KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Rusya
  4. »
  5. Sean O’Grady: Britanya, Rusya’yla gerçekten savaşa girebilir mi?

Sean O’Grady: Britanya, Rusya’yla gerçekten savaşa girebilir mi?

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 6 dk okuma süresi
19 0

Evet, girebilir mi? Sorunun büyüklüğü göz önüne alındığında, bu konu hakkında şaşırtıcı derecede az konuşuluyormuş gibi görünüyor. Bu, en azından prensipte, yeterince gerçek.

Keir Starmer ve Joe Biden, Ukrayna’nın ülkeyi savunmasına yardımcı olmak için gönderdiğimiz uzun menzilli füzeleri (sadece Ukrayna sınırları yakınında [ya da içinde] değil, Rusya topraklarının derinliklerindeki silah depoları ve hava kuvvetleri üsleri gibi meşru askeri hedefler üzerinde) kullanmasına izin vermeyi kabul ederlerse, bu “tırmanma” riski taşır.

Sivil kayıplar olabilir, savaşın doğasında var. Vladimir Putin de aynı şeyi söyledi. Kiev’in bu tür silahları kullanmasına izin vermesi halinde NATO’nun Rusya’yla doğrudan savaşa gireceği uyarısında bulundu.

Bir kısasa kısas örneğinde, Londra’nın “sayısız düşmanca adımına” karşılık olarak ve diplomatların eylemlerinde “casusluk ve sabotaj işaretleri” bulunmasının ardından 6 Britanyalı diplomat Moskova’dan sınır dışı edildi. Birleşik Krallık (BK) Dışişleri Bakanlığı suçlamaları tamamen temelsiz diye niteledi.

Putin, siber savaş, suikastlar, denizaltı iletişim kablolarının ve boru hatlarının imhası ya da drone’ların hava trafiğine müdahalesi yoluyla NATO müttefiklerine saldırarak daha fazla misilleme yapabilir.

Daha kışkırtıcı bir şekilde, Estonya’daki bir NATO üssüne düşük seviyeli bir saldırı düzenleyebilir ya da Ukrayna’da küçük, taktik bir nükleer silah konuşlandırarak nükleer caydırıcılığa inandırıcılık kazandırabilir ve onu devreye sokabilir. Ayrıca Kiev’in şimdiye kadar dokunulmamış olan büyük tarihi binalarını ve kültürel anıtlarını da bombalayabilir.

O zaman Batı ne yapmalı? Amerika ne yapar? Polonya, Romanya, Fransa ve Almanya nasıl tepki verir? Birlik içinde kalabilir miyiz? Avrupa’daki aşırı sağ, savaşı sona erdirmek ve Putin’in halihazırda işgal ettiği toprakları elinde tutmasına izin vermek için harekete geçer miydi (bu, ABD’de J.D. Vance’in savunduğu ve Donald Trump’ın az çok açıkça desteklediği “barış planı”)?

Ukrayna’daki savaşa hangi açıdan bakılırsa bakılsın, Batı genelinde ele alınması gereken sorular tam da bunlar. Yeterince tartışılmıyor. Ya da en azından Amerikan başkanlık seçiminde çatışmaya ara sıra atıfta bulunulması dışında kamuoyu önünde tartışılmıyor. Batılı liderlerin bu konuları tartıştığını biliyoruz ve ABD ve BK’nin NATO müttefiklerinin üstü kapalı desteği olmadan bu işe girişmeyeceğini varsayabiliriz. Peki… yapmalı mıyız?

Evet, bazı net koşullar altında. Bunlardan en önemlisi, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ve generallerinin bu silahları, sivilleri katletmek için kullanılan bombardıman üslerini vurmak gibi askeri gerekçelerle ve en az (eğer sıfır değilse) sivil kayıpla kullanması.

Ruslar, eylemlerinin artık bu sonuçları doğuracağı hakkında uyarılmalı. Savaşın bu şekilde genişletilmesinin ilkesi ve emsali zaten belirlendi çünkü Batı’nın silahları Rus topraklarında zaten kullanıldı. Örneğin, Kursk saldırısındaki tanklar. Rus topraklarının bir kilometre içinde ya da yüzlerce kilometre uzağında bir Rus bombardıman uçağını düşürmeleri arasında fark yok.

İkinci olarak, üzerinde mutabık kalınan protokol temelinde, tüm NATO müttefikleri birlik olmalı (ve öyle kalmalı); tercihen Güney Kore, Japonya ve Avustralya gibi diğer stratejik ortakların da desteğiyle. Riskler kabul edilmeli ve tatbikatlar yapılmalı. Parlamentolarla halk savaşmaya ve sonuçlarıyla yüzleşmeye hazır olmalı.

Batı ittifakının caydırıcılığını korumak için muhalefet asgari düzeyde olmalı (Macaristan istisna olabilir). Putin savaşı daha da tırmandırmaya kalkarsa neyle karşı karşıya kalacağını anlamalı. Starmer’ın da dediği gibi savaşı ilk o başlattı. Aslında savaş 10 yıl önce Putin’in Kırım’ı ilhak etmesi ve Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçılara yardım etmesiyle başladı. Bunu takip eden savaş suçları gibi 2016’daki “özel askeri operasyon” da onun tırmandırmasıydı.

Batı’nın sürekli zayıflığı Putin’in durumdan faydalanmasına adeta davetiye çıkardı. Eğer Ukrayna NATO’ya katılmış olsaydı ve ittifak onu savunmaya hazır olsaydı, bunların hiçbiri yaşanmazdı.

Eğer Batı birlik olmaya ve Putin’in tehditlerini göğüslemeye hazırsa, o zaman Putin bunları gerçekleştirmeyecektir. Daha önceki blöflerinin hiçbirini gerçekleştirmedi. Bu seferki sözleri, kazanamayacağı ve iktidarının sonu anlamına gelecek bir savaşta NATO’yla karşı karşıya gelme riskini almayacağını gösterecek kadar muğlak.

Daha büyük olasılıkla, kaynaklarını korumak için bombardıman harekatının ölçeğini düşürecek ve barış görüşmeleri başlayana kadar Ukrayna’nın olabildiğince büyük bir bölümünü elinde tutmaya çalışacaktır, ki barış görüşmeleri kesinlikle başlayacak. O zaman anlaşmaya varmak Zelenski ve Putin’e kalacak.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir