KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Gündem
  4. »
  5. Putin Rusya’da Hizb-ut Tahrir el-İslami örgütüne savaş açtı!

Putin Rusya’da Hizb-ut Tahrir el-İslami örgütüne savaş açtı!

Ömür Çelikdönmez Ömür Çelikdönmez - - 10 dk okuma süresi
400 0

Putin’in Hizb-ut Tahrir örgütünü sevdiği söylenemez. Örgütün farklı ülkelerde yayın yapan internet sitelerinde kendisinden, “Vladimir Putin Azgın İslam Düşmanı ve Acımasız Müslüman Kasabı Rusya Devlet Başkanı” ifadeleriyle söz ediliyor. Örgüt 4 Ekim 2005’te Londra’ya ziyaret gerçekleştiren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı gösteri düzenlemiş, “savaştan dolayı Çeçen sivillere işkence, tecavüz ve öldürme emri veren acımasız bir diktatör” sloganları atılmıştı.

Hizbut Tahrir uzun bir süredir Orta Asya ülkelerinde faaliyet gösteriyor. İslami tebliğ esaslı faaliyetlerinin temel kurgusu Türkiye’de 3 Mart 1924’te kaldırılan Halifelik müessesesininm yeniden tesisi fikrine dayanıyor. Ancak gerek Rus istihbaratı ve gerekse Hizbut Tahrir örgütünün yasaklandığı Orta Asya Türk cumhuriyetleri; adı geçen örgüte, İngiliz istihbaratının siyasi ve dini uzantısı kapsamında yaklaşıyor. Belki bunun en önemli nedeni,Hizbut Tahrir Orta Asya örgütlenmesinin İngiliz vatandaşı bazı isimler tarafından gerçekleştirilmesi. Bu isimlerden biri de BBC Tacikistan muhabiri Urunboy Usmonov’du ve Haziran 2011’de Tacikistan’da gözaltına alınmıştı. Tacik yönetiminin Urunboy Usmonov’u yasaklı radikal İslamcı grup Hizb ut-Tahrir’le bağlantısı olduğu gerekçesiyle gözaltına almasının ardından BBC çalışanları, Tacikistan BBC muhabiri Urunboy Usmonov’a destek eylemi dahi gerçekleştirmişlerdi. Hatta İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Usmonov’un gözaltına alınması kararıyla ilgili olarak Tacikistan’dan açıklama istemişti. 10 yıldır BBC Orta Asya Servisi’nde çalışan Usmonov, bölge ülkelerinde faaliyet gösteren Hizb ut-Tahrir örgütünün bazı üyeleriyle haber amaçlı olarak görüştüğünü söylemiş, bu nedenle gözaltına alındığını iddia etmişti.

Orta Asya ülkelerinde yasaklanmış İslamcı bir örgüt olan ve üyeleri anında zindana gönderilen Hizbut Tahrir, tün engellemelere rağmen bu ülkelerde faaliyetlerini askıya almadı. Hizb ut-Tahrir örgütünün faaliyette bulunduğu bir diğer Orta Asya ülkesi Özbekistan. Ancak örgüt bu ülkede şimdiye kadar bilinenlerin aksine terör örgütü kapsamında ve silahlı ve bombalı saldırılar yapmakla suçlanıyor.2004’te Özbekistan polisi, Taşkent’teki bombalı intihar saldırılardan İslamcı militanların sorumlu olduğunu açıklamıştı. Taşkent’te Amerikan ve İsrail Elçilikleri ile Savcılık binasına yönelik saldırılarda 3 kişi ölmüş, 8 kişi de yaralanmıştı. Özbekistan hükümeti 2004 Mart ayında 50 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılardan Özbekistan İslamcı Hareketi adlı örgütü sorumlu tutmuş, sonraki saldırıların sorumluğunu hem Özbekistan İslamcı Hareketi hem de Hizbut-Tahrir adlı örgüt üstlenmişti. Hizbut Tahrir örgütlenmesinden rahatsız olan bir başka ülke de Kırgızistan. Ekim 2014’te Kırgızistan’ın güneyindeki Celalabat ili Nooken ilçesinde yaşları 20-25 arasında olan yedi kadın, yasadışı ilan edilen Hizbüt-Tahrir hareketine üyelikle suçlanarak tutuklandığında Kırgız polisi bu kadınların yasadışı ilan edilen Hizbüt-Tahrir hareketinin üyesi ve insanları bu harekete katılmaya davet ettikleri için tutuklandığını açıklamıştı. Operasyon öncesinde Hizbüt-Tahrir, Kırgızistan’da radikal dini hareket olarak yasadışı ilan edilmişti. Hareket Özbekistan ve Rusya’da da yasaklanmıştı. Hizbut Tahrir’in faaliyetleriyle başa çıkamayan Kırgız yönetimi sonunda adı geçen örgütü bahane ederek diğer İslami cemaatlerin tebliğ ve irşad hizmetlerini kısıtlayan bir takım kararlar almış, Kırgızistan’da bazı bölgelerde İslamiyet’i anlatma çabaları, devletin resmi izin şartına bağlanmış, hatta Kırgızistan’ın kuzeyindeki tatil bölgesi İssık-Göl bölgesi sınır köylerinde izinsiz dini tebliğ yapılması yasaklanmıştı.

Rusya Federasyonu’nda karşı istihbarat, iç güvenlik ve sınır güvenliği, terörizmle mücadele ve gizli izleme faaliyetlerini yürüten Rusya Federal Güvenlik Servisi FSB, 2003’te Rusya Yüksek Mahkemesi’nin kararıyla terör örgütü kabul edilen ve Rusya’da yasaklanan Hizb-ut Tahrir örgütünün ülkedeki hücrelerinin ortaya çıkarılarak çökertilmesine yönelik çalışmalarını uluslararası ve bölgesel işbirliği platformlarına da taşıyor. Bu çerçevede
Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Başkan Yardımcısı Sergey Smirnov, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) Bölgesel Terörle Mücadele Kuruluşu’nun Hizb-ut Tahrir el-İslami örgütüyle ile mücadelenin algoritmasını oluşturacağını belirtmiş, Hizb-ut Tahrir’in eylemleri, propagandası bakımından en tehlikeli örgüt olduğunu açıklamıştı.

Rusya Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB), Kırım’da Hizb-ut Tahrir terör örgütüne ait bir hücreyi çökertmiş, Bahçesaray kentinde radikal İslamcı örgüte üye 6 kişiyi gözaltına almıştı. Eski Kırım Başsavcısı Natalya Poklonskaya da Hizb-ut Tahrir’in uzun süredir Kırım’da varlığını sürdürdüğünü ve yarımadanın Ukrayna’ya ait olduğu dönemde yasaklı olmadığını belirtmişti. Kırım Cumhuriyeti milletlerarası ilişkilerden sorumlu Devlet Komitesi Başkanı Zaur Smirnov da, Kırım’da Hizb-ut Tahrir’in faaliyetlerini hızlandırması nedeniyle operasyonların yapıldığını açıklamıştı. 2016-2017 döneminde Kırım’da Hizb-ut Tahrir’e ait hücrelerin yürüttüğü faaliyetlere katılanm yaklaşık 30 takipçi gözaltına alınmıştı.

Bir kaç gün önce Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB), Hizb-ut Tahrir örgütünün Rusya şefinin ve bölge liderlerinin Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nde yakalandığını duyurdu. FSB’den yapılan açıklamada, “FSB’nin İçişleri Bakanlığı ve Ulusal Muhafız birlikleriyle Tataristan’da gerçekleştirdiği özel operasyonda uluslararası terör örgütü Hizb-ut Tahrir’in Rusya elebaşısı ve bölgesel yapılanma liderleri yakalandı” dendi.
FSB, yakalanan militanların ‘küresel hilafet’ adı verilen bir devlet kurma doktrini temelinde hareket ederek Rusya’daki meşru hükümeti yıkmaya yönelik anayasaya aykırı faaliyetleri koordine ettiğini vurguladı. Rus yetkililer 1953’te kurulan Hizb-ut Tahrir Örgütünün amacının, Müslüman olmayan hükümetleri ortadan kaldırılıp tüm dünyada bir halifelik ilan ederek, Şeriat yönetimini hâkim kılmak olduğu belirtiliyor.

Hizbut Tahrir örgütünün ismini ilk duyduğumda lise öğrencisiydim. İktibas dergisi okuru olduğum için zaman zaman bu örgüte mensup olmakla itham edilmek yabancısı olduğumuz bir durum değildi. Dergiyi çıkaran merhum Ercüment Özkan’ın gençlik yıllarında bu örgütle irtibatlı olduğu, yargılandığı ve daha sonra bu örgütle irtibatını kestiği biliniyordu.1980 sonrası Türkiye’de İhvan yazarlarını ve liderlerinin kitaplarını okumak furyası vardı. İhvan’a sempati duyanların çoğu Hizbut Tahrir’i, İhvan’ı bölmek için İngilizler tarafından kurdurulmuş bir örgüt olduğunu iddia ediyorlardı. Sonradan öğrendik ki Hizb-ut Tahrir; ne ruhaniyetçi, ne ilmî, ne akademik ne de hayır işleriyle uğraşan bir kitle olmayıp siyasî bir kitledir. Asıl amaçları Halifeliğin yeniden ihyasıdır. Şeyh Takıyyuddin En-Nebhani Hizb-ut Tahrir’in kurucusudur ve adı geçen örgüt Ürdün merkezlidir.
Günümüzde ise Hizb-ut Tahrir İngiltere temsilcilerinden Shazia Akhtar, Hizbut Tahrir Basın Sözcüsü Dr. Nazreen Nawaz , adı geçen örgütün faaliyetlerini dünya genelinde sürdürmesinde etkili isimlerin başında geliyor.

Türkiye’de ise Köklü Değişim dergisi adı geçen örgüte yakınlığı ile tanınıyor. Hizbut Tahrir örgütlenme şemasında Türkiye merkez değil vilayet statüsünde. Merkez dediğimiz gibi Ürdün. Türkiye’nin merkez değil de vilayet kapsamında değerlendirilmesi örgüte yönelik bazı istifhamların ve şüphelerin kaynağı. Neredeyse yarım yüzyıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Hizbut Tahrir yapılanmasının Türkiye’de başarısız olmasının en büyük nedeni söylemlerini siyasal bir üsluba büründürerek Raşidi Hilafet’e geçişle sınırlandırmasıdır. Bence en önemli nedenlerinden biri de örgütlenme şemasına göre Türkiye’yi vilayet statüsünde kabul etmesidir. Oysa Türkiye Müslümanları ve Türkiye kökenli İslami hareketlerin hatta cemaatlerin dahi ortak kanaati, Türkiye’nin dünya İslam hareketinin beyni ve kalbi olduğu şeklindedir. Bu görüşün müşterek ve tescillenmiş ifadesi, Türkiye hilafetin merkezidir, halife Türk’tür. Putin Erdoğan’ın yakın dostu. Hatta zaman zaman çıkışları ve söylemleriyle Erdoğan’ı İslam dünyasının siyasi ve dini lideri gördüğünü ortaya koyuyor.

Ömür Çelikdönmez
Twitter:@oc32oc32

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir