Rusya; ABD ve yandaşı küresel güç odaklarının etkinliğini Suriye üzerinden dengelemek çabasında. Türkiye’de Avrasyacı rüzgârların esmesi kimi çevreleri rahatsız ediyor. Haftalık Economist dergisi Rusya ile Türkiye arasında uzun vadeli ittifak mümkün değil görüşünde. Onlara şu atasözü hatırlatılmalı; “köpeklerin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı”. Aba altından sopa göstermeye çalışsalar da aralarında gelişmeleri kendi eksenleri açısından objektif değerlendirenlerde var. Örneğin Independent gazetesinin yazarı Robert Fisk, Türkiye ve Rusya barışının kaybeden tarafı Fars Körfezi’nde bazı Arap rejimlerin ve onların desteklediği terör örgütleri olduğu görüşünde. Fisk, Şam yönetiminin Türkiye ile Rusya’nın yakınlaşması konusunda her zamanki gibi sabır politikasını izlediğini kaydetti. Fisk ayrıca, bu gelişmenin ardından artık Batı’nın Beşar Esad’ın iktidardan uzaklaştırılması veya göçmen krizi konusunda Ankara üzerinde hesap açmaması gerektiğini de imalı bir şekilde ifade ediyor. Akıllı adamın hali başka oluyor değil mi? (Bkz. http://tr.abna24.com/service/important/archive/2016/08/12/771394/story.html)
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Moskova ve Ankara’nın IŞİD’e karşı ortak mücadele önerisinde bulunmasının ardından Türk savaş uçaklarının yaklaşık 10 ay sonra yeniden Suriye’de IŞİD hedeflerine yönelik hava taarruzlarına katılabilecek olması Fisk’ın işaret ettiği kaybedenler liginde Türkiye’deki darbe kalkışmasını destekleyen küresel kraliyetçilerin yer alacağının en büyük göstergesi. Suriye’deki barış görüşmelerin ilişkin açıklama yapan Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Ümit Yardım, “Ankara mevcut Suriye’nin mevcut yönetiminin barış görüşmelerinde yer alabileceğini düşünüyor” değine göre, Suriye politikası sadece Türkiye için değil ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri içinde sil baştan ele alınacak demektir. Amerika’nın istihbarat birimi CIA’in direktör eski yardımcısı Michael Morell, Suriye’deki Rusların “bedel ödetmek üzere” gizlice öldürülmesi gerektiğini söylüyor. Bu gizlice öldürülecekler listesine kendilerini eklemeleri akıllıca olmaz mı?
Karabağ’da çözüm olacaksa hiç şüphesiz bu olası gelişme, Türk Rus yakınlaşmasının sonucudur. Ermeni çetelerinin işgali altındaki Dağlık Karabağ’da Rusya’nın çözüm sürecini hızlandıran diplomatik girişimler, Rus doğalgazının güvenli bölgelerden diğer enerji terminallerine ulaştırmasıyla çok yakından ilgili. Avrupa Birliğinin Türkiye’deki darbe girişine ses çıkarmaması bu konuyla yakından irtibatlı çünkü Avrupa Birliği ülkelerinin alacakları doğalgaz konusunda, ister ticaret merkezi isterse geçiş noktası olsun, gelecekte Türkiye’ye bağımlılığının artması öngörülüyor. Bu ihtimal o bile onları delirtmeye yetiyor. Avrupa Rus gazına bağımlılığından kurtulabilmek için enerji kaynaklarını çeşitlendirme adımlar atsa da netice itibarıyla Türkiye’nin eşiğini aşındırmak zorundalar.
Neden mi? Türkiye’nin sadece Kafkaslardan değil Orta Asya, Irak ve Doğu Akdeniz’den de yeni tedarikçiler edinebilme potansiyeli her zaman için mevcut. Avrupa ülkeleri, özellikle Almanya bu kadar çok seçeneğe sahip değil. Anladınız mı şimdi NATO şemsiyesine sığınıp Türkiye’nin önünü kesme çabalarının arka planında yatan gerçek niyetlerini? Lakin korkunun ecele faydası yok! Avrupa istese de istemese de alacağı doğalgaz konusunda, Türkiye’ye bağımlılığını erteleyemeyecek. Türkiye’nin Rusya’dan doğrudan doğalgaz alımını sağlayacak ve Türk Akımı kritik bir aşamada. Rusya’nın Karadeniz’in altından geçmesi öngörülen doğalgaz boru hattı projesi için uygun şartlar oluştu. Rusya Enerji Bakanı Aleksandr Novak, Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesinde ilk hat inşaatının 2019’un ikinci yarısında başlayabileceğini söylüyor ama öncelikle bu hattın güvenliğini sağlayacak bölgesel barışın tesisini göz ardı etmiyor.
Putin ve Erdoğan’ın ortak açıklamasının ekonomik alanda yapılacak çalışmalara odaklanması rastlantı olamaz. İki lider Akkuyu Nükleer Santrali’nin stratejik yatırım statüsü alacağını belirtirken, Türk-Rus ortak fonu için ilk adımların atıldığını da ifade etti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesinden sonra Akkuyu’ya stratejik yatırım statüsü verileceğini açıklaması, gözlerin projeye çevrilmesine neden oldu. Bu görüşmelerin ardından Bakanlar Kurulunca, Türkiye ile Gürcistan arasında imzalanan enerji işbirliği anlaşması onaylandı. Bakanlar Kurulunun, 9 Nisan 2015 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gürcistan Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”nın onaylanmasına ilişkin kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Taraflar arasında enerji iş birliğinin desteklenmesi için “Enerji Çalışma Grubu” oluşturacak ve bu grup yılda en az bir kez toplanacak. (Bkz. http://enerjienstitusu.com/2016/08/11/turkiye-gurcistan-enerji-isbirligi-anlasmasi-onaylandi/)
Putin; Rusya’nın ekonomik krizi atlatmasının enerji koridoru projelerinin bir an önce hayata geçmesine bağlı olduğunu biliyor. Putin’in Türk Koridoruna karşı ABD, Irak ve Suriye bağlantılı Kürt koridoru kartını öne sürüyor. Türk Koridoru kartında en büyük sorun Cenubi Kafkasya’da (Transkafkasya) yer alan Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’ın desteklediği çeteler tarafından işgali. Savaş sırasında Dağlık Karabağ’da yaşayan binlerce Türk kaçkın olmuştu. Bu sorun çözülmeden Türk Koridoru üzerinden yapılacak projelendirmeler sonuçlanmayabilir. İşte bu durumu göz önünde bulunduran Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ile 10 Ağustos’ta Moskova’da bir araya geldi.
İki lider Kremlin Sarayı’ndaki baş başa görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Putin, Ermenistan ve Azerbaycan’ın anlaşmazlıklarını kazanan ve kaybeden olmadan uzlaşarak çözmeyi umduklarını söyledi. Rusya’nın, Dağlık Karabağ sorununa da oldukça önem verdiğini dile getiren Putin, iki komşu ülke arasındaki gerginliği azaltmak istediklerini ifade etti. Putin, “Erivan ve Bakü ile doğrudan iletişim içerisinde, Karabağ’daki sorunun çözümüne yardım etmek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ermenistan ve Azerbaycan’ın anlaşmazlıklarını kazanan ve kaybeden olmadan uzlaşarak çözeceğini umuyoruz.” diye konuştu.
Ancak Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan Karabağ ihtilafı gibi bir sorunun, sonuçları değil, nedenleri ortadan kaldırmadan çözülmesinin mümkün olmadığını söyledi. Ermeni lider Sarkisyan Karabağ sorununun nedenlerinin ortadan kaldırılarak çözülebileceğini ileri sürüyor ama kamuoyu tepkisinden çekindiğinden çözüm için pekte gönüllü olduğu söylenemez. (Bkz. http://www.ermenihaber.am/tr/news/2016/08/11/Serj-Sarkisyan-Karaba%C4%9F/88112) Ermenistan Parlamento Başkan Yardımcısı Eduard Sharmazanov’un “Türkiye’nin Dağlık Karabağ sorununun çözüm sürecine katılması ve arabulucuk yapması kabul edilemez” açıklaması, Putin Sarkisyan görüşmesinin içeriğini öğrenmemizi sağlıyor. Putin Sarkisyan görüşmesinden bir gün sonra 11 Ağustos’ta gazetecilerle bir araya gelen Sharmazanov, 20 yıl boyunca Ermenistan’ı abluka eden ve Dağlık Karabağ halkına karşı yasa dışı eylemleri hep destekleyen Türkiye’nin Karabağ ihtilafı sürecine yapabilecek bir şeyi olmadığını vurguladı. (Bkz. http://www.ermenihaber.am/tr/news/2016/08/11/Sharmazanov-T%C3%BCrkiye-Da%C4%9Fl%C4%B1k-Karaba%C4%9F/88147)
Ermenistan Rusya’ya karşı fazla ayak sürüyemez. Putin’e karşı çıkmaları durumunda Ermenistan’da Putin’in dediklerini anında emir telakki edip yerine getirebilecek birçok isim mevcut. Örneğin geçtiğimiz günlerde Ermenistan’ın başkenti Erivan’daki Erebuni polis karakolunu basan silahlı grup 17 Temmuz günü karakola girerek dokuz polisi rehin almıştı. Olay anı çıkan çatışmada bir polis hayatını kaybetmiş; çok sayıda kişi yaralanmıştı. Grup üyeleri rehinelerden bir kısmını serbest bıraktıktan sonra Cezaevinde tutulan muhalif lider Jirair Sefilyan’ın tahliye edilmesi talebinde bulunmuştu. Putin için Serj Sarkisyan olmazda Jirair Sefilyan olur ne fark eder? Önemli olan tak dediklerinin şak diye yapılması. Yoksa Erivan’da silahlar patlar!
Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc39
omurcelikdonmez@hotmail.com