İki ülke arasındaki ilişkiler; İsrail Devleti kurulmadan 456 yıl önce Türkler ile Yahudiler arasında başlamış, Milli Mücadele Dönemi bazı Yahudi unsurların İtilaf Devletleri ile hareket ettiği ara dönemin dışında son 15 yıla kadar siyasi, askeri, ekonomik hatta belirli düzeyde stratejik olarak devam etmiştir.
Gerçi ekonomik ilişkiler son 15 yılda da hız kesmeden devam etmiştir.
Türkiye-Israil ilişkilerini ayrı bir katagoride görmüş, Araplar yada daha geniş ifade ile müslüman ülkelerle olan ilişkilerinde tartışma konusu yaptırmamış ancak İsrail’in aşırılıkları söz konusu olduğu zamanda tereddütsüz kınamasını bilmiştir.
İsrail’de elinden geldiği kadar Türkiye’yi müslüman ülkeler arasında ayrı yere koymuş, Türkiye’nin hassas olduğu konulara son 15 yıla kadar azami dikkat etmiştir.
Türkiye’nin ulusal ve uluslararası çıkarları bakımından da Türkiye-İsrail ilişkilerini engelleyecek yada sekteye uğratacak bir konu yoktur.
İki ülke kazan kazan bu ilişkileri yürütebilirler.
Sadece iki tarafta ideolojik yaklaşım ve tanımlamalara göre tavır belirlemekten kaçınarak modern demokratik devletin gereği bir dış politika belirlemelidirler.
2022 yılı itibari ile Türkiye Cumhurbaşkanının yeniden olması gerektiği gibi bir yaklaşımla Îsrail’e dostluk mesajı vermesi, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog tarafında karşılık bulmuş ancak İsrail Başbakanı Benet’ten Hamas uyarısı yapılmıştır.
İsrail basınına yansıyan son haberlerde gösteriyorki Türkiye Hamas konusunda da gerekli özeni göstermeye başlamıştır.
Aslında bu ihvan meselesi Türk Dış Politikasında çoklu organ yetmezliğine neden olduğu gibi içerideki devlet kurumlarında da ciddi tartışmalara neden olmaya başladı zaten.
Umarım aklıselim galip gelir
Selçuk Duman