Eurasia Diary, 2 Ekim’de Papa Francis’in Bakü’ye planlanan ziyareti öncesi Azerbaycan’daki Katolik Cemaati Başkanı, Roma Katolik Kilisesi’nin ordinaryüsü Vladimir Fekete ile röportaj gerçekleştirdi.
Papa, Bakü’de bulunan Papa Kutsal Meryem Kilisesi’nde vaftiz yapacak.
Sonra Papa, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Müslüman, Ortodoks ve Yahudi topluluklarının liderleri ile görüşecek. Aynı gün akşam Papa Vatikan’a dönecek.
Görüşme sırasında Vladimir Fekete, Papa Francis’in “Ermeni soykırımı” iddialarını tanımasından da bahsetti.
yönetiminin nüfuzu biliniyor, bu, tüm dünya Katolik kiliselerinin yönetimine en yüksek ve hukuki güç demektir. Papa’nın dünyevi hakimiyetini ve hakimiyetinin sınırlarını nasıl karakterize edersiniz?
Vladimir Fekete: Papa’nın son yüzyılında herkes, kilisenin dünyevi iktidarla ilgilenmediğini tekrarlıyor, kilisenin önem verdiği şey manevi güçtür. Belki de Katoliklerin ve diğer insanların üzerinde laik yetkiden vazgeçmesi insanların gönlünü fethetmeye daha da yardımcı olur. Böylece, Vatikan’ın dünyevi yetkiyi reddetmesi çok doğru bir karardır ve en büyük manevi yetkiyi kazanmaya hizmet ediyor.
Eurasia Diary: Vatikan’ın gündem çatışmalarında ve sorunlarda durumu nedir?
Vladimir Fekete: Vatikan, herhangi ihtilaf tarafları olan ülkeler arasında, barışığa ortak yol bulmak için görüşmeler koltuğuna otursunlar diye aracı olmaya çalışıyor. Buna Vatikan’ın özel çabaları sonucunda Küba ve ABD arasında ayarlanan ilişkileri örnek getirebilirim ki, şu anda bu ilişkiler yeni bir aşamaya geldi.
Papa, Ermenistan’a gerçekleştirilen ziyaretten sonra Gürcistan’a ve Azerbaycan’a ziyaret ederek, kendisinin özel olarak rağbet gösterdiği ve sevdiği ülke olmadığını bildirmek istiyor. Çünkü, o kendisini tüm insanların manevi babası hissediyor ve herkese – Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan vatandaşlarına aynı saygıyı besliyor, onları dostu ve kardeşi olarak görüyor.
Eurasia Diary: Geçen yıl Roma Papası Ermenistan’a ziyareti sırasında “Ermeni soykırımı” ifadesini kullanması Azerbaycan’da da keskin eleştirilere neden olmuştu. Bu tip konuların politikacılar veya dini figürler arasında değil, tarihçiler arasında tartışılması mantıklı değil mi?
Vladimir Fekete: Ben Roma Papası’nın kullandığı ifadelerden sorunlu olamam. Tabii ki, bu tip konulara tarihçilerin görüş bildirmesi daha uygun olur. Fakat, siyasetçiler hep daha fazla nüfuza ve hükme sahiptir. Ziyaret sırasında Papa Francis, kutsal Yohan Pavel II’nin söylediği fikri tekrarladı, bu konuda kişisel görüşünü açıklamadı. Yani, Papa Francis onun 2000 yılında Ermenistan’a gönderdiği başvurusunu aktardı. Böylece, Papa Francis Vatikan politikasının değişmediyine ve selefi Yohan Pavel II’nin siyasetile gittiğine işaret verdi.
Röportaj: Natalya Guliyeva
