Türkiye, Ukrayna’da yaşanan savaşın başlangıcından itibaren büyük bir gayret içerisindedir.
Bu gayreti ekonomik olarak bağımlılığın ve sıkışmışlığın yanında, orta ve uzun vadede ulusal güvenlik risklerin varlığı ilede açıklayabiliriz.
Ancak bu stratejik değerlendirmenin ötesinde ise Türkiye, uzun bir süredir devam eden değişim ve dönüşüm hareketi dolayısı ile AB ve ABD’den uzaklaşmanın getirdiği sıkıntıların kendisine çok pahalıya mal olduğunu görerek, bu süreçte uluslararası barışın ve istikrarın savunucusu olarak yeniden kaybettiği zemini kazanma gayretinde olabilir.
Bu konuda o kadar iddalı ki AB ve ABD bile garantörlük konusunda çekinceler içerisinde iken hiç düşünmeden garantörlük konusunda gönüllü olduğunu açıklayacak kadar konuyu ileri götürdü.
Bu yaklaşım II. Dünya savaşının hemen sonrasında, Türkiye’ye yönelik Sovyetler Birliği tarafından yönelen tehditler nedeniyle Türkiye’nin bu tehditleri savuşturmak için vermiş olduğu tavizleri akla getiriyor.
Önce Cumhuriyet Halk Partisi Döneminde İsmet İnönü tarafından Truman ve Marshall süreci ile Türkiye önemli oranda bağımsız hareket kabiliyetini yitirmiştir.
14 Mayıs 1950 tarihinde başa geçen Demokrat Partinin güvenlik yanında ekonomik olarakta kalkınmanın Batı ile birlikte olabileceği kanaati dolayısı ile NATO’ya katılmak için verdiği tavizler; Türk siyasi tarihinde günümüze kadar devam eden sancıların yaşanmasına neden olmuştur.
Kore Savaşına bu nedenle asker gönderildiğide ciddi iddialar arasındadır.
Umarım Ukrayna’nın kaderide Kore’nin kaderi gibi olmaz.
Çünkü işaretler bunu göstermektedir.
Rusya, Batı Ukrayna’dan çekilirken Doğu Ukrayna’yı tahkim etmekte ve ABD ve AB’de sanki buna razı görünmektedir.
Aynı şekilde Türkiye’de bu süreç sonunda; Türkiye için ileride ciddi risklere neden olacak girişimlere yelken açıyor gözükmektedir.
Türkiye’nin ekonomik olarak ciddi sorunlar yaşaması ve siyasi anlamda da kontrolün ciddi anlamda tartışmalı hale gelmesi, geçmişteki siyasal süreci hatırlatmaktadır.
Türkiye bu süreci hasarsız ve kazanarak atlatmak istiyorsa; içeride birlik ve demokratik bir rejime ihtiyacı vardır.
Bu birleşen ve demokratikleşen Türkiye, emin olun dünyada da ciddi saygı görecektir.
Yani çözüm dışarıda değil aslında içeridedir.
Selçuk Duman