KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Ermenistan
  4. »
  5. PAPA FRANSUVA EKÜMENİZM İÇİN BASTIRIYOR

PAPA FRANSUVA EKÜMENİZM İÇİN BASTIRIYOR

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 13 dk okuma süresi
450 0

PAPA FRANSUVA EKÜMENİZM İÇİN BASTIRIYOR
PAPA FRANCİS ERMENİSTAN’DA
Roma Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa Fransuva 24-26 Haziran tarihleri arasında Ermenistan’a resmi bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Papa, ziyaret sırasında Ermenistan’ın hem siyasi hem de dini liderleriyle üst düzey görüşmeler yapmıştır. Papa’nın Ermenistan’a yaptığı ziyaretin resmi kaynaklara göre amacı Ermenistan’a ve Ermeni halkına olan “sevgi ve takdirini” göstermekti. Ancak ziyaret sırasında yapılanlardan ve söylenenlerden anlaşılan, Papa’nın Ermenistan’a bu ziyareti yapmasındaki temel amaç ekümenizmi, yani Hristiyan dayanışmasını ve birliğini desteklemekti.

Burada şaşırtıcı bir durum yoktur, zira Papa Fransuva Roma Katolik Kilisesi’nin başına geçtiği günden beri ekümenizmi sağlama isteği doğrultusunda hareket etmiştir. Papa Fransuva’ya göre Hristiyanlık günümüz dünyasının sorunları ve kötülükleri ile baş edemeyen, parçalanmış bir durum içerisindedir. Bu sebeple Papa Fransuva can havliyle (tercihen Roma Katolik Kilisesi’nin manevi önderliği altında) dünyanın dört bir yanındaki Katolik, Ortodoks ve Protestan Hristiyanları bir araya getirmenin yollarını aramaktadır. Bununla bağlantılı olarak, Papa’nın kendisini 1915 olaylarıyla ilgili soykırım söylemine (ki bu söylem bariz bir şekilde Ermenistan ziyareti sırasında dile getirilmiştir) yoğun bir şekilde dâhil etmesi, kendisinin ekümenizm konusunda bastırması çerçevesinde anlaşılması gerekmektedir.

Papa’nın ziyareti sırasında ekümenizmi sağlama isteği, Papa Fransuva ve Ermeni Apostolik Kilisesi Katolikosu II. Karekin’in birbirlerine yönelik jestleriyle[1] ve iki dini lider arasında imzalanan ortak beyanatla açıkça ortaya konmuştur:[2]

Hristiyanlar arasındaki bölünmeler devam etse de, bizi birleştiren şeylerin bizi bölen şeylerden çok daha fazla olduğunu memnuiyetle teyit ediyoruz. İsa’nın Kilisesinin birliği işte bu sağlam temel üzerinden belirgin hale gelecektir, … Geçen on seneler içerisinde Ermeni Apostolik Kilisesi ve Katolik Kilisesi arasındaki ilişki başarılı bir şekilde yeni bir aşamaya girmiştir ve bu ilişki karşılıklı dualarımız ve güncel zorlukların üstesinden gelmek konusundaki ortak çabalarımız sayesinde güçlenmiştir. Bugün bu ilişkinin devam ettirilmesinin hayati önemine kani olmuş durumdayız. Tam anlamıyla bir ortaklığı (komünyonu) paylaşmak ve birlik olmayı somut bir şekilde ifade etmek hedefiyle; sadece ilahiyat alanında değil, ayrıca dua alanında da daha derin ve daha kesin iştirak edeceğiz ve yerel topluluklar düzeyinde etkin işbirliği yapacağız. …

Yukarıda değinilen jestler ve beyanatlar, Papa Fransuva’nın Ortodoks Hristiyanlar’a yönelik seslenişinin bir başka örneğini temsil etmektedir. Geçmişte, Papa Fransuva’nın İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi başı I. Bartholomeos’la ve Rus Ortodoks Patrikhanesi başı Patrik Kirill’le yaptığı görüşmelerde de benzer dayanışma mesajları verilmiştir. Bir başka yüksek profilli Ortodoks kilisesi olan Ermeni Apostolik Kilisesi ile yakın ilişkiler elde edilmesi; Ortodoks Hristiyanların geneliyle yakın ilişkiler, yani ekümenizm elde edilmesi anlamına gelecektir. Papa geçen seneki soykırım beyanatıyla zaten Ermenileri sevindirmişti ve Papa’nın bu sene Erivan’daki “soykırım müzesi”ni ziyaret etmesi bu memnuniyeti daha da pekiştirmiştir. Papa ve Kilise, Türk tarafının tepkisini yumuşatmak adına bu sene 1977’de Ermeni teröristler tarafından katledilen Türkiye’nin Vatikan’daki Büyükelçisi Taha Carım’ı anarak alışılmamış bir adım atmıştı.[3] Ancak Ermenistan ziyareti sırasında Papa’nın hazırlanmış konuşma metnin dışına çıkması ve sözde soykırım suçlamalarını tekrar etmek konusundaki ısrarı, ilkeli davranmak yerine kibirli davranmak yönünde bir tercih yapıldığını ortaya koymuştur.

Böyle bir tercih yapılmış olması gösteriyor ki, Papa Fransuva’nın ekümenizm elde etme isteği o kadar büyüktür ki kendisi Ermenileri memnun etmek uğruna Türkiye’yi kışkırtmaya razıdır (zira Ermenilerin her şeyden çok istediği kendileri gibi başkalarının da soykırım terimini kullanmasıdır). Kısacası Papa ve Ermeni Apostolik Kilisesi arasında şöyle bir anlaşmayla karşı karşıyayız: Papa, soykırım söyleminin yayılması için kendi konumunu kullanacak, buna karşılık olarak da Ermeni Apostolik Kilisesi Papa’nın Roma Katolik Kilisesi liderliğinde ekümenizmin elde edilmesi konusunda çabalarına tam destek verecek.

Soykırım söylemine neden bu kadar destek verdiğine bir gerekçe olarak, Papa, 1915 olayları konusunda her zaman soykırım ifadesini kullandığını ve bu konuda tutarlı olmak istediğini ifade etmiştir. Kendisi ayrıca beyanatlarıyla soykırım teriminin ne olduğunu pek anlamadığını tekrar ortaya koymuştur.[4] Papa, ona göre üç tane olan ana soykırımdan bahsetmiştir: “Ermeniler’e yapılan ,… Hitler’inki ve … Stalin’inki” (“Stalin’inki” derken neyi kastettiği belli değildir). Bunlara atıf yaptıktan sonra Papa, Afrika’daki bir soykırıma muğlak bir şekilde atıfta bulunmuştur. Papa’nın kastettiği Ruanda Soykırımı mıydı? Eğer şayet bunu kastetmişse, Papa, yetkili bir mahkeme tarafından ispatlanmış olan bir soykırıma (sanki bu soykırım o kadar da önemli değilmiş gibi) neden bu kadar muğlak bir şekilde atıfta bulunmuştur?

Bundan daha da önemlisi, Papa Fransuva yine hiçbir şekilde Srebrenitsa Soykırımı’ndan bahsetmemiştir.[5] Papa’nın neden Srebrenitsa Soykırımı’ndan hiç bahsetmediğini anlamak kolaydır: bu soykırımın herhangi bir şekilde anılması Sırpları ve Rusları (ki iki halk da çoğunlukla Ortodoks Hristiyan’dır) kızdırmaktadır, zira Sırplar ve Ruslar bu tür anmaları kışkırtıcı olarak nitelendirmektedirler.[6] Ekümenizm elde etme konusunda çok hevesli olan Papa, muhtemelen Sırpları ve Rusları kızdırmamak ve dolayısıyla bu iki önemli Ortodoks halkın desteğini kaybetme riskine girmemek için Srebrenitsa Soykırımı’na değinmekten kaçınmaktadır.

Adaleti tesis etmek ve soykırımlara dikkat çekmek konusunda sözde çok ilgili olan Papa’nın, günümüzde Namibya olarak bilinen topraklarda, 1904-1907 yıllarında Alman sömürge yönetimi tarafından Herero ve Nama kabilelerine karşı yapılan (Namibya halkının ve hatta Almanya’da bile bazı insanların soykırım olarak nitelendirdiği) sistemik toplu katliamlardan hiçbir şekilde bahsetmediğinin de belirtilmesi gerekmektedir.

Tüm bu örnekler, Papa’nın soykırımın ne anlama geldiğini tam olarak bilmediğine ve kendi çıkarlarına uyacak şekilde tarihi meseleleri seçtiğine işaret etmektedir.

Hem Papa hem de Roma Katolik Kilisesi, Papa’nın Ermenistan’da sergilediği davranışları savunmak konusunda hemen harekete geçmişlerdir. Papa, soykırım terimini kullanırken “saldırgan bir niyeti” olmadığını ve kendisinin bu terimi kullanması karşısında Türkiye’nin protesto etme hakkına sahip olduğunu ifade etmiştir.[7] Bir yandan da Kilise, Papa’nın “haçlı zihniyeti” ile hareket ettiğine dair olan Türkiye’nin suçlamasına şiddetle karşı çıkmış, Papa’nın Türkiye’ye karşı herhangi bir düşmanlığı olmadığını ileri sürmüştür.[8]

Papa’nın Türk veya Müslüman düşmanı olduğunu açıkça gösterecek herhangi bir davranış sergilememiş olduğu doğrudur. Ancak soykırım söylemi, bir yüzyıl içerisinde (çoğunluğu Hristiyan olan) Batılı ülkelerin zihinlerinin derinlerine yerleşmiş olan Müslüman ve Türk düşmanlığından güç olan propagandalar ve çarpıtmalarla şekillendirilmiştir. Bu sebepten ötürü, kendisi kabul etse de etmese de, Papa’nın soykırım söylemini kullanması Türklerin kötü bir şekilde yaftalanmasını pekiştirmekte ve onları ekümenizmin elde edilmesi için kolayca kullanılabilen bir kurbana çevirmektedir.

Aslına bakılırsa, Papa Fransuva döneminde Türklerin ekümenizm uğruna taciz edilmesi, Roma Katolik Kilisesi’nin 1480’de Osmanlı’nın Otranto Seferi sırasında hayatını kaybeden Hristiyanları, bu seferle ilgili hikâyelerin belirsizlikler, abartılar ve önyargılarla dolu olmasına rağmen aziz ilan etmesiyle başlamıştır.[9] Otranto Seferi’ne dair hikâyeler ve “Ermeni soykırımı”, korkunç bir düşman (bu bağlamda, Müslüman Türkler) tarafından saldırıya maruz kalan savunmasız Hristiyanlara dair tasvirleri gözler önüne getirmektedir. Bu tür tasvirler ise, Hristiyanların geçmişteki ve hâlihazırdaki zorlukları gözden geçirerek, çıkarlarını korumaya yönelik olarak dayanışmaya gitmelerini neden olacaktır.

Roma Katolik Kilisesi, Dünya Kiliseler Konseyi (dünyanın en büyük kiliseler birliği) ve Ermeni Apostolik Kilisesi’nin soykırım söylemine saplantılı bir şekilde sarıldığı ve bir bakıma Türkiye gibi çoğunluğu Müslüman bir ülkeye karşı birlik oldukları bir dönemde; Türkiye, Haçlı zihniyetinden beslenen bir düşmanlıkla karşı karşıya olduğunu hissetmekte sonuna kadar haklıdır. Ayrıca, hayırlı işlerle uğraşan, reformcu ve özgür düşünceli biri olmakla şöhret kazanan Papa’nın ekümenizm uğruna Türklere karşı yaftalayıcı bir söylem kullanmakta ısrar etmesi, onun korkutucu bir karanlık tarafını ortaya koymaktadır. Karşımızda Türkiye gibi bir ülkeyle ilişkileri bozacak ve bunca Müslümanı karşısına alacak kadar ekümenizm saplantısı içine girmiş bir dini lider vardır. Papa, ekümenizm uğruna Türklere ve Müslümanlara karşı incitici ve ötekileştirici bir stratejiyi izlemekte bu kadar kararlıysa, bu durumda Türkiye’nin Roma Katolik Kilisesi’ne yönelik algısını ve yaklaşımını köklü bir şekilde gözden geçirmesi kendi çıkarına olacaktır. Ancak belki de Kilise’nin halk nezdinde desteği harekete geçirmesi için gereken budur.

MEHMET OĞUZHAN TULUN/AVİM
————————————————————————————————————-

[1] Gerard O’Connell, “Pope Francis Prays for Full Unity with Armenian Apostolic Church”, AmericaMagazine.org, http://americamagazine.org/content/dispatches/pope-francis-prays-full-unity-armenian-apostolic-church

[2] “Joint declaration by Pope Francis and the Catholicos Karekin II: We implore the leaders of nations to listen to the plea of millions of human beings who urgently need bread, not guns, 27.06.2016”, Vatican.va, http://press.vatican.va/content/salastampa/en/bollettino/pubblico/2016/06/27/160627d.html

[3] Mehmet Oğuzhan Tulun, “Vatikan’ın Tarih Söyleminde Olumlu Değişim”, AVİM, http://avim.org.tr/tr/Yorum/VATIKAN-IN-TARIH-SOYLEMINDE-OLUMLU-DEGISIM

[4] Mehmet Oğuzhan Tulun, “Hukuki Ve Tarihi Bir Tartışmaya Dini Katmak”, AVİM, http://avim.org.tr/tr/Yorum/HUKUKI-VE-TARIHI-BIR-TARTISMAYA-DINI-KATMAK

[5] Mehmet Oğuzhan Tulun, “Papa Fransuva’nın Çifte Standardı”, AVİM, http://avim.org.tr/tr/Yorum/PAPA-FRANSUVA-NIN-CIFTE-STANDARDI

[6] Ali Murat Taşkent, “BM’deki Srebrenitsa Tartışmalarıyla Ortaya Çıkan Çelişkiler”, AVİM, http://avim.org.tr/tr/Yorum/BM-DEKI-SREBRENITSA-TARTISMALARIYLA-ORTAYA-CIKAN-CELISKILER

[7] “Full text: Pope Francis’ in-flight press conference from Armenia”, CatholicNewsAgency.com, http://www.catholicnewsagency.com/news/full-text-pope-francis-inflight-press-conference-from-armenia-45222/

[8] “Başbakan Yardımcısı Canikli’den Papa’ya tepki!”, Milliyet, http://www.milliyet.com.tr/basbakan-yardimcisi-canikli-den-siyaset-2268607/ ; “Vatican denies Pope has ‘Crusades’ mentality over Armenian Genocide”, HorizinWeekly.ca, http://www.horizonweekly.ca/news/details/88555

[9] Mehmet Oğuzhan Tulun, “Ermeni Apostolik Kilisesi’nde Yaşanan Anlaşmazlıklar,” AVİM raporu, http://avim.org.tr/images/uploads/Rapor/RAPOR-4-yeni.pdf

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir