan bir NAVTEX ilanıdır. Bununla Yunanistan Türkiye’nin Adalar Denizi’nde hareketsiz kalmasını amaçlamaktadır.
​Bu oldu bitti sadece güvenlik sorunuda değildir.
​Türkiye ticaretinin çoğunuda buradan yapmaktadır.
​Elbette Türkiye buna karşılık bir yazılı açıklama yaparak; bunun uluslararası hukuka aykırı olduğunu dile getirmiştir.
​Bu şekilde daha öncede BM’ye Sinirlioğlu vasıtası ile mektuplarda yazılmış, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, bir hazırlık içinde olduklarını belirtmiş, Savunma Bakanı Akar; defalarca uyarılarda bulunmuştur. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan yine defalarca Yunanistan’ı masaya davet etmiştir.
​Ancak şu iyi bilinmelidirki sahada ortaya çıkan fiili durum; sözlü açıklamalar, uyarılar ve kınamalarla düzeltilemez.
​Hatta fiili oluşan bir durum yazılı garantilerle bile geri alınamaz.
​Bunun en güzel örneği Kıbrıs, Bosna Hersek, Mısır ve 12 Adalardır.
​Yani bu sözlü açıklamaların ve mektupların sahada fiili olarak gerçekleşen ve artık kalıcı hale dönüşen hak kayıplarımızı geri getirmemektedir.
​Bu nedenle Lozan’ı esas alarak bu kaybedilen hakların geri alınması gerekmektedir.
​Yani fiili durum ancak fiili bir durum yaratılarak elde edilebilir.
​En azından Türkiye’ye 3 mil mesafeye Yunan silahlı hiç bir unsuru sokmayacak şekilde tertibat alınabilir.
​Yine Yunanistan’a ait olsada Adalar Denizi’ndeki Türkiye’ye yakın adalar Türkiye’nin deniz altındaki uzantısı olduğu için Anakaranın üstünlüğü tezi ile ulusal güvenlik gerekçesi ile bu bölgelere Yunan silahlı unsurları sokulmayabilir.
​Ama zor gözüküyor.
​Çünkü Türkiye dünkü Arnavutluk örneğinde olduğu gibi stratejik işbirliği yerine ideolojik ortaklıklar peşinde koşmaktadır.
​Bu durum Demokratik ülkelerde tepkiyle karşılandığı için kabul görmemektedir.
​Bu durum Türkiye’yi yalnızlaştırmakta, Yunanistan gibi Türkiye’nin kat kat gerisinde olan ülkeler bile Türkiye’nin ulusal çıkarlarını tehdit edebilmektedir.
Selçuk Duman Kafkassam

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir