KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Irak’ta Geçiş Sürecinde AB’nin Genel Dış ve Güvenlik Politikası Sorunları ve Çözümleri

Irak’ta Geçiş Sürecinde AB’nin Genel Dış ve Güvenlik Politikası Sorunları ve Çözümleri

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
320 0

Irak ile ilgili ortak çıkarları olan AB ülkeleri, savaş sonrası dönemde bölgedeki gelişmelere dair bir şeyler söylemek istedi. ABD liderliğindeki askeri müdahaleye karşı çıkan Eski Avrupa denilen Almanya ve Fransa, bölgeden savaş sonrası düzeni sağlamak için gereken askeri gücü desteklemedi. Buna karşılık, Birleşik Krallık tarafından toplam 155.000 askeri güçten 11.000’i, geri kalan sekiz AB ülkesinden 5.000’i kuruldu (Youngs, 2004: 7-8). Bu noktada, AB’nin siyasi ve askeri açıdan ortak bir dış politika geliştirmesinin çok zor olduğunu fark ettiler ve süreci sivil güçlerle yumuşak güç değişkenleri olarak yönetmeyi amaçlıyorlardı. Bu amaçla AB, Irak’taki düzeni demokratikleşme, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının gerçekleştirilmesi, kamu hizmetlerinin aktif işleyişi ve insani yardımların sağlanması yoluyla geri yüklemek için adımlar attı.

AB üyeleri, Irak’ın 2003 sonrası durumuyla ilgili ortak siyasi, sosyal, ekonomik ve güvenlikle ilgili çıkarları tespit etmiş ve yeniden yapılanma sürecinin AB için neden önemli olduğunu göstermiştir. İlerleyen süreçte, AB’nin Irak’a yönelik ana hedeflerinin BM’nin onayıyla çok taraflı uluslararası meşruiyet kazanması, tüm egemen hakların Irak’a devredilmesi, ülke içindeki farklı topluluklara görüş bildirilmesi ve Amerika Birleşik Devletleri ile ortak sorumluluk çerçevesinde yapılan çalışmaları. Özellikle savaştan sonraki 10 yıl boyunca, AB için Irak’ta geliştirilen programların çoğunluğunun hukukun üstünlüğü ilkesinin geliştirilmesi hedeflenmiştir.

AB’nin Irak’taki askeri müdahaleye ilişkin anlaşmazlıklar sonrasında yeniden bir araya geldiği ilk durum, Avrupa Konseyi’nin ilk durumuydu. Avrupa Konseyi, AB’nin 2003’te BM Güvenlik Konseyi’nin Kararı uyarınca Irak’ın yeniden inşasına katılmaya hazır olduğunu ilan etti (Avrupa Toplulukları Komisyonu, 2003: 2). Bu açıdan, AB üyelerini tekrar hareket etmeye yönlendirerek ortak bir dış politika geliştirme çabalarına girişmiştir. Başlangıçta, AB, kıtada düzenlenmiş olsa bile, uluslararası sistemdeki gelişmelere ilişkin politikalar geliştirerek aktif bir oyuncu olmayı hedeflemiştir. AB, küresel aktörün Irak’a müdahale etme arzusunun eksikliğinin üstesinden gelmek ve ülkedeki durumu düzeltmek için savaş sonrası döneme odaklanarak küresel bir aktör olduğunu kanıtlamak istedi. Öte yandan, coğrafi olarak yakın bölgelerdeki çatışmaların Bosna Savaşı tecrübesi olarak AB’yi olumsuz yönde etkileyeceğini biliyorlardı. Bu açıdan bakıldığında, Irak’taki güvensizlik ve istikrarsızlık tüm Orta Doğu’yu etkileyebilir ve bu durumun yıkıcı etkilerinin bir şekilde müdahale edilmedikçe Avrupa kıtasına yayılmasından çok önce olmazdı. Bu gelişmeler üzerine, Avrupa Konseyi, 13 Eylül 2004 tarihli kararıyla, güvenli, istikrarlı, birleşmiş, müreffeh ve demokratik bir Irak’ın Irak bölgesinin istikrarına katkıda bulunacağını ve bir bütün olarak AB’nin çalışmaya istekli olduğunu açıkladı. AB bu amaçla Irak Geçici Otoritesi ile işbirliği içindedir (Konsey Sonuçları Irak 2004-2008, 2004: 4).

Özellikle son on yılda her zaman Avrupa’nın gündeminde olan bir mülteci sorunudur. Irak’ta insani koşulların olumsuz etkisinden dolayı oluşabilecek bir göç dalgası AB’nin gündeminde olmuştur. ABD’nin askeri müdahalesinden birkaç gün sonra, AB’nin stratejisi AB’nin Avrupa’ya yeni bir mülteci dalgasını harekete geçirecek insani bir felaketi önlemek için acil eylem planları yapması gerektiğini belirtiyor. Bir insani krizin önlenmesi için bir insani yardım programı başlatılmalı ve Iraklıların ülkelerinde kalmalarını sağlamak için teşvikler sağlanmalıdır (Luciani, Neugart, 2003: 2). Başka bir konu ekonomik kaygılardan kaynaklanmaktadır. Irak petrol ve doğal gaz arzının, dünya enerji piyasası arzında bir durma gerçekleşmesi istenmiyor. AB üyelerinin toplamı savaş öncesi ilişkilere kıyasla çok düşük olsa da, AB’nin Irak petrolüne çok bağımlı olmadığı görülüyor (Avrupa Toplulukları Komisyonu, 2003: 11). Öte yandan, savaş başladığında dünya pazarında petrol arzı sıkıntısı olması durumunda, Suudi Arabistan bu duruma müdahale edebilecek petrol rezervleri olduğunu bildirdi. Bu, AB’yi biraz rahatlatacak olsa da, asıl kaygıları, sorunun Irak’ta sınırlı kalmayacağı, tüm bölgeye yayılacağı ihtimali. Kargaşanın ve bölgedeki şiddetin yayılması, Orta Doğu enerji pazarındaki kriz anlamına geliyordu. Bu nedenle AB, Irak’taki belirsizlik ve istikrarsızlık durumunu en kısa sürede çözmeyi kabul etti ve bu amaçla hızlı programlar geliştirdi. AB, Irak’ta meydana gelebilecek otorite açığının etkisi altında üçüncü ülkeler ya da terörist gruplar tarafından kitle imha silahlarının imha edilmesinin, Irak’a müdahale eden devletlerle ve uluslararası örgütlerle koordinasyon içinde ele geçirilen silahları tutmayı amaçlamasından endişe duyuyor. (Luciani, Neugart, 2003: 4).

Richard Youngs, “Europe and Iraq From Stand-off to Engagement?”, Centre for European Policy Studies, Working Document, No. 216, December 2004, p. 7-8.
Commission of the European Communities, Communication from the Commission to the Council and the European Parliament, 1.10.2003-COM (2003) 575 final, s. 2.
Council Conclusions Iraq 2004-2008, s. 4,.
http://eeas.europa.eu/iraq/docs/iraq_council_2004- 08_en.pdf .
Giacomo Luciani ve Felix Neugart, “Toward a European Strategy for Iraq”, Bertelsman Foundation, C.A.P Policy Paper, March 2003, p. 2.
Commission of the European Communities, Communication from the Commission to the Council and the European Parliament on the Consequences of the War in Iraq for Energy and Transport, 26.3.2003-COM (2003) 164 Final, p. 11.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yüksek lisans öğrencisi ve Kafkassam Stajyeri Yasin Karaaslan

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir