İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Batılıları Tahran’a baskı uygulamakla suçlamasından 24 saatten kısa bir süre sonra, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yaptığı telefon görüşmesi aracılığıyla Avrupa’ya ‘kapsamlı iş birliği’ teklifinde bulundu. ‘Verimli olacak müzakereleri’ desteklediğini açıklayan Reisi, ancak Tahran’ın yeniden müzakere masasına dönmesi için İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılmasını şart koştu.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, geçtiğimiz ayın başlarında göreve başlayan Reisi ile nükleer anlaşmayı canlandırmayı amaçlayan müzakerelerin geleceğinin tartışıldığı ikinci telefon görüşmesini de gerçekleştirdi. İran haber ajanslarına göre Reisi, Macron’a ‘İran’ın verimli olacak müzakereleri desteklediğini, ancak müzakerelerin yeniden başlaması için İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini’ söyledi. Ajanslar, Reisi’nin Fransa-İran ilişkilerinin özellikle ekonomi ve ticaret alanlarında güçlendirilmesi çağrısında bulunarak, “Fransa başta olmak üzere Avrupa ile kapsamlı bir iş birliğine başlamaya hazırız” dediğini aktardılar.
Bölgesel Dosyalar
İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yer alan bilgilere göre Reisi ve Macron, telefon görüşmesinde, nükleer anlaşmanın yanı sıra üç bölgesel dosyayı da ele aldılar. Site, ele alınan dosyalardan biri olan Irak dosyasıyla ilgili olarak Reisi’nin şu sözlerini aktardı:
“Irak halkının barışı tesis etmesine ve bölgede istikrarın sağlanmasına destek olmak, İran İslam Cumhuriyeti’nin politikasıdır. Güvenlik ve istikrarı artırmak için bölgesel iş birliğini verimli buluyoruz.”
ABD’yi ‘DEAŞ’ın ortaya çıkışının arkasında olmakla’ suçlayan İran Cumhurbaşkanı, “Amerikalılar, yeni terör örgütü DEAŞ’ı destekleme konusunda dünya kamuoyuna bir açıklama yapmalı” dedi.
Afganistan’daki son duruma da değinen Reisi, ABD ve NATO’nun ‘askeri müdahale politikasını’ eleştirdikten sonra Afgan taraflara tüm tarafların desteğini alan bir yönetim modeline ulaşmaları için gerekli koşulların oluşturulması çağrısında bulundu. Reisi, “Mevcut durumda herkes Afganistan’daki tüm tarafların katılımıyla kapsayıcı bir hükümetin kurulmasına yardımcı olmalı ve Afgan halkının kendi kaderini belirlemesine izin vermeli” ifadelerini kullandı.
Lübnan ile ilgili olarak ise, ülkesinin Lübnan’da ‘Lübnan halkının haklarını garanti eden ve koruyan’ güçlü bir hükümetin kurulmasını desteklediğini söyleyen Reisi, “Lübnan’ın ilerlemesi ve gelişmesi için Fransa ile iş birliğine hazırız” dedi. Fransız mevkidaşını Lübnan’a uygulanan yaptırımların kaldırılmasına katkıda bulunmaya çağıran Reisi, “İran, Fransa ve Hizbullah’ın Lübnan’da güçlü bir hükümet kurma çabaları ve desteği, bu ülkenin çıkarınadır” şeklinde konuştu.
Baskı yapmadan müzakere masasına oturun
Reisi-Macron telefon görüşmesi, Reisi’nin cumhurbaşkanı olarak devlet televizyonuna verdiği ve hükümetinin Viyana’daki nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerini yeniden başlatmaya hazır olduğunu ifade ettiği ilk televizyon röportajından bir gün sonra geldi. Ancak, Reisi, röportajda, bir yandan Tahran’a baskı yapılmaya devam edilmesi halinde müzakerelerin sonucuna şüpheyle baksa da üstü kapalı bir şekilde bir sonuca varılmasını istedi.
Reisi, Cumartesi akşamı, hükümetinin ekonomik kriz, yolsuzluk ve koronavirüs (Kovid-19) salgınının yönetiminin yanı sıra nükleer dosyadaki müzakere politikasına dair açıklamalarda bulundu. Hükümetin önümüzdeki dönemde ülkenin karşı karşıya olduğu sorunları ele almak için bir takım planlar hazırladığına dikkati çeken Reisi, şeffaflık ve halkla konuşma sözü verdi, İranlılardan hükümete güvenmelerini istedi.
Avrupa Birliği’nden (AB) diplomatların, ABD ve İran heyetleri arasında postacı görevi gördüğü altı turluk yoğun görüşmelerin yapıldığı Viyana’daki askıya alınmış nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerinin de üzerinde durdu.
Reisi, müzakerelerin ve diyalogun diplomasinin araçları olduğunu ve olmaya da devam ettiğini belirterek, İran’ın herhangi bir müzakere ve diyalog korkusu olmadığını vurguladı. Avrupalıların ve Amerikalıların gerçek niyetlerini sorgulayan Reisi, onları ‘müzakereleri baskı ile aynı anda yürütmeye çalışmakla’ suçladı.
İran Cumhurbaşkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu pazarlık anlamına mı geliyor? Eğer görüşmelere baskı da eşlik edecekse, bu nasıl bir diyalog olabilir? Diyalog, baskıyla olmaz.”
İran halkına yönelik haksız tehditlerin, uygulanan baskıların ve yaptırımların diyalogla bir araya gelemeyeceğini vurgulayan Reisi, “Amerikalılar ve Avrupalılar defalarca kez denediler. Baskıyla birlikte yapılan diyalog etkili olmaz” dedi.
Çalışma çizelgesiyle ilgili müzakere
Eski ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, İran’ın nükleer programına uzun vadeli kısıtlamaların uygulandığı, bölgesel faaliyetlerinin sınırlandırıldığı ve balistik füze programının da dahil olduğu yeni bir anlaşmaya varmak amacıyla nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmiş ve İran’a başta petrol ihracatına getirilen kısıtlamalar olmak üzere ekonomik yaptırımlar uygulayarak azami baskı stratejisi uygulamıştı.
Mevcut ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ise nükleer anlaşmayı tekrar rayına oturtmak istiyor, ama İran nükleer anlaşmadaki taahhütlerini yeniden yerine getirmeye başlamadan yaptırımları kaldırmayı reddediyor. İran nükleer anlaşmadaki taahhütleriyle ilgili ihlallerinde ileriye giden adımlar atmaya başladı. İran’ın uranyum zenginleştirme oranı yüzde 60’a, yani nükleer bir silah edinme seviyesine ulaştı. İran ayrıca uranyum metali üretti ve gelişmiş santrifüjleri devreye soktu. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) kapsamında uygulanan Ek Protokol’den ayrılarak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) müfettişlerinin İran’daki nükleer faaliyetlere erişimini engelledi.
Batılı gözlemciler, Tahran’ın attığı bu adımları, Viyana’daki müzakereleri karmaşık hale getirmekle suçlarken eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani yönetimi, İran’ın dini lideri Ali Hamaney ile bağlantılı tüm kuruluşlara yönelik yaptırımların kaldırılmasını içeren bir anlaşmaya varıldığını vurgulayarak temel yaptırımların kaldırılmasını müzakere ettiğini açıkladı.
Hükümetinin çalışma çizelgesini müzakere ettiğini kaydeden Reisi, çizelgenin, İran’ın çıkarlarını sağlamaya odaklanacağını belirterek, yaptırımların kaldırılması için çalışma sözü verdi. Hükümetinin İran’ın çıkarları söz konusu olduğunda geri adım atmayacağının altını çizen Reisi, “Müzakere yapmak için müzakere olmayacak. Sonuçlara götüren bir müzakere olacak. Müzakerelerin sonucu yaptırımların kaldırılması olmalı ki yaptırımların kalkmasıyla halkın hayat şartları da düzelsin” şeklinde konuştu.
Reisi, nükleer anlaşmayı mevcut çıkmazdan kurtarmak için ilgili taraflar arasında diplomatik sürecin yeniden canlandırılması ve İran’daki siyasi geçiş sonrası ortaya çıkan açmazın kırılması konusunda olumlu mesajların verildiği yoğun temasların ortasında müzakere koşullarından söz etti. Geçtiğimiz hafta Paris ve Berlin, müzakerelerin bir an önce yeniden başlatılması çağrısında bulunmuşlardı. Moskova ise Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un İran’a müzakerelere ‘ciddiyetle’ geri dönmesi konusunda bir çağrıda bulunduğunu açıkladı.
ABD’nin İran Özel Temsilcisi’ne yanıt
Reisi’nin açıklamaları aynı zamanda ABD’nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley’in Bloomberg TV’ye verdiği bir röportajda, Biden yönetiminin, yeni İran Cumhurbaşkanı’ndan Viyana müzakerelerinin yedinci turunu gerçekleştirmeye kararlı olduğuna dair herhangi bir sinyal almadığına ilişkin sözlerine verilen üstü kapalı bir yanıttı. Röportajda İranlılara, Biden yönetiminin ‘sonsuza kadar bekleyemeyeceği’ uyarısında bulunan Malley, yine de ABD’nin ‘sabırlı olma konusunda istekli olduğunu’ söyledi.
Reisi geçtiğimiz ay göreve geldikten sonra Tahran’dan bazı çelişkili mesajlar verilse de müzakereler konusunda topun diğer tarafların sahasında olduğunda ısrarcıydı. İran’ın müzakere ekibi, altıncı turu bittiğinde, ısrarla bu konu üzerinde durdu.
Öte yandan İranlılar, nükleer dosyanın İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’ne iade edilebileceğine işaret eden bir takım bilgilerle birlikte İran’ın baş müzakerecisi Abbas Arakçi’nin belirsiz geleceği ile yakında yapılması planlanan müzakerelere yönelik Reisi hükümetinin son planının ne olacağını bekliyorlar.
İran’ın yeni Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan’ın, geçtiğimiz hafta AB Dış İlişkiler Servisi Genel Sekreter Yardımcısı ve Siyasi Direktörü ve Viyana görüşmeleri Koordinatörü Enrique Mora’ya ABD’nin İran’a karşı kullandığı tehdit dilinden vazgeçmedikçe sonuç alamayacakları uyarısında bulunduğu ortaya çıktı. Abdullahiyan, Mora’ya, ABD’li yetkililerin ‘aralarında tekliflerin sonsuza kadar masada kalmayacağı ifadelerinin de yer aldığı tekrarlanan açıklamalarından’ şikayet etti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, iki hafta önce yaptığı bir açıklamada, “Zaman nükleer anlaşmanın yanında değil” ifadelerini kullandı. Meseleyi, ‘Amerikalıların ihlalleri ve Avrupalıların ve anlaşmanın diğer taraflarının, yaptırımları kaldırma yükümlülüklerini yerine getirmedeki başarısızlığı’ olarak nitelendirdi. Durumun, son raporunda İran’ın uranyum zenginleştirme adımlarının hızlandığını ifade eden UAEA’nın üç ayda bir tekrarlanan toplantısının yapılacağı en erken tarih olan 21 Eylül’e kadar olduğu gibi kalması bekleniyor.
UAEA Direktörü Rafael Grossi, Viyana müzakerelerinin başarısız olması durumunda UAEA’nın, İran Atom Enerjisi Kurumu’nun yeni başkanı Muhammed İslami ile Tahran-UAEA iş birliğini korumak için alternatif bir plan üzerinde çalışmak amacıyla yapılacak görüşmeyi sabırsızlıkla beklediğini söyledi. ABD yönetimi ise müzakerelerin sona ermesi beklentisiyle acil durum planları geliştirmeye hazırlanıyor.
Bu arada Grossi, Cumartesi günü UAEA’nın Viyana’daki genel merkezini ziyaret eden Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ile nükleer anlaşmanın geleceğiyle ilgili görüştü.
Irak Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Bakan Hüseyin, Irak’ın, genel olarak uluslararası toplum ve özelde Ortadoğu bölgesi üzerindeki olumlu yansımaları nedeniyle, anlaşmaya taraf devletler arasında çözüm bulmak ve müzakere masasına dönmek için diplomatik çabaları destekleyen tutumunu teyit etti.”
İsrail’in Tahran’ı dizginleme planı
ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz Ağustos ayının sonlarında İsrail Başbakanı Naftali Bennett’e İran’ın nükleer programını dizginlemek için ‘önce diplomasi yolunu’ denediklerini, müzakerelerin başarısız olması halinde ise diğer seçeneklere yöneleceklerini söyledi. Ancak bahsi geçen seçeneklerin ne olduğundan söz etmedi. Bu arada ‘Times of Israel’ adlı haber sitesinde yer alan bir habere göre Bennett, Cuma günü, Büyük Amerikan Yahudi Teşkilatları Başkanlar Konferansı’na Beyaz Saray’daki görüşmelerinin sonuçlarıyla ilgili bilgi verdi.
Bennett, Biden’a, İran’ın uranyum zenginleştirmesinin durdurulmasının yanı sıra nükleer silah üretimi, balistik füze programı ve bölgesel faaliyetlerin yer aldığı yeni bir nükleer anlaşma için günlük mücadeleler yerine İran’a karşı dört aşamalı bir plan sundu.
İsrail Başbakanı, Biden ile görüşmesinde İran-İsrail çatışmasını Soğuk Savaş’a benzetti. Ülkesinin İran’a karşı oynadığı rolü ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı oynadığı rolle aynı bulan Bennett, İran’a karşı mücadelede çok boyutlu bir yaklaşımın benimsenmesinin önemli olduğunu belirterek, İsrail’i ‘dünya için bir çözüm’ olarak niteledi. Bennett, İsrail’in İran’dan gelen ve giderek artan tehdide karşı ‘dokuz milyon askeri olduğunu’ söyledi.
Şarku’l Avsat