KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Sean O’Grady: Batı, Ukrayna’yı kurtarabilirdi

Sean O’Grady: Batı, Ukrayna’yı kurtarabilirdi

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
326 0

Bu gerçekten yaşanıyor ve Batılı istihbarat teşkilatlarının haklı olduğunun kanıtlanması hiç de büyük bir tatmin hissi yaratmıyor. Kentler ve askeri tesisler ateş altında. Ukrayna güçlerine eve gitmeleri söyleniyor. Ruslar “askersizleştirme ve Nazilerden arındırma” görevinde (hastalıklı bir şaka). İstila. Savaş. Yıldırım savaşı.

Şu söylenmeye değer: Geçen sonbaharda Kabil’den aceleyle tahliye edilen Batılı güçler (yeterince dinlenmiş, tekrar donatılmış ve yeniden düzenlenmiş olarak) Ukrayna’nın NATO’ya katılımının kabul edildiği acil durum süreci kapsamında Ukrayna’da konuşlandırılsaydı şimdi nasıl bir durumda olabileceğimizi hayal edin.
Bu durum barış olurdu. Caydırıcılık doktrini ve kolektif güvenliğin gücü yine geçerli olurdu; tıpkı ortak evimiz Avrupa’nın doğu yarısını hakimiyeti altına alan Rus işgalinden Batı Avrupa’nın talihli devletlerinin korunduğu yarım yüzyıllık Soğuk Savaş’ta olduğu gibi.
Afganistan’ın terk edilmesi Batı’nın “müttefiklerine” ilk ihanetiydi, şimdi Ukrayna da ikincisi oldu. Sırada kim var? Güç kullanılınca yenik düşecek bir sonraki uzak ülke hangisi? Tayvan? Moldova? Estonya? Polonya?

Batı’nın Vladimir Putin’in keyfini kaçırmaktan endişelendiğini, kadın ve erkek Batılı devlet görevlilerinin Rusların hassasiyetleri konusunda böylesine anlayışlı olduğunu hayal edin. Şu an süren savaş, Rusya’nın Kırım’ı ilhakına ve doğu Ukrayna’nın bazı kısımlarını bilfiil işgal etmesine karşı Batı’nın harekete geçmemesi sonucu 2014’te, belki de daha erken, başladı.
Kremlin, Batı’nın Ukrayna için savaşmayacağını anladığı anda (ki bunun için usta casuslara pek ihtiyacı da yoktu) ülkenin günleri artık sayılıydı.
Tanrı biliyor, Rusların Çeçenistan ve Gürcistan’da savaşa girmesinin, Azerbaycan-Ermenistan ihtilafına müdahale etmesinin, Kazakistan ve Belarus’daki diktatörlükleri desteklemesinin ardından pek bir tepki verilmedi.
Salisbury’de Britanya yurttaşları ve Britanya’da yerleşik insanlar öldürülmüş, ülkenin seçimleri ve siyasetine “başarısız bir müdahale” yapılmıştı, Muhafazakar Parti bağış toplamayı sürdürmüş ve Muhafazakar hükümet ulusal çıkarları savunmamıştı: Anlamlı yaptırımlar ancak şimdi uygulanıyor.

Putin’in Batı’yı çürümüş ve safdil görmesine şaşmamalı. Hem algı hem de gerçeklikte Batı’nın zayıf olduğu anı seçti: Kovid’le zayıflamış ve acı biçimde bölünmüş ulusların yeni, henüz sınanmamış, naif ya da dikkati dağınık liderleri var. En sonuncusu Afganistan’da yaşanan sinir bozukluklarını gözlemledi.

Batı hükümetlerinin çoğunun kendi savunmaları için de müttefiklerinin güvenliği için de para harcamayacağını gördü. Putin dersine çalıştı. Savaş kanlı, direnişse uzun olacak. Ukrayna’nın önünde savaşmaktan başka çare kalmadı çünkü Batı onu yüzüstü bıraktı. Eğer ki Batı askeri güç göndermiyorsa (ki artık bunun için çok geç) şu anki talep en azından Rusya’ya ekonomik savaş açılması yönünde.
Başlangıç olarak fiili bir ticaret ambargosu uygulansın. Daha fazla dostane spor şenliği olmasın. Artık RT gibi propaganda kanalları da yok. Diplomatik ilişkiler kesilsin. Batı’nın da bazı fedakarlıklarda bulunması gerekecek. Etkili ticari ve ekonomik yaptırımların sorunu, ne yazık ki yaptırıma tabi olana zarar verdiği kadar yaptırım uygulayana da zarar verebilmesi. Bu yaptırımlar iki tarafa da kaybettiriyor.

Bu, Almanya gelecekteki doğalgaz tedarikini kaybederken Rusya’nın da kazançlı anlaşmadan olmasıyla kanıtlandı. Diğerlerinin de şimdi bu emsali takip etmesi gerekiyor. McDonald’s, BP, Shell, Renault (Autovaz/Lada’yı kontrol ediyor), Alman perakendeci Metro, Coca-Cola ve diğer birçok büyük Batılı şirket Rusya’yı kendilerinden mahrum bırakmalı ve ülkeden çekilmeli.

Bilgi teknolojisi çağının şafağında, 1980’lerde uygulanan ve eski Sovyet Birliği’nin Batı’yla rekabet edip vatandaşlarını geçindirebileceğine dair tüm umutları sonlandıran önlemlere benzer şekilde teknoloji transferine karşı yeni yasalar uygulamaya girmeli.

Eski Almanya Başbakanı Gerhard Schroder’in artık Rosneft’in başkanlık koltuğunda oturmasını ya da Putin’in kafadarlarının Londra’yı para yıkama makinesi gibi görmesini kabul edemeyiz.

Rusların en önemli ihracatlarına yasaklar getirilmeli, bunun ardından da uluslararası çağrıya karşı çıkan Çin ve Brezilya gibi ülkelere yaptırım uygulanmalı. Yasaklanmıyorlarsa da Rus ihracatlarına cezai gümrük vergileri konmalı. İlaç benzeri insani yardım malzemeleri dışındaki her şey Rusya’ya uygulanan fiili ticaret yasağına tabi olmalı.

Sonrasında daha da ileri gidip aynı tutumu spor etkinliklerinde, özellikle de atletizm ve futbolda sergileyebilir, kültürel ve sanatsal bağları da koparabiliriz. Eğer ki Ruslar, Sovyetler Birliği’ni geri istiyorsa, o zaman Demir Perde ve yalıtılmışlıkla birlikte geri alabilirler. Bu, akıl almaz bir durum. Batı ekonomik, teknolojik ve askeri açıdan Rusya’yla kıyaslanamayacak kadar güçlü.

Batı eğer isteseydi, yani gerçekten isteseydi, askeri caydırıcılık ve askeri olmayan sağlam bir güç gösterisini bir araya getirerek Ukrayna’yı kurtarabilirdi. Bunu yapmadık ve Moskova’nın kurduğu, akabinde de tanıdığı sahte halk cumhuriyetlerinin ardından Rusya’ya uyguladığımız yaptırımlar ekseriya gülünç derecede zayıf kaldı. Batı, Rusya’yı asla tehdit etmeyerek savaştan kaçınmaya çalıştı. Yine de savaş çıktı ve üstüne bir de aşağılanmış olduk.

Karşı karşıya kalabileceğimiz birçok savaş daha var: Muhtemelen, Rusça konuşan ve Rus kökenli azınlıkların sıkıntılarının uzun zamandır görmezden gelinmesi sebebiyle Baltık Cumhuriyetlerinde; benzer tarihi sınır anlaşmazlıkları yüzünden tarafsız Finlandiya’da; geleneksel düşmanlık sebebiyle Polonya’da ve Avrupa’nın karanlık köşelerindeki iktidar mücadeleleri üzerinden ihtilaflı Moldova’da ve Romanya sınırındaki Transdinyester’de.

Birleşik Krallık Savunma Bakanı Ben Wallace, 1930’ları ve o dönemden çıkarılan dersleri hatırlatmakta haklıydı ancak Britanyalıların 1853’te Kırım’da İskoç Muhafızları’nın Çar I. Nikolas’a yaptığını tekrarlayıp “Rusların kıçına tekmeyi basacağını” iddia etmesi hatalıydı. Bugün tüm tekmeleri Putin atıyor.

Sean O’Grady

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir