1. Toplantı ile ilgili simgesel mesajlar vardı. Öncelikle, Konstantin Sarayındaki Yunan Odasından yapılması anlamlı. İnsanın aklına 3. Roma teorisi geliyor:) İkinci, Erdoğan`ın Putin`i bir az bekletmesi, muhtemelen tesadüf, fakat Putin`in Bakü`de Erdoğan`ı bekletmesine karşılık olduğu yorumlarını da es geçmemek lazım.
2. Erdoğan söyleminde Putin`e oranla daha duygusal ve daha sıcak bir üslüp benimsemişti. Putin ise söylem bazında daha kontrolü idi ve bu kontrolünün bozacak sözlerden kendini frenlemeye çalışırdı. Nitekim bir defasında Türkiye`ye karşı “sanksiyalar” sözünün “san…” kısmın söyledikten sona lafını yarıda keserek “ sınırlayıcı önlemler” kavramını kullandı. Üslup konusu her iki liderin mizacıyla da yakından ilgilidir.
3. Her iki taraf ilişkilerin 24 Kasım öncesine götürme ve bunu da olabildiğince hızlı yapma konusunda mutabıklar, fakat Rusya Ankara`nın “ilişkileri stratejik boyutta daha ireli götürelim” önerisine göreceli olarak daha az istekli yanaşıyor bu aşamada. Muhtemelen bu konuyu daha fazla pazarlık aracı yapmak istiyorlar.
4. Heyetleri arası görüşmelerde Rusya tarafından Genelkurmay başkanı varken, Türkiye`den Akar`ın bulunmaması dikkat çekti, muhtemelen darbe ile ilgili riskin yüksek olduğu bir ortamda ordunun başında ayrılması uygun bulunmamış.
5. Daha önceleri değişik platformlarda da çok defa vurguladığım üzere Suriye konusu esas stratejik konulardan biri oldu. Bu konuda diplomatlar, askerler ve istihbaratçılardan oluşan bir ortak komisyon kuruldu ve bu komisyon bu gün müzakerelere başlayacak. Muhtemelen komisyonun üç işlevi olacak: 1) Suriye`de Rus ve Türk çıkarlarını uzlaştırmak 2) Rusya`nın Türkiye`nin Suriye yönetimi ile ilişkilerini bir ölçüde normalleştirmesinde arabulucu/kolaylaştırıcı rolünün çerçevesini çizmek 3) İlk ikisi başarıla bilirse Suriye krizinin çözümüne ilişkin bir Rus-Türk ortak çözümü planının ortaya koymak. Üçüncü şıkkın gerçekleşmesi ihtimalı daha az gözüküyor bu aşmada. Özelikle üçüncü sürece İran`ın dahil edilmesi ile Suriye için bölgesel bir barış planı çıkarmak yararlı olur. Bu noktada Suriye`de siyasal dönüşüm noktasına Rusya ve Türkiye`nin uzlaşacağı formül yarı başkanlık sistemi (siyasi gücü zayıflatılmış Esed+ muhaliflerin temsil olduğu parlamento ve hükümet) olabilir. Rusya buna destek verirsen, İran`ın itirazları da makul seviyeye çekile bilir. Komisyon çalışmaları zor bir süreç olacak, ama özelikle ilik ikisinde önemli uzlaşmaların sağlanacağını tahmin ediyorum.
6. İkili ilişkilerde kritik alan olan Kafkaslar konusunda da ilk adım atılmış durumda ve bu çerçevede Rusya-Azerbaycan-Türkiye üçlü formatı kurulacak. (Bu öneriyi 1.5 yıl önce bir yazımızda dile getirmiştik) Bu format her üç ülkeye 3-lü denklemde ilişkilerini yumuşatma ve işbirliği yapma imkanı sağlayacak. Bu format Karabağ konusunda özellikle Rusya`nın tutumunun yumuşamasında faydalı olabilir. Fakat sonraki aşamada Karabağ sorunun çözümü için Rusya- Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan dörtlü formatına ihtiyaç olacak. Ayrıca Türkiye-Gürcistan-Rusya formatının da kurulması gerekmektedir.
7. Bu arada Erdoğan-Putin görüşmesinden sonra ivme kazanmasından Batı, Ermenistan ve İran`ın pek memnun olduğu söylenemez. Bu noktada Rusya ve Türkiye`deki Batıcıların, Türkiye`de FETO`-cuların, Rusya`da ise Ermeni lobisinin ilişkilerdeki çatışma noktalarını öne çıkaracağını tahmin etmek zor değil. Bu süreçte hem Tahran`ın endişelerini bertaraf etmek, hem de bölgesel işbirliğine yeni bir boyut kazandırmak için Azerbaycan-Rusya-İran formatına Türkiye`nin eklenmesi, ya da ayrı bir Türkiye-Rusya-İran formatının kurulması faydalı olur.
Dr. Nazim Cafersoy
Putin-Erdoğan Görüşünden Dikkatimi Çekenler
394 0