KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. ŞAM’I VURMANIN ALTINDA YATAN NEDENLER

ŞAM’I VURMANIN ALTINDA YATAN NEDENLER

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
268 0


13-14 Nisan gecesi Şam’a yapılan saldırının gerekçeleri Irak müdahalesinde öne sürülen gerekçeler kadar anlamsız ve altı boş gerekçelerdi. Irak, kimyasal ve nükleer silahların varlığı iddiasıyla ABD müdahalesine maruz kaldıktan hemen sonra hem Amerikan kamuoyu hem de dünya kamuoyu iddianın mesnetsiz olduğunu öğrenmiş ve vicdanlarını rahatlatacak bir gerekçe bulamamıştır. Bugün Şam’a yapılan saldırının arkasındaki nedenler ise en az Irak’taki kadar geçersiz ve gün ışığına henüz çıkarılmamış nedenlerdir. Suriye’nin Duma şehrindeki kimyasal saldırı iddiası, bu saldırının kim tarafından yapıldığı henüz aydınlatılmamış bir iddiadır. Kimyasal saldırı yaptığı iddia edilen Esad rejimi, ısrarla Batı’dan silah denetçisi isterken, Rusya denetçileri saldırının Batı bloğu tarafından bilinçli olarak gerçekleştirildiğini söylüyor. Bu saldırın varlığını hiçbir somut delil elde etmeyen ABD iddia ediyor. Eski İngiliz komutanı Jonathan Shaw gibi Irak’taki eski İngiliz güçlerini komuta eden önemli bir İngiliz tümgeneral, Esad’ın kimyasal saldırıyı neden yaptığını sorgularken Sky News yayını kesiyor. Yaklaşık son birkaç aydır Rusya’yla eski ajanlar üzerinden sinir gazı harbi yaşayan İngiltere, Şam saldırısına birden müdahil oluyor. Fransa’ya gelince iç politikasında çoğunlukla eleştirilere maruz kalan Macron, AB içinde en az Almanya kadar etkili bir ülke olma kaygısıyla hareket ediyor. Suriye’de yaşanan savaş, İngiltere’nin Rusya ile yaşadığı sinir gazı problemine rövanş olacak zemini hazırlarken ABD’nin Twitter başkanı Trump’ın dengesiz dış politika söylemleri İngiltere için bu rövanşı almaya önemli bir araç haline geldi. Kısacası İngiltere düşünürken ABD ile amaca yönelik hamlesini yaptı. İlişkiler bu denli çarpık, amaçlar bu denli karmaşık iken Ortadoğu tahtasında Türkiye’nin konumlandığı ya da işgal ettiği yer ayrıca önem kazandı. Ancak Türkiye dün geceki saldırıya baktığı insani boyut penceresi ve hassasiyeti saklı kalmak kaydıyla, yaptığı açıklama ile “Astana-Soçi görüşmelerinde Rusya ile İran’ın yanında olma” diyen Batı bloğuna istediği çerçevede yanıt vermiş oldu. Beraberinde Türkiye’nin bir Nato ülkesi olduğunu hesaba katmadan Batı ile ilişkilerine eleştirel yaklaşan Rusya, şayet iddia edildiği gibi anlaşmalı biçimde saldırıya göz yumduysa eleştirdiği Türkiye’den farklı bir tutum sergilememiş oldu. Dolayısıyla ülkesel çıkarların göz önünde bulundurulduğu bir dış politika ile bölgesel güvenliğe öncelik veren istikrarlı bir işbirliği Rusya-İran-Türkiye için daha fazla önem arz eder hale geldi. Şayet özellikle bölgesel işbirliği üzerinde ısrarcı olunmazsa her üç ülke için Ortadoğu’da elde edilen oyun kurucu rolünü kendi çıkarları ve bölge çıkarlarının zarar uğraması şeklinde kaybedilebilir.
Zeynep Deniz ALTINSOY / KAFKASSAM Uzmanı
İsmail Oğuz BAŞAĞA / KAFKASSAM Uzmanı

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir