Şimdi yükleniyor

Ruben Safrasyan: Türkiye’nin Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk yapmaktaki amacı nedir?

Türkolog Ruben Safrastyan’ın değerlendirmelerine göre, Türkiye son yıllarda birçok bölgesel ve küresel krizde arabulucu olarak öne çıkma stratejisi benimsemiştir. Bu rol, ülkenin uluslararası arenadaki itibarını artırma çabalarının bir parçası olarak görülmektedir. Mevcut iktidarın, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yürüttüğü bu dış politika yaklaşımı, Türkiye’nin olduğundan daha etkili bir aktör olarak algılanmasını sağlamayı hedeflemektedir.

Rusya-Ukrayna savaşı, Ankara’nın bu stratejisini uygulamaya koyması açısından eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Çünkü bu çatışma, küresel ölçekte büyük bir dikkatle takip edilmekte ve arabuluculuk yapan ülkeler doğal olarak uluslararası ilgi odağına yerleşmektedir. Türkiye, bu ilginin getirdiği jeopolitik avantajları değerlendirmek istemektedir.

Türkiye’nin Kırım konusundaki tutumu ise bu arabuluculuk faaliyetinin en kritik unsurlarından biridir. Tarihsel olarak Kırım’a yönelik stratejik ilgisi olan Ankara, bu bölgenin Rusya’nın denetiminde kalmasının Karadeniz havzasında Rus etkisini artıracağından endişe duymaktadır. Dolayısıyla, Türkiye için Kırım’ın Ukrayna’ya ait olduğu yönündeki pozisyonunun uluslararası düzeyde belgelenmesi büyük önem taşımaktadır.

Ancak Türkiye’nin bu süreçte izlediği denge politikası dikkat çekicidir. Bir yandan Ukrayna’ya askeri destek sağlanmakta, diğer yandan Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar dolaylı yollarla aşılmaktadır. Türkiye, yalnızca Bayraktar SİHA’larını değil, başka askeri ekipmanları da Ukrayna’ya göndermiştir. Aynı zamanda bazı Türk şirketlerinin, Batı’dan ithal edilemeyen malları Rusya’ya yüksek kârla satarak ekonomik kazanç sağladığı bilinmektedir. Bu durum, Ankara’nın her iki tarafla da özel ilişkiler kurmaya çalıştığını ortaya koymaktadır.

Rusya’nın bu çerçevede Türkiye ile diyalog kurmaya devam etmesi ise karşılıklı çıkar ilişkileriyle açıklanabilir. Türkiye, Avrupa’da hava sahasını Rusya’ya kapatmayan tek ülke konumundadır ve bu sayede Rus uçakları İstanbul üzerinden uluslararası uçuşlarını sürdürebilmektedir. Ayrıca Montrö Boğazlar Sözleşmesi çerçevesinde Türkiye, boğazlardan geçişleri denetleme yetkisine sahiptir. Bu denetim mekanizması hem Rusya’ya kısmi faydalar sağlamakta hem de bazı denge unsurları barındırmaktadır.

Safrastyan’a göre, Rusya’nın Türkiye’ye karşı belli bir düzeyde bağımlılığı söz konusudur. Ekonomik, lojistik ve diplomatik alanlarda Türkiye ile sürdürülen işbirliği, Moskova’nın Ankara’nın arabuluculuk rolünü kabul etmesini kolaylaştırmaktadır.

Ancak bu arabuluculuk girişiminin gerçekten barışa ulaşmayı mı yoksa başka stratejik hedefleri mi gözettiği sorusu halen tartışmalıdır. Türkiye, NATO üyesi olarak, ittifakın ana ülkeleriyle benzer şekilde Rusya’nın savaş sonunda zayıf düşmesini arzulamaktadır. Bu yaklaşım, Türkiye’nin Batı’yla örtüşen ancak Rusya’yla da bağlarını koparmayan çok yönlü dış politikasının bir yansımasıdır.

Share this content:

Yorum gönder