10 Temmuz 1994 yılında Belarus’un Cumhurbaşkanı olarak seçilen Aleksandr Lukaşenko bu günlerde zorlu bir seçim karşısında. Avrupa mı? Rusya mı?
Aslında bağımsızlığını kazandıktan sonra Belarus bir çok alanda SSCB’den kalan ‘mirası’ diğer bağımsızlık kazanan devletlere göre daha fazla saklamıştır. Batı’dan AB sınırları ile çevrili olsa da, örneğin Baltık Ülkeleri gibi AB’ye yaklaşmayarak kendi içinde ‘mini bir SSCB’ kurmuştur. ‘Batka’ lakabıyla ün salan Lukaşenko (Belarusça baba demek) ülkede demokratik reformları hızlandırmak ve Pazar ekonomise geçişi hızlı bir şekilde tamamlamak yerine ülkeyi ‘Sovyet Stiliyle’ yönetmeyi tercih etmiştir. Ülkenin istihbarat kurumunun ismi bile hala KGB. Bu bağlamda elbette ekonomisi de büyük oranla Rusya Federasyonu’na bağlı olduğu açıktır.
“Avrupa’nın Son Diktatörü” olarak da anılan ‘Batka’, AB ile entegrasyonu tercih etmezken, Rusya öncülüğünde kurulan bütün kurumlara üye olmuştur (KGAÖ, Avrasya Ekonomik Birliği gibi), hatta 1997 yılında, fazla etkisi olmasa da Rusya Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin ile birlikte Rusya Belarus Birliği’ni de kurmuştur.
Ancak Ukrayna Krizi sonrası durum yavaş yavaş değişmektedir. Aslında Putin’in SSCB’yi yeniden kurma hayalinin olduğu yaptığı geçmişe dönük birçok beyanında ortaya çıksa da. Ukrayna’da AB yanlılarının gösterileri sonucu yaşanan Maydan olayları sonucu Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın ülkeden kaçması sonucu Rusya’nın Ukrayna’nın Doğu’suna askeri müdahelesi ve Kırım’ı işgal etmesi durumu değiştirmek açısından önemli olmuştur. Elbette Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahelesi Eski SSCB’nin birçok ülkesinde olduğu gibi Belarus’u da tedirgin etmiştir. Bu bağlamda Belarus’un Kırım’ı Rusya toprağı olarak tanımaması anlaşılandır.
Belarus’un ‘Ukrayna Krizi’ sırsaındaki tutumu ABD başta olmakla Batı ülkelerinde memnuniyetle karşılanmış ve yıllar sonra ilişkilerde yumuşama gözlenmiştir. Ülke içinde ‘siyasi tutukluların’ serbest bırakılması sonucu Batı Belarus’a yönelik bazı yaptırımları kaldırmıştır.
2020 Şubat ayında ABD’nin bu güne kadar Belarus’a resmi ziyaretde bulanan en üst düzey yöneticisi olan Pompeo başkent Minsk’i ziyaret etmiştir. Bu ziyaret Batı ile ilişkileri geliştirmek adına önemli olmuştur. Görüşmede Belarus’un Rusya enerjisine bağımlılığı ana gündem maddelerinden bir tanesi olmuştur. Ocak ayında Moskova’nın Belarus’a yeterli miktarda petrolün vermeyeceği konusunda uyarılarından sonra Belarus Rusya’yı ülkeyi kendi topraklarına katmak istemekle suçlamış ve alternetif enerji kaynakları arayışlarına girmiştir. Dış İşleri Bakanı Vladimir Makei yaptığı açıklamada, görüşmede Pompeo’nun, ABD’nin Belarus’a tam bağımsız bir Cumhuriyet kurması için gerekli bütün destekeri vereceği ve gerekirse Belarus’a ihtiyacı olan petrolün yüzde yüzünü temin edeceğini konusunda bir görüş bildirdiğini basına aktarmıştır.
Elbette enerji ve petrol konusu Rusya’nın Belarus’a baskı olarak kullandığı konuların başında gelmektedir. Hatta Lukaşenko Ocak ayında bir açıklamasında “eğer Rusya bize yeterli miktarda petrol sağlamazsa bizde Avrupa devletleri için tranzit olarak ‘Drujba’ hattından ülkeye gerekli miktarda petrole el koyarız’ açıklamasını yapmıştır.
Elbette yeni tip Koronovirüs ve pandemi bütün dünyanın siyasi gündeminin ana konusu haline gelmiş ve diğer siyasi krizleri bir nebze de olsa ikinci plana atmıştır. 9 Mayıs’ta İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin 75. yıl dönümünü çoşkuyla kutlamaya hazırlanan Rusya kutlamaları iptal etse de diğer bir çok ülke gibi kısıtlamaları uygulamayan Belarus’ta kutlamalar ve askeri geçit yapılmıştır. Lukaşenko verdiği demeçte eski SSCB ülkerinden sadece Belarus’ta bu kutlamaların yapıldığı söylemiş ve aslında bu açılamanın Putin’e bir ‘gönderme’ olduğu yorumlanmıştır.
Elbette düşük petrol fiyatları ve salgın sonrası birçok siyasi gelişmelerde olduğu gibi Belarus Rusya ilişkilerinde nasıl bir değişime uğrayacağını tahmin etmek zordur. Fakat Putin Rusya’sının hayalini gördüğü ‘SSCB’nin yeniden toplanması’ girişimleri devam edecektir. Belarus’la ilişkiler bu açıdan fevkalede önemlidir.
Putin’in baskılarına ‘Batka’ direnebilecek mi? ABD ve AB’nin Belarus’la ilişkiler nasıl devam ettireceği soruları salgın sonrası uluslararası ilişkilerde önemli gündem maddesi olarak kalacaktır.
Dr. İlkin MİKAYILOV
Pandemi Sonrası Putin’in Yeni Hedefi Belarus, “Batka” direnebilecek mi?
453 0
Kafkassam Editör
Yeni bir dünyaya uyanmak, dünyayı yeniden okumak isteyenler için, söylenecek sözü olanlar için merkezi Ankara’da olan KAFKASSAM’ı kurduk. Erivan, Bakü, Tiflis, Tebriz, Grozni, Moskova, Mahaçkale, Nazrin, Nalçik, Saratov, Ufa ve Sochi’de ofislerimiz temsilcilerimiz var. Kafkassam genelde kafkasya çalışmak için kuruldu Kafkasya genelinde çalışır. Ermenice Rusça Gürcüce İngilizce dillerinde yayın yapan kafkassam genç akademisyen ve stratejistlerle çalışmaya özen gösterir. KAFKASSAM’ın internet sitesi 2 Ocak 2010’da yayına girdi. İnternet sitesinde Kafkasya’daki ülkeler ve Türkiye ile ilişkileri hakkında makaleler, ropörtajlar, analizler ve yorumlara yer verilmektedir.