KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Ruhi Ersoy: Brüksel’den Türkiye’ye bakış

Ruhi Ersoy: Brüksel’den Türkiye’ye bakış

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
374 0

Brüksel’den Türkiye’ye Avrupa’nın baktığı gözle veya Avrupalının gözlüğü ile değilde Türk’e göre baktığınızda işin renginin çok farklı olduğunu görebiliyorsunuz. Öncelikle Türkiye’de daha çok demokrat olunacağı düşüncesiyle,daha fazla karar alma mekanizmalarını çeşitlendirmek hatta koalisyonlara fırsat vermek için Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı hükümet etme sistemi ve %5O+1 tartışmaları yapılırken İsterseniz Avrupa Birliği Parlementosunun bulunduğu Belçika/Brüksel nasıl bir kriz ona bakalım. Türkiye bu gerçeklikten nasıl bir ders çıkartmalı verilere dayalı, nesnel bir şekilde değerlendirmeye çalışıp takdiri değerli okurlara bırakalım: Çift dilli devlet, Federal sistem ve Belçika gözlemlerimiz:

Belçika Krallığı, 1831 Anayasasıyla üniter devlet yapısıyla kurulmuş olmasına karşın, yirminci yüzyılda yapılan anayasal reformlar ile birlikte daha federal bir yapıya yönelmiştir.

İlk değişiklik okullar ve kamu kuruluşlarında gerçekleşmiştir. 1930’lu yıllarda Flamanlara ana dilinde eğitim hakkı tanınmış ve bu bölgedeki kamu kuruluşları çift dille çalışmaya başlamıştır. 1970 yılında, Brüksel’deki Felemenkçe ve Fransızca konuşan topluluklar arasındaki sivil çatışmanın sonrasında, hükümet “üniter devlet yapısı ve işleyişinin işlevsiz hale geldiğini” açıklamıştır. Yeni anayasa, Belçika’daki toplulukların ve bölgesel farklılıkların varlığını kabul ederek iki toplum arasındaki husumeti giderebilmek için bölgeleri bir nevi özerkleştirmiş ve siyasi temsil haklarını güçlendirmiştir. Böylelikle Belçika, üniter yapıdan federal bir yapıya doğru geçiş yapmıştır. Parlamento ise 1993 yılında, Belçika’yı gerçek bir federal devlete dönüştüren anayasal paketi onaylamıştır. Anayasanın birinci maddesine “Federal Belçika” ibaresi eklenmiş ve böylelikle önceki reformlarla kurulan topluluk ve bölgeler yetkilerini resmiyete kavuşmuştur.
Ülkede her biri ayrı yasama organınca denetlenen altı Hükümet bulunmaktadır (Federal Hükümet, Flaman Hükümeti, Valonya Bölge Hükümeti, Brüksel-Başkent Bölgesi Hükümeti, Fransız Toplumu Hükümeti, Alman Toplumu Hükümeti). Belçika’da, federal hükümetin federe birimler üzerinde yetkisi ve üstünlüğü, federe birimlerin ise federal hükümet üzerinde denetimi ve üstünlüğü bulunmamaktadır. Federal devletin mevzuatıyla federe birimlerin mevzuatı eşit değerde kabul edilmektedir.

Bu durum birçok soruna sebep olmaktadır. Örnek vermek gerekirse:

– Dokuz(!) farklı Sağlık Bakanı bulunan bu ülkede Corona ile mücadele oldukça yavaş ilerlemiştir.

– Federal partilerden ziyade bölgesel partilerin bulunması federal hükümetin kurulmasının önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. 2010 yılında gerçekleşen seçimlerden sonra 540 gün boyunca federal hükümet kuramayan Belçika, bu bağlamda dünya rekoru kırmıştır.

– Flaman bölgesinde bulunan ve en çok oy elde eden iki partinin de ana hedefi bölgelerinin tam bağımsızlığa ulaşmasıdır. Diğer bölgelere düşmanlık duyan bu partiler, ülkenin gelişmesini anayasanın kendilerine verdiği güç ile engellemektedirler

Avrupa’nın merkezinde bulunan ve 11 milyonluk bir nüfusa sahip olan bir ülkeyi dahi istikrarsızlığa iten bu yönetim şekli, buna benzer sistemleri destekleyenler tarafından iyi analiz edilmelidir.
Prof Dr Ruhi Ersoy

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir