KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. İran
  4. »
  5. Racih Huri: İran’daki İsrail casuslar

Racih Huri: İran’daki İsrail casuslar

Kafkassam Editör Kafkassam Editör - - 8 dk okuma süresi
299 0

İsrail Dış İstihbarat Servisi Mossad’ın eski şefi Yossi Kohen’in birkaç gün önce yaptığı açıklamalar şaşırtıcı ve hayret uyandırıcıydı. Kohen, İsrail’in 31 Ocak 2018’de İran nükleer arşivini nasıl çaldığını, İran’ın Natanz nükleer tesisine yönelik çeşitli bombalama ve sabotaj operasyonlarını nasıl gerçekleştirdiğini, İranlı nükleer bilim adamlarını nasıl suikastla tehdit ettiğini ayrıntılı olarak açıklamış ve son olarak geçen yıl Ocak ayında Tahran yakınlarında gerçekleşen Muhsin Fahrizade suikastında İsrailli ajanların kendisine yakın olduğunu ima etmişti.

Ancak daha fazla şaşkınlık ve hayret uyandıran açıklamalar İsrail’den değil de geçen hafta İran’ın kendisinden geldi ve eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad tarafından dillendirildi. Ahmedinejad, nükleer arşivin çalınmasının, bombalama ve sabotajların, suikastların ayrıntılarından bahsetmekle kalmadı, aynı zamanda kelimenin tam anlamıyla “Ülkenin en yüksek casuslukla mücadele yetkilisi İsrail casusuydu” dedi.

Şaşkınlığı daha da artıran bu ciddi meselelerle ilgili resmi İranlı yorumların çekingen ve hatta çelişkili bir çerçevede kalması. Geçen Cumartesi, BM İran misyonu ofisi medya sözcüsü Shahrokh Nazemi konuyla ilgili şu yorumu yaptı: “Yossi Kohen’in açıklamaları, 10 yıldan fazla bir süre önce Natanz tesisine Stuxnet virüsü ile yapılan siber saldırı dahil olmak üzere, Tahran’a karşı uzun zamandır sürdürülen sabotaj saldırıları modelini yansıtıyor.” Nazemi ayrıca İranlı bilim adamlarına yönelik suikast imalarının çılgınlık olduğunu ve hoş görülmemesi gerektiğini de belirtti.

Shahrokh Nazemi’nin açıklamaları İsrail’in yaptıklarının açıkça bir kabulü sayılırken, İran’ın Başmüzakerecisi Abbas Arakçi’nin onunla çelişen bir açıklamada bulunması garipti. Arakçi; “Bu çok çocukça ve saçma bir oyun” yorumunda bulundu. İran’ın müzakerecilerinden Muhammed Marandi ise; “İsrail’in elinde uydurma deliller var” diye konuştu. Fakat New York Times gazetesi, bir İsrailli yetkilinin Mossad ajanlarının nükleer programın arşivlerinin muhafaza edildiği İran’daki bir depoya baskın düzenlediğini ve orijinal belgeleri alıp aynı gece İsrail’e kaçırdığı açıklamasını aktarmıştı.

Aynı bağlamda, Hamaney’in danışmanı Mümin Rızai de İsrail’i nükleer arşivi çalmakla suçlamıştı. Doğrudan Dini Lidere bağlı Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreterliği görevini de yürüten Rızai; “Ülke, tüm nükleer arşiv belgeleri çalınmadan önce büyük çapta güvenlik ihlallerine maruz kaldı. Aynı şekilde birkaç insansız hava aracı da gelip, bazı eylemlerde bulundu!” demişti.

Yine de Ahmedinejad’ın açıklamaları en ilginci ve şaşırtıcısıydı. Zira İran’da üst düzey bir güvenlik çetesi bulunduğunu ve bu çetenin nükleer bilim adamlarının öldürülmesi ile Natanz’da gerçekleşen sabotaj eylemlerindeki rolünü açıklaması gerektiğini dile getirdi. Turquozabad ve İran Uzay Merkezi’nin çok önemli belgelerini çaldıklarını söyleyen Ahmedinejad; “Bu kişiler bir belgeyi ceplerine atıp kaçmadılar, belgeleri tırlara doldurarak kaçırdılar. Var olan tüm kontrol noktalarına rağmen ülkeden nasıl kaçtılar. Belgelerle dolu tırlar ülkeyi nasıl terk ettiler?” sorularını yöneltti.

Ahmedinejad, haberin gizlendiğini ve nükleer belgeler İsrail’e ulaşana kadar kimsenin bundan haberi olmadığını, Uzay Merkezi’nin belgelerinin bu merkezin başkanının ofisinde bulunan bir kasada saklandığını söyledikten sonra, “Nasıl tavanı delip içeriye girdiler, kasayı açıp belgeleri çaldılar?” diye sordu.

Kohen, suikasta uğradığında İsrailli ajanların nükleer bilimci Muhsin Fahrizade’nin yanında olduğunu da açıklamış ve şunu eklemişti: “İsrail, bazı durumlarda İranlı bilim adamlarını ülkelerinin nükleer programına katılmaktan caydırmaya çalışır ve onlara ‘eğer mesleğinizi değiştirmeye ve İsrail’e zarar vermemeye razı olursanız, hedef alınmazsınız’ şeklinde bir mesaj gönderir. Bazıları mesajı anlar, bazıları da anlamaz, ama bu reddedilemez bir teklif.” Kohen ayrıca arşivlerin çalınması operasyonuna 20 ajanın katıldığını belirtti fakat hepsinin İsrailli olup olmadığını açıklamadı.

Ahmedinejad’a gelince, bununla kalmayıp, Haydar Muslihi’nin 17 Nisan 2011’de görevden alınmasının ardından Güvenlik ve İstihbarat Bakanlığı’ndaki görevi sırasında edindiği anlaşılan sırları ifşa etmekle tehdit etmeye devam etti.

Bu bağlamda Ahmedinejad internet iplerine kirli çamaşırları sermeye devam etti ve kendi döneminde “İran İslam Cumhuriyeti’nin Sesi” Radyosunun yöneticisi olan Hasan Khojaste Bakırzade’nin, Dini Lider Ali Hamaney’in kayınbiraderinin iki hafta boyunca İsrailli bir şirketin konuğu olarak bulunduğu Hindistan üzerinden ailesiyle birlikte İsrail’e seyahat etmeyi planladığını söylediğini açıkladı. Ancak Ahmedinejad, onu 1998’den 2014’e kadar başında olduğu görevden almış ve bu seyahati gerçekleştirmesini engellemiş.

Daha da ilginci, İran’ın eski istihbarat bakanı Ali Yunusi’nin, geçen Salı günü yaptığı resmi bir itirafta, Mossad’ın ülkedeki çeşitli hassas sektörlere sızdığını kabul etmesi ve bunun sonucunda yetkililerin hayatlarının tehlikede olduğunu vurgulamasıydı. İran merkezli “Jamaran” web sitesine verdiği röportajda Yunusi, Mossad’ın farklı alanlara sızdığını göz önüne alarak ülke yetkililerini hayatlarına dikkat etmeleri konusunda uyardı. Güvenlik güçlerinin, ajanları ve sızanları tespit etmek yerine sadık kişilerin peşine düştüğünü, oluşturulan yeni organların İstihbarat Bakanlığı’nın çalışmalarını ve performansını zayıflattığını vurguladı.

Yunusi’nin 1997-2005 yılları arasında Muhammed Hatemi hükümetinde İstihbarat Bakanı olarak görev yaptığı biliniyor. Jamaran sitesi ise, rejimin ilk Dini Liderinin torunu Hasan Humeyni’ye yakın ve reformistlerle bağlantılı addediliyor.

Birkaç gün önce de New York Times, Tahran’ın eteklerinde bulunan Kerec şehri yakınlarındaki bir tesise saldırı düzenlendiğini ve hedefte Fordo ve Natanz tesislerinde kullanılan santrifüjleri üreten fabrikanın bulunduğu haberini yayınladı. İlginç olan gazetenin haberinde saldırının İran içinde bir alandan havalanan küçük bir drone tarafından gerçekleştirildiği bilgisini verirken, İsrail Başbakanı Naftali Bennett’in ülkesinin bu saldırıdaki rolünü ima eden açıklamalarda bulunmasıydı.

Racih Huri
Lübnanlı yazar şarkulavsat

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir