Filistinli devrim gruplarının sayısının bu astronomik sayıya ulaşmasıyla birlikte Cezayir devriminin, üç Suriyeli doktor (Baasçı) dışında kendi halkından olmayan herhangi birini kabul etmediğini hatırlıyoruz. Bunlar, ülkede başbakanlık yapan Dr. Yusuf Zeyn, Suriye Dışişleri Bakanı olarak görev yapan İbrahim Makhous ve Hafız Esed döneminde tutuklanmadan önce Suriye Devlet Başkanı olarak görev yapan Dr. Nureddin el-Atasi’dir. Atasi, Mezze hapishanesinde birinde herhangi bir mahkeme olmaksızın yirmi iki yıl geçirdi. Kansere yakalanıp serbest bırakıldıktan sonra tedavi için Paris’e gitmesinden bir hafta sonra öldü. Bunlara ek olarak Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito, 20.yy’ın muzaffer devrimlerinden biri olan Cezayir devrimine temsilcisi olarak emekli bir Yugoslav generali gönderdi.
“Fetih Hareketi” 1 Ocak 1965’te kuruldu. Cezayir devrimini model alarak Filistin mücadelesine öncülük edebilirdi. Nitekim Cezayir devrimi, yalnızca halkına liderlik etmekle yetindi, başka bir Cezayir örgütü kurmayı reddetti ve 1962 yılında bağımsızlığını elde etti. Ancak Filistin arenası kısa sürede Corc Habaş liderliğinde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Ahmed Cibril liderliğindeki Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık Örgütü, Baas Partisi tarafından desteklenen Halk Kurtuluş Savaşı Öncüleri (es-Saika), Arap Kurtuluş Cephesi (Irak), sonra Hamas ve bazılarının İran tandanslı olduğunu söylediği el-Cihad örgütü gibi pek çok hareketle doldu.
Buradaki bütün mesele, Şeyh Ahmed Yasin’in ölümünden sonra Hamas’ın, çok geçmeden el-Fetih’e ve tabii ki FKÖ’ye karşı kanlı bir darbe gerçekleştirmesidir. Tüm bunlar, Hamas hareketinin 2006 yılının başlarında Filistin parlamento seçimlerini kazanmasından sonra oldu. Bunun sonucunda iki Filistinli güç ortaya çıktı. Bu güçlerden biri Ramallah’ta diğeri ise Gazze Şeridi’ndeydi. İran’la ve daha sonra Türkiye ile ittifak kuran Hamas, şu anda Filistin’i bütünüyle kontrolü altına almaya çalışmaktadır. Hamas, Fetih Hareketi’nin şu anda içinden geçtiği siyasi ve örgütsel parçalanmayı kullanıyor. Ebu Mazen’in Kudüssüz seçimin olamayacağı gerekçesiyle, adaylığı bırakıp Filistin parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini ertelemesi, Hamas’ın Fetih ile olan koordinasyonunu bırakmasına yol açtı. Fetih, bu ertelemenin Filistin ortaklığına ve ulusal uzlaşıya karşı bir darbe olduğunu düşündü. Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere de dahil olmak üzere Avrupa ülkeleri, seçimin ertelenmesi kararından dolayı hayal kırıklığına uğradıklarını açıkladılar ve bir an önce yeni bir tarih belirlenmesi çağrısında bulundular.
Filistin Devlet Başkanı, Fetih ve Hamas’ın yanı sıra diğer bazı Filistinli grupların şüpheciliğinin aksine, Kudüs ve Şeyh Cerrah olmaksızın parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin olmayacağını açıkladı. Kudüs’ün bu kısmı 1967 savaşında işgal edilen toprakların bir parçasını oluşturuyor ve iki taraf arasında müzakere edilecek nihai meselelerden biri olacaktır. Şeyh Cerrah bölgesi tartışmasız çözümün bir parçası olarak görülüyor. Hamas hareketinin Gazze Şeridi’nde İsrail’e gerçekleştirdiği askeri saldırılardan sonra durum kötüleşmesinin ardından bile bundan bir değişiklik olmadı. Burada, İsraillilerin yaptıkları yıkıma rağmen devam etmekte ısrar ettikleri bir çatışma ortaya çıktı. Sadece buradaki Filistinli şehitlerin sayısı 200’ü aştı. Mahmud Abbas’ı, Filistin halkını ve gelişmeleri takip eden herkesi şaşırtan şey ise, Hamas’ın füzelerle ve toplarla İsrail’e yönelik saldırıyı başlatması oldu. Kendisine bir dizi suçlama yöneltilen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu durumu askeri gerilimi daha artırmak için bir fırsat olarak kullandı.
Hamas, Filistin liderliği ile önceden koordinasyon olmadan ve Hamas ve Gazze Şeridi dahil tüm Filistin halkının başkanı olan Mahmud Abbas’a haber vermeden İsrail’e yönelik bu saldırıları başlatmamalıydı. ABD Başkanı Joe Biden bile Filistin Devlet Başkanı ile temasa geçmek için girişimde bulundu. Afrika ve Asya ülkelerinin pek çok liderinin yaptığı şey budur. Yahya Sinvar ile yurtdışında bulunan ve Körfez ülkelerinden birinde ikamet eden İsmail Haniye ve Halid Meşal liderliğindeki Hamas’ın Gazze Şeridi kolu, bunu yapmadı. Ayrıca İsrail’e yönelik bu sürpriz saldırının arkasında İran’ın olduğunu söyleyenler de var. İsrailliler bunu biliyor ve bundan eminler. Bu nedenle İranlı askeri liderlerin karargâhı oldukları gerekçesiyle Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını yüksek kulelere ve yer altı tünellerine yoğunlaştırdılar.
Hamas, İsrail’e yönelik bu sürpriz saldırıyı, Filistin halkının lideri olduğunu ve Arap ve İslam ülkelerinin yanı sıra dünyanın birçok ülkesi tarafından tanınan Ebu Mazen’i tanımadığını kanıtlamak için ona haber vermeksizin gerçekleştirdi. İran ve yörüngesinde olan ülkeler bunun dışındadır. İsraillilerin son savaştan sonra Şeyh Cerrah üzerindeki iddiasını artırdı. Oysa Başkan Biden’in bile bölgenin, İsrail’in 1967’de işgal ettiği toprakların bir parçası olduğunu defalarca söylemişti. Mevcut durum hala bir dizi ihtimale gebedir. İsrailliler şimdiye kadar Gazze Şeridi’ne yönelik yıkıcı saldırılarını durdurmadılar. Netanyahu, onu trajik bir sondan kurtaracak tüm askeri gösteriye ihtiyaç duyuyor. Hamas’ın, Hamaney İranı’nın planlaması ve katılımıyla fitilini ateşlediği bu Gazze savaşı olmasaydı, muhakkak sonu gelecekti!
Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı şarkulavsat