KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Selçuk Duman: LİBYA SORUNU VE YENİ GELİŞMELER

Selçuk Duman: LİBYA SORUNU VE YENİ GELİŞMELER

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
370 0

Libya; doğudan Mısır, güneydoğudan Sudan, güneyden Çad ve Nijer, batıdan Cezayir, kuzeybatıdan Tunus ve kuzeyden Akdeniz ile çevrili bir Kuzey Afrika ülkesidir. Libya’nın Afrika’nın en fazla enerji rezervine sahip ülkesi olması, Avrupa’nın ise en büyük tüketici konumunda bulunması ve Libya’ya Akdeniz üzerinden komşu olması dolayısıyla Libya’yı jeopolitik tartışmaların odağına taşımaktadır. Libya maalesef bu jeopolitik tartışmalardan kurtulabilecek ulusal bütünlüğe sahip değildir. Libya’da siyasal sistemi kontrol edenler; geçmişten günümüze aşiretler arasında kurdukları dengeler sayesinde iktidarlarını sürdürebilmişlerdir. Buna Kaddafi’de dahildir.
Libya’da bugün devam eden sorunu ateşleyen ise 2010 yılında Tunus’ta daha çok ekonomik nitelikli başlayan ve Arap Baharı olarak nitelendirilen protestoların, 17 Şubat 2011 tarihinde Libya’ya sıçramasıdır.
2016 yılı şubat ayı içerisinde Ulusal Mutabakat Hükümeti oluşturulmuş ve Trablus’a giderek çalışmalarına başlamıştır. Tobruk yönetiminin de tanıdığı bu hükümet; BM ve AB tarafından da hemen tanınmıştır.
Ancak kısa sürede Trablus ve Tobruk yönetimi arasında anlaşmazlıklar baş göstermiş ve Mart 2017 tarihinde, Tobruk yönetimi Ulusal Mutabakat Hükümetini tanımadığını ilan etmiştir. Böylece Libya’da bir tarafta BM’nin tanıdığı Trablus’ta bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti diğer tarafta Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi ve onun silahlı gücü olan Libya Ulusal Ordusunu yöneten Hafter, iki ayrı yönetimi temsil eder şekilde ortaya çıkmıştır.
Fransa Mayıs 2018 tarihinde Paris’te tarafları bir araya getirerek Libya sorununu çözmek istemiş ancak başarısız olmuştur.
İtalya ise bir taraftan Ulusal Mutabakat Hükümeti ile görüşürken diğer taraftan Hafter ile de görüşmelere devam etmiş ve Fransa’yı da Libya’daki krizin artmasını sağlayan ülke olarak suçlamıştır.
Rusya; Ulusal Mutabakat Hükümeti ve Hafter ile görüşmelere devam ederken, Muvazzaf bir Rus generalin komutasında Rus paralı askerleri Wagner ile Hafter’i fiilen desteklemiştir.
ABD’nin Libya’ya yönelik müdahalesi, öncelikle NATO çerçevesinde gerçekleşirken, 2012 yılında Ensar El İslam adlı terörist örgütün Libya’daki ABD Büyükelçiliğine saldırması ve büyükelçi ile birlikte üç diplomatı öldürmesi üzerine ABD Libya’ya yönelik terörizmle mücadele sürecini başlatmıştır.
Birleşik Arap Emirlikleri Libya iç savaşında baştan itibaren zırhlı araçlar ve hava desteği dahil tüm gücü ile Hafter’in yanında yer almıştır.
Suudi Arabistan, Hafter güçleri içerisinde bulunan Medahile milis güçleri üzerinden Libya’daki soruna dahil olmuştur
Türkiye Libya’daki aktörlerden Ulusal Mutabakat Hükümetini tanımış ve BM öncülüğünde 2015 yılında yapılan Libya Siyasi Anlaşmasını desteklemiştir.
Almanya tarafsız bir durum sergilemiştir. Bu nedenle Türkiye, ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık, Fransa, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, İtalya Cezayir, kurumsal anlamda AB, Afrika Birliği, Arap Birliği, BM ve Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Hafter’in davet edildiği Berlin Konferansını toplayabilmiştir.
Tabi tüm bu karmaşık ve iç içe geçmiş ilişkiler Libya’da Libya Siyasi Diyalog Formu’nun ortaya çıkmasına neden oldu ve taraflar uzun bir görüşme sürecinden sonra Kasım 2020 tarihi itibari ile Libya’da 24 Aralık 2021 tarihinde seçim yapılması konusunda anlaştılar ve bu seçim sürecinin yönetilmesi için Libya’da geçici bir hükümetin kurulması konusunda yapılan görüşmelerde 5 Şubat 2021 tarihinde bir sonuca bağlandı.
Alınan karar gereğince Libya’da kurulacak hükümette 4 kişilik bir başkanlık konseyi oluşturulmasına karar verildi. Abdülhamid Dbeybe’nin başbakan olarak belirlendiği bu toplantıda, Konsey başkanı olarakta Yunus Menfi belirlendi.
Geldiğimiz noktada Libya’da planlandığı gibi 24 Aralık 2021 tarihinde maalesef seçim yapılamadı.
​Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ise Türk asıllı olduğu ifade edilen Fethi BAŞAĞA’yı başbakan olarak atadı.
​Ancak mevcut Başbakan Dbeybe görevden ayrılmayacağını ilan etti. Bu durum Türkiye için oldukça ilginç bir gelişme oldu.
​Çünkü Dbeybe Türkiye tarafından destekleniyordu. Ancak aslen Misrata’dan olan ve Libya Hava Kuvvetleri kökenli olan yeni ilan edilen Başbakan’ın Türk asıllı olması ve Misrata’nın zaten kendisini Osmanlıya dayandırması yeni bir durum yaratacaktır sanırım.
​Ayrıca Başbakan olarak atanan Fethi Başağa, 7 Ekim 2018 tarihinde beri uluslararası kabul görmüş Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) İçişleri Bakanı olarak görev yapmaktadır.
Selçuk Duman

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir