Rusya, Çin’e beşinci nesil çok fonksiyonlu savaş uçağı Su-35’in ilk teslimatını yaptı. Çok geçmedi Rusya’nın Soçi kentinden Suriye’nin Lazkiye şehrine gitmek üzere havalanan Tu-154 tipi Rus uçağı 92 kişiyle Karadeniz’in sularına gömüldü. Anlaşılan Çin-Rusya işbirliği küresel güçlerin hoşuna gitmemişti. Tupolev TU-154” tipi uçak, daha önce Polonya Cumhurbaşkanı Lech Kaczyński’nin ölümüyle gündeme gelmişti. Moskova’dan Suriye’nin Lazkiye kentine giderken Soçi yakınlarında Karadeniz’e düşen Tu-154 tipi yoldu uçağında hayatını kaybeden 92 kişi arasında Dr. Lisa lakaplı Rus aktivist Elizaveta Glinka da bulunuyor. Glinka, Ukrayna krizi sırasında birçok yaralı çocuğun bölgeden tahliyesine yardım etmişti.
Glinka ölümcül kanser hastalarına tıbbi yardım ve destek sunan ‘Fair Aid’ adlı bir sivil toplum örgütünün başkanlığını yapıyordu. Suriye’nin Lazkiye kentine giderken düşen Tupolev-154 tipi uçakta Kızıl Ordu Korosu’nun üyelerinin yanı sıra ünlü Rus aktivist doktor “Adil yardım/’Fair Aid’ ” adlı fonun yöneticisi Yelizaveta (Elizaveta) Glinka, askeri personel ve bazı gazeteciler de bulunuyordu. Dr. Liza Donetsk ve Suriye savaşlarında insani yardım yapmasıyla tanınmıştı. İnsan hakları alanındaki çalışmaları nedeniyle Devlet Başkanı Vladimir Putin, Glinka’ya aralık başında devlet madalyası vermişti. (Bkz. https://tr.sputniknews.com/rusya/201612251026483767-unlu-aktivistde-dusen-rus-ucagindaydi/ )
Rus basınına yansıyan ilk bilgilerde teknik sıkıntı yaşandığı ihtimali üzerinde duruluyor. Haksızda sayılmazlar çünkü TU-154 uçağıyla meydana gelen kazalarda 2000 yılından bu yana 800 kişi hayatını kaybetmiş ve Soçi’de hayatını kaybedenler ise bu rakama dahil değil. Rusya Federasyon Konseyi Savunma ve Güvenlik Komitesi Başkanı Viktor Ozerov, Rusya’nın Soçi kentinden Suriye’nin Lazkiye şehrine gitmek üzere havalanan Rus uçağının 92 kişiyle Karadeniz’e düşmesinin ardından kazanın saldırı veya terör nedeniyle olmadığı, uçağın teknik bir problemden veya mürettebat hatasından dolayı düşmüş olabileceği, kazanın muhtemel sebepleri arasında terörizm ihtimalini ‘tamamen dışarıda bıraktıklarını çünkü uçağın ordunun işletiminde olduğunu, açıklasa da uçağın düşmesinde terör ihtimali ağır basıyor. Neden mi? Life.ru sitesi, bölgedeki bir dinlenme tesisinde bulunan görgü tanıklarının “uçak havadayken bir patlama duyulduğu” iddiasını aktardı. Moskova’daki askeri Çkalovski Hava Üssü’nden kalkan uçağın yakıt ikmali için Soçi’ye indiği ve son güzergâhının Suriye’nin Lazkiye kenti olduğunu bildirdi. (Bkz. http://turkrus.com/313769-92-yolculu-rus-ucagi-dustu-kurtulan-yok-xh.aspx )
İnterfaks ajansı uçağın SOS mesajı göndermediğine dikkatimizi çekiyor ve terör saldırısı ihtimalinin göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. ( Bkz. http://www.amerikaninsesi.com/a/rus-askeri-yolcu-ucagi-karadeniz-de-dustu/3649979.html ) Emekli Korgeneral Hava Pilot Erdoğan Karakuş, düşen Rus uçağının sabotaj sonucu düşme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyenler arasında. Ayrıca Havacılıkta 47 yıllık tecrübesi olan Rusya Havacılık Birleşik Koordinasyon Merkezi’nin eski yöneticisi Vitaliy Andreev’de, “Ya dışarıdan bir etkiye uğradılar ya da daha önce görmedikleri bir engele çarptılar.” Görüşünü ileri sürenlerden. (Bkz. http://www.sondakika.com/haber/haber-rus-uzman-tu-154-kazadan-once-son-derecede-9099380/ ) Rus askeri uçağının Karadeniz’de düşmesi ya da düşürülmesi sınır ihtilaflarıyla ilgili olabilir. 25 Aralık 2016 tarihli haberlerde Rusya tarafından işgal edilen Kırım ve Ukrayna’nın ana kısmı arasındaki idari sınırda Rus helikopterlerinin hareketlerinde artış gözlemlendiği, Ukrayna Sınır Güvenlik Teşkilatının 23 Aralık tarihinde Rusya tarafından işgal edilen Kırım’ın idari sınırında Rus helikopterlerinin hareketlerinde artış tespit edildiğini bildirilmişti. (Bkz. http://qha.com.ua/tr/siyaset/kirim-sinirinda-yogun-askeri-hareketlilik/151384/ ) Ancak Soçi, bu tür sorunların yaşandığı bölgede bulunmuyor.
Rus uçağının düşmeden önce yakıt ikmalinde bulunduğu Soçi; Rusya Federasyonu’nda, Krasnodar Kray’da kent. Kafkasya’nın batı kesiminin eteklerinde, Karadeniz kıyısında yer alıyor. Kafkasya’daki ayrılıkçı Çeçen milislerle Rus ve yerel güvenlik güçleri zaman zaman çatışıyor. Aralık başlarında Kuzey Kafkasya’da 28 Kasım – 4 Aralık tarihleri arasında silahlı çatışmalarda yedi kişi öldürülmüştü. Ölenler arasında bir güvenlik çalışanı ve Dağıstan’da Rus güçlerine karşı savaşan altı silahlı militan bulunduğu ve Öldürülenlerden birinin DEAŞ’ın Kafkasya Vilayeti lideri olarak bilinen tespit edilen Ebu Muhammed lakaplı Aselderov Rüstem Magomedovich olduğu iddia edilmişti. Rus güvenlikçiler ve silahlı militanlar arasındaki çatışmaların Dağıstan’ın Kazbek, Kızılyurt ve Hasavyurt bölgelerinde yaşandığı belirtilmişti. (Bkz. http://www.dunyabulteni.net/kafkaslar/386431/kuzey-kafkasyada-catisma-7-olu )
Ayrıca Grozni yakınındaki Hankale askeri üssündeki 12 Çeçen askerin Suriye’ye gitmeyi reddettiği için ordudan atılmıştı. 8 Aralık’ta ise Hankale askeri üssündeki bir kaynak Kommersant gazetesine 500 askerin Rus hava üssünü koruma amacı ile Suriye’ye gönderildiğini bildirilmişti. Çeçen İçişleri Bakanlığı’nın ismi açıklanmayan bir kaynağı 12 Çeçen paralı askerin Suriye’ye gitmeyi reddettiği için ordudan atıldığını doğrulamış, Kafkas Knut haber ajansına, “Toplam 12 askerin hizmet sözleşmesi bu nedenle iptal edildi” demişti. Suriye’ye gitmeyi isteyen askerlerin sayısının bunu reddeden asker sayısından çok daha önemli ölçüde fazla olduğu belirtilmişti. (Bkz. http://www.dunyabulteni.net/kafkaslar/387598/suriyeye-gitmeyi-reddeden-12-cecen-asker-ordudan-atildi )
Her milletin düşman algısı farklı olabiliyor. Boşnaklar Sırp ve Hırvatlardan, Makedonlar Yunan ve Bulgarlardan, Çeçenlerde Ruslardan hoşlanmıyor. Anlaşmazlıkların geçmişi yüzyıllar öncesine uzanabiliyor. Öyle ki kan davasına dönüşen ve rehabilite edilmesi mümkün olmayan travmaların şekillendirdiği ilişkiler nefret döngüsünden kurtulamıyor. Bunun bir örneği de Çeçenler ve Ruslar arasında yaşananlar. New York Times’ın haberine göre çoğunluğu Çeçenlerden oluşan İslamcı taburlar Ukrayna’da halk milislerine karşı savaşıyor. “Ruslara karşı savaşmayı seviyoruz, her zaman Ruslarla savaşıyoruz” diyen bir Çeçen’in, İslamcı bir taburu yönettiği söylenirken, İslamcıların çatışmanın en yoğun olduğu yerlere gönderildiği belirtiliyor. Ukrayna’nın İslamcı taburlara, Sağ Sektör’ün de yasal kimlik kazanmasına izin vermediği de söylenirken, savaşan Çeçenlerin para almadığı belirtiliyor.
Çeçen İslamcılar, yetkililerden onay aldıklarını, ancak resmi bir belgeleri olmadığını söylüyor. “Şeyh Mansur” isimli bir Çeçen grubu, faşist Sağ Sektör’ün komutası altında savaşıyor. Şeyh Mansur’a bağlı bir Çeçen, yine faşist bir grup olan Azov’la da anlaştıklarını, çünkü “hepsinin hem ülkelerini sevdiğini hem de Rusya’dan nefret ettiğini” söylüyor. İslamcıların Rusya’ya olan ortak düşmanlık dışında Ukrayna ve müttefiki ABD ile ortak noktası olmadığı söylenirken, Rusya’nın ise 1980lerden beri ABD’nin İslamcıları Rusya’ya karşı savaşmak için cesaretlendirdiğini söylediği hatırlatılıyor. Cahar Dudayev ve Şeyh Mansur gibi birimlerin çoğunluğunu Çeçenlerin oluşturduğu ancak Özbekler ve Balkarlar gibi başka Müslüman halkların da bu birimlere katıldığı söyleniyor. Kırım Tatarlarının da kendi birimleri olduğu belirtiliyor. Fransa’nın Şeyh Mansur taburuna üye iki kişiyi IŞİD’e üye olduğu için tutukladığı da aktarılıyor. (Bkz. 9 Tem 2015/ http://fikrikadim.com/2015/07/09/arnavutlar-bosnaklar-cecenler-tatarlar-cihat-pesinde/ )
Kuzey Kafkasya’daki Çeçen Doku Umarov liderliğindeki “Kafkas Emirliği” örgütü uzun yıllardır bir İslam Devleti kurulması için mücadele ediyor. Umarov, Soçi Kış Olimpiyat Oyunları öncesinde yaptığı açıklamada Soçi Kış Olimpiyat Oyunları’nı yaptırmayacaklarını ilan etmişti. Dolayısıyla o bölgede Rus ordusunun etkisizleştiremediği, terörist gruplar mevcut. Türkiye ve Rusya’nın dış kaynaklı ve küresel operasyona maruz kalmasının nedeni, petrol tröstlerinin, kartellerinin deyim yerindeyse çanına ot tıkamaları. Her iki olayın bir ucunda merkezi hükümetler diğer ucunda dış mihrakların maddi manevi destek verdikleri sözde Müslüman teşekküller var. Türkiye’deki operasyonu üstlenen ve yürüten taşeron yapı ılımlı Müslümanlığı, Rusya’daki taşeron yapı ise radikal ve marjinal İslami hareketi temsil ediyor. (Bkz. http://www.haber-sanliurfa.com/yazarlar/omur-celikdonmez/once-ukrayna-sonra-turkiye-simdi-de-rusya/3827/ )
Soçi’den havalandıktan sonra Karadeniz’e düşen Rus uçağı eğer sabotaja uğradıysa ve olası faili IŞİD’e bağlı Kafkas Emirliği mi? hatırlayacak olursak geçtiğimiz yıl, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), Rusya’nın Kuzey Kafkasya bölgesindeki ‘Kafkasya Emirliği’nin bağlılık yemini etmesi ardından ‘Kafkas vilayetini’ ilan etmişti. 2015 23 Haziran’da IŞİD aynı zamanda Ebu Muhammed El Kadari diye bilinen Rüstem Asildarov’un IŞİD’in yeni ‘Kafkas vilayetinin yeni lideri’ olduğunu bildiren bir açıklama yayınlamıştı. IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi, 2014’ün ortalarında kendisini halife ilan ettikten sonra, Kafkaslar’dan gelen yüzlerce cihatçı Suriye ve Irak’ta IŞİD saflarına katıldı ve çoğu Bağdadi’ye bağlılık yemini etmişti. IŞİD’in en önde gelen komutanlarından biri, Çeçen asıllı Gürcü Tarhan Batıraşvili, ya da yaygın bilinen lakabıyla Ömer El Şişhani’ydi. Kasım 2014’te o zamanlar Kafkasya Emirliği Dağıstan vilayetinin lideri olan Rüstem Asildarov IŞİD’e biat etti. Ardından emirlik içindeki bazı gruplar ve militanlar da bu örneği izledi. Bunların en önemlisi Kafkasya Emirliği’nin kurucusu Dokka Umarov’un yakın dostu olarak bilinen Aslan Byutukayev’di. (Bkz. http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/06/150625_isid_kuzey_kafkasya )
Bir başka ihtimalde Gürcistan ve Azerbaycan’da örgütlü Fetöcülerin Rus uçağına sabotajda bulunabilecekleri! Olmaz olmaz demeyin bal gibi olur! Türkiye’den kaçan FETÖ’nün yargı tetikçisi Zekeriya Öz ve arkadaşlarının Gürcistan üzerinden Türkiye’yi terk ettikleri biliniyor. Hatta Gürcistan’da okullar tatil olduğu halde Türkiye’ye gelmeyen FETÖ’cü öğretmenlerin, darbe girişiminden önceden haberdar olduğu öne sürülmüştü. Azerbaycan devlet başkanı İlham Aliyev, Türkiye’deki yönetimle koordineli olarak Fetö terör örgütüyle mücadeleyi aylar öncesinden başlatan isim. Ancak yıllardır Azerbaycan’da faaliyet gösteren Fetöcülerin Azerbaycan devlet kurumlarına, istihbaratına ve ordusuna sızmış olma ihtimali, Türkiye örneğinden az değil. 05 Aralık 2016’da Azerbaycan’ın Suriye’ye gitmek için yola çıkan Rus IL-76 uçağının geçişine izin vermediği ve uçağın kalktığı Soçi havalimanına geri dönmek zorunda kaldığı haberi, basında yer almıştı. Erivan üzerinden Suriye’ye giden uçak pilotu ve kule arasındaki konuşmada “Erivana gidemezsiniz. Çünkü Azerbaycan, uçağın ilerlenmesine izin vermiyor” denildiği açıklanmış, ardından Rus uçağı ekibine Soçi havaalanına geri dönmesi talimatı verilmişti. Uçağın sorunsuz kalktığı havaalanına indiği bildirilmişti. (Bkz. http://www.dunyabulteni.net/kafkaslar/386367/azerbaycan-rus-askeri-ucagina-gecit-vermedi ) Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi Azerbaycan hava kuvvetlerine sızan fetöcüler Rus Uçağını düşürmüş olabilir mi? Ama bana kalırsa bu işi yapsa yapsa IŞİD’e biat yemini eden Kafkasya Emirliği yapmış olabilir!
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com