Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Türklerini eşit siyasi ortak olarak görmemekte son derece kararlı görünüyor. Rum tarafı yapılan tüm uyarılara rağmen müzakere sürecinin geleceğini olumsuz yönde etkileyeceğini bile bile yine de hidrokarbon arama ihaleleri açmaktan geri durmayarak kendi bildiğini okumaya devam ediyor!
Önümüzdeki günlerde Rum Yönetiminin hidrokarbon arama faaliyetleri neticesinde ihtilaflı MEB’lerde karşılıklı olarak yeni gerginliklerin yaşanacağı, devamında sıcak çatışma ihtimalinin yüksek seviyede olduğu düşünülmektedir!
Son iki aylık dönem içerisinde Anastasiadis’in yapmış olduğu açıklamalar neticesinde Rum tarafının gerçek niyeti net biçimde ortaya çıkmıştır. Rum tarafının ajandasında federal bir çözüm düşüncesi yoktur. Rum Yönetiminin 1968’den bu yana devam eden müzakere süreçlerinde federal bir çözüm istiyormuş gibi görünerek gerçek niyetlerini sakladıkları artık ortaya çıkmıştır.
Kıbrıs’ta federal bir çözüme varılamayacağını akıl sahibi herkes artık görüp kabullenmeye başlamıştır. Cumhurbaşkanı Akıncı dahi Rumlarla birçok konuda uzlaşmaya varılamadığını artık dile getirmeye başlamıştır!
Müzakere sürecinde artık sona gelinmiştir. Rum Yönetimi Anastasiadis’in de açıkladığı gibi Kıbrıs Türk Halkını azınlık olarak görmektedir. Rum Yönetiminin aklındaki çözüm modeli, 1963’de gasp ederek üniter hale dönüştürdükleri Kıbrıs Cumhuriyeti içerisine Kıbrıs Türklerini azınlık olarak almaktan başka bir şey değildir. Kıbrıs müzakere sürecinde federal bir çözüm bulunamayacağı anlaşıldığına göre artık önümüze bakmak durumundayız.
***
Gönlümden geçen KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak tanınmasıdır. Eğer tanınma ilk aşamada gerçekleşemeyecek gibi ise zaman kaybedilmeden Özerk Devlet yönetimine geçilmelidir. Özerk Devlet modeli ilhak ya da il olmak demek değildir. Öncelikle bunun altını çizmekte fayda var. Bugün özerk devlet modeli olarak en bilinen örnek Birleşik Krallık olarak önümüze çıkmaktadır. Birleşik Krallık içerisinde yer alan Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda bu anlamda incelenebilir.
Önümüzdeki süreçte dışişleri ve savunmamızı Türkiye’ye bırakarak Kıbrıs Türk Devleti’ni dünya kamuoyuna ilan edilebiliriz. Bir yılı aşkın süredir alternatif çözüm seçeneği olarak Özerk Kıbrıs Türk Devleti’nin hazırlanmakta olduğunu sık sık yazmaktayım.
Gerek KKTC’nin İslam İşbirliği Teşkilatı’nda ‘’Kıbrıs Türk Devleti’’ adı ile temsil ediliyor olması ve yine uluslararası pasaport ve kimlik kartlarına kod veren ’’ICAO’’ kuruluşun da KKTC için CTR, “Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” tanımlamasını yapmış olmasının da tesadüfen olmadığını düşünmekteyim!
***
Türkiye’den ülkemize su getirilmiş, önümüzdeki süreçte de deniz altından kabloyla enterkonnekte elektrik ve doğalgaz boru hattının döşemesi an meselesidir. Ortadoğu’daki petrol ve gazın enerji koridoru haline gelen Türkiye üzerinden TANAP vasıtası ile Avrupa’ya aktarılması planlanıyor. Enerji kaynaklarının en kısa yoldan ve en düşük maliyet ile pazara ulaştırılması için düşünülen güzergâhta çok stratejik bir konumda bulunan KKTC’nin yakın bir zaman içerisinde önemli bir ‘’enerji terminali’’ haline dönüşeceğini düşünüyorum. Bakalım ilerleyen günlerde neler görüp yaşayacağız…
Gökhan Güler
