İbrahim Reisi’nin 19 Mayıs’ta helikopter kazasında hayatını kaybetmesinden sonra yapılan seçimde cumhurbaşkanı seçilen Mesud Pezeşkiyan hükümetinin sadece Ortadoğu’da değil Güney Kafkasya’da izleyeceği siyaseti de herkes merak ediyor. İşin ilginç yanı sadece İslam Cumhuriyeti döneminde değil Şahlık monarşisi döneminde de Tahran yönetimi o zaman SSCB sınırları içinde bulunan Ermenistan ile ilişkilerini geliştirme yolu izlerken Azerbaycan ile ilişkilerini “Kuş diliyle iletişim” düzeyinde tutuyordu.
İran Cumhurbaşkanlığı makamında yaşanan değişikliğin özellikle Tahran-Bakü ilişkilerine nasıl yansıyacağına ilişkin Independent Türkçe’nin sorularını Ortadoğu uzmanı gazeteci-yazar Kenan Ruşenoğlu, Bakü’den yanıtladı.
“Ocak 2023’te Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliğine yapılan terör saldırısıyla en sıkıntılı dönemini yaşamıştı”
“İran İslam Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler son bir yıl içinde normalleşme eğiliminde ilerliyor. İkinci Karabağ savaşından sonra gerilerek kötüleşen ilişkiler Ocak 2023’te Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliğine yapılan terör saldırısıyla en sıkıntılı dönemini yaşamıştı. Ardından verilen ılımlı mesajlarla ilişkilerin seyri normale döndü. Burada ilginç olan husus ilişkilerin en gerilimli dönemi olan 2021-2022 yıllarında Azerbaycan ve İran Cumhurbaşkanlarının Aşkabat’ta ve Taşkent’te biraraya gelmeleri ve her buluşmadan sonra verilen ılımlı mesajlara rağmen kısa süre sonra ilişkilerin yeniden soğumasıydı. Bunun farklı nedenleri vardı. Daha ilginç bir detay da yaptığı açıklamalarda Azerbaycan Devlet Başkanının, İran’daki çeşitli kesimlerin iki ülke arasındaki ilişkileri bozmaya çalıştığını ifade etmesiydi.”
“Sorunların artık geride kaldığını söylememiz için yeterli değildir”
“Geçtiğimiz Mayıs ayında yaşanan helikopter kazasından önce iki ülke devlet başkanının buluşmasıyla tabir caizse barış da resmiyet kazanmıştı. Hatta İran İslam Cumhuriyetinin Bakü Büyükelçiliğine taziye mesajı vermek için giden Azerbaycan Cumhurbaşkanı rahmetli Reisi’yle iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi yönünde önemli konular üzerinde anlaşmaya vardıklarını ve bu anlaşmanın süreceğinden ümitli olduğunu ifade etmişti. İran’da yapılan seçimlerin ikinci turundan Mesud Pezeşkiyan’ın zaferle çıkması bir yana dursun ilk kez bir seçimde etnik faktörün bu kadar ön plana çıktığını ve hatta belirleyici olduğunu gördük. Bu durum aynı zamanda son yıllarda siyasi sahnenin arkasına çekilen Azerbaycanlı seçmen kitlesinin yeniden siyaset sahnesinin önüne geri döndürülmesi girişimi olarak nitelendirilirken Tahran yönetiminin de buna yeşil ışık yaktığı iddia edildi. Etnik faktörü, özellikle de Azerbaycan kökenli kitlenin durumunu gündeme getirerek Cumhurbaşkanı seçilmiş Mesud Pezeşkiyan’ın, Azerbaycan Cumhyriyeti ile ilişkileri iyileştirmeye çalışacağını beklemek gerekir. Azerbaycan’da da aynı şekilde düşünüyorlar. Nitekim seçimden hemen sonra Pezeşkyan’la telefon görüşmesi gerçekleştiren ilk liderlerden biri İlham Aliyev oldu. Ve hatta bununla yetinmeyen Aliyev, İranlı meslektaşını Azerbaycan’a davet etti. Ancak bu durum ilişkilerin hep üstdüzeyde kalmaya devam edeceğini veya sorunların artık geride kaldığını söylememiz için yeterli değildir.”
“Ciddi sınavların ve sıkıntıların beklediği ifade edilebilir”
“İşin ilginç yanı gerek İran İslam Cumhuriyeti ve gerekse Azerbaycan Cumhuriyeti’nde iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesini istemeyen güçler vardır. İran’da bu durum daha açık şekilde görünüyor. Son yıllarda bir hayli güçlenerek siyasi iktidarın az daha tüm kollarını kendi kontrolü altına almış Devrim Muhafızları-Sepah, Azerbaycan Cumhuriyeti’ne karşı sert tutum sergiliyor. Bunun yıllardan bu yana gelen bir sürecin sonucu olduğunu da söylememiz gerekir. Eski Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yle sorunlar yaşamasına rağmen Azerbaycan Cumhuriyeti yönetimi İbrahim Reisi ile dil bulabiliyordu. Bu bağlamda Bakü yönetiminin yeni Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile de iyi ilişkiler kurabileceğini düşünüyorum. Ancak bu ilişkilerin iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları tamamen gidereceğinin yanında soru işaretinin durduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle İran-İsrail ilişkilerinin bulunduğu halihazırki savaş ortamında son derece ihtiyatlı konuşmamız gerekir. Geçtiğimiz hafta ingiliz Daily Telegraph gazetesi İran’daki “hükümet kaynaklarına” istinaden Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın, İsrail’e yanıt olarak Irak’taki kürt otonomisini ve Azerbaycan topraklarındaki İsrail “mevzilerini” vurmayı önerdiğini yazdı. Böyle bir iddianın bugüne kadar Tahran tarafından yalanlanmaması Bakü ile Tahran arasındaki ilişkileri ciddi sınavların ve sıkıntıların beklediği ifade edilebilir. Genel olarak ise Pezeşkiyan hükümetinin nasıl bir çalışma yolu izleyeceği de soru işaretidir. Başkan yardımcısı Cevat Zarif’in istifa etmesinden sonra Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan da çalışmasına “izin verilmediğini” açıklamak zorunda kaldı. İsim telaffuz etmemesine rağmen Devrim Muhafızları’nı kastettiğini anlamak asla zor değildir.”
“Uzun süre Azerbaycan’a karşı kullanılacağını düşünüyorum”
“Mevcut savaş ortamında İran’da askerlerin gücünün daha da artacağını ve bu durumun “reformcular” için ciddi sorunlar oluşturacağı ihtimali büyüktür. Aynı durumun Azerbaycan-İran ilişkilerine yansıyacağını da tahmin etmek zor değil. Askerlerin siyasi yönetim üzerindeki gücünün artmasının iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrine yansıması kaçınılmaz olacaktır. Hele bir de İran askeri elitinin elinde “esas argüman” olarak Azerbaycan ile İsrail arasındaki müttefiklik konusu bulunuyorsa bu konunun uzun süre Azerbaycan Cumhuriyeti’ne karşı kullanılacağını düşünüyorum.”
Mayis alizade
https://www.indyturk.com/node/743399/t%C3%BCrki%CC%87yeden-sesler/ortado%C4%9Fu-uzman%C4%B1-ru%C5%9Feno%C4%9Flu-askerlerin-yeni-i%CC%87ran-iktidar%C4%B1-%C3%BCzerindeki