KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Realist-Devrimci İran, Sosyo-Politik Gerçeklik Ve Rejimin Tedirginliği

Realist-Devrimci İran, Sosyo-Politik Gerçeklik Ve Rejimin Tedirginliği

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 4 dk okuma süresi
416 0

Her devrim süreci, toplumsal heyecanın dorukta olduğu başlangıç dönemi, devrimin kurumsallaşmaya başladığı gelişim dönemi ve devrimin etki ve heyecan hissiyatını yitirmeye başladığı sönümlenme dönemi aşamalarını yaşar. Alija İzeetbegoviç durumu “Devrimler acılar, sıkıntılar ve ızdıraplar içinde yeşerir, konfor ve refah içinde yitip gider” sözü ile özetlemiştir. Fakat bu noktada gözden kaçırılmaması gereken husus, devrim heyecanının, yalızca refah ve konfor şartlarında yitirilmediği, bununla birlikte devrimin, toplumun doğal ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kalmasının da aynı akıbete yol açtığıdır. İran, İslam Devrimi’nin ardından bugün karşı karşıya kaldığı toplumsal, ekonomik ve siyasal durum ile bu tablonun bir örneği konumundadır.
İslam Devriminin ilk yıllarında tüm devrimci kitleyi etkisi altına almış olan Şah ve ABD karşıtı devrim ideolojisi, devrimin başarıya ulaşmasının ardından kurumsallaşma evresinde karşı karşıya kalınan Irak savaşı ve ülke içerisindeki karşı devrimci hareketlerle mücadele süreçleri ile birlikte güç kazanmıştır. 90’lı yıllarından başından itibaren, devrimin kurumsallaşma evresi büyük ölçüde tamamlanmış, devrimin sosyo-kültürel iktidarına yönelik faaliyetler hız kazanmıştır.
Fakat, tıpkı İbn Haldun’un, yeni kurulan devletlerin gelişim süreçlerini analiz ederken kullandığı nesiller ölçütünde olduğu gibi, İran’da, devrim sonrası dünyaya gelen ve küreselleşme sürecinin ortasına doğan nesil ve bu neslin bir sonraki kuşağını temsil eden çağdaş İran gençliği devrimin sönümlenme aşamasına doğru yol aldığını, devrim heyecanı ve ideolojisinin etkisini kaybetmeye başladığını ve sosyo-politik ve sosyo-ekonomik gerçekliklerin etkilerini daha fazla hissettirdikleri bir sosyolojik durumu ortaya koymaktadır.
Bugün itibariyle, İran’da mevcut olan işsizlik (özellikle genç işsizliği) ve yoğun ekonomik sorunlar, İran siyasetini gerçeklik eksenine doğru yönelmeye mecbur bırakmıştır. Devrimci ideolojinin kurumsal temsilcisi olan Rehberlik makamının yoğun destek verdiği adaya karşı, ekonomik sorunların çözümü vaatleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci kez kazanan Ruhani, İran halkının yeni sosyo-politik gerçekliğini ifade etmektedir. Rejimin, özellikle dış politikada sahip olduğu katı ideolojik yaklaşımın ve Ortadoğu’da uyguladığı yayılmacı politikaların İran ekonomisine verdiği zararlar halk nazarında daha fazla meşru ve tolere edilebilir bir yere sahip olamamaktadır.
Bu bağlamda, rejim, özellikle genç kuşaktaki devrim ideolojisine uzaklık ve umursamazlık tutumunun değiştirilmesi için başta Rehber Hamaney olmak üzere, pek çok tespit ve çağrı yapılmaktadır. Örneğin Hamaney, devrim ilkelerinin genç kuşaklara aktarılması gerekliliğini, devrim ideolojisinin yeni nesillerin zihninde olması gerektiği konumda bulunmadığı yönünde sıklıkla vurgulamalarda bulunmaktadır. Aynı zamanda, ülkenin en önemli sorununun ekonomi olduğunu da vurgulayan rejim, bu açıdan, ekonomik sorunların çözümüne yönelik vaatlerle iktidar elden eden Ruhani hükümeti üzerinde baskı kurmaktadır. Rejim, bu tutumları ile realist-devrimci olarak tanımlanabilecek bir yeni paradigma belirlemekte, devrimin, sosyolojik gerçeklikleri yadsımasının devrimin sonunu getireceğini görmekte, diğer yandan, rejimin temelini teşkil eden devrim ideolojisinin her alanda güçlendirilmesi ve gelecek kuşaklara aktarılmasının İran İslam Cumhuriyeti’nin temellerinin kuvveti ile doğru orantılı olduğunu çıkarsamaktadır. Bu yeni paradigmanın İran’da ve bölgede yaratacağı yeni gelişmeler son derece önemlidir.
Çağatay BALCI/kafkassam

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir