Önümüzdeki yıllarda “Yeşil Enerji” talebi muazzam şekilde artacaktır.
Geleceğin önemli enerji taşıyıcısı “Hidrojen” olacaktır.
Özellikle çelik ve kimya endüstrileri gibi önemli çekirdek sektörlerde, başarılı bir enerji geçişi için kilit bir teknoloji olarak görülmektedir.
İdeal olarak, kullanılan hidrojen “yeşildir” ve yenilenebilir enerjilerden elde edilen elektrikle suyun elektrolizi ile üretilir.
Ancak uzmanlar, diğer sektörlerde de yeşil elektriğe acilen ihtiyaç olduğu konusunda uyarıyor.
Yeşil hidrojen, endüstrideki ve ulaşım sektörünün bazı bölümlerindeki emisyonları önemli ölçüde azaltmanın ideal yolu olarak görülüyor.
Önümüzdeki on yıllarda endüstri için artan hidrojen talebinin muhtemelen yalnızca yeşil hidrojenle karşılanamayacağını göstermektedir.
Önerilen birinci çözüm: MAVİ HİDROJEN, düşük- doğal gazdan yapılan bir emisyon, yeşil hidrojenin önünün açılmasına ve hidrojen altyapısının kurulmasına önemli katkı sağlayabilir.
Mavi hidrojen, hidrojen pazarını hızlı bir şekilde hızlandırmak ve emisyonları hızla azaltmak için burada çok önemli bir bileşen olabilir.
Mavi hidrojen, doğal gazdan metan reformu yoluyla üretilir ve ardından ortaya çıkan CO2’nin deniz tabanı altında depolanması (CCOS, Karbon Yakalama ve Açık Deniz Depolama).
Metan reformasyonu, endüstride uzun yıllardır başarıyla kullanılan denenmiş ve test edilmiş standart bir süreçtir.
Reformasyonun ardından, ayrılan CO2 yakalanır ve uzun süre yeraltında depolanır. Pratik olarak atmosfere hiç CO2 girmez ve üretilen hidrojen neredeyse iklim açısından nötrdür.
Ülkemiz önümüzdeki dönemde üretim ağırlıklı politikalarla “Güçlü ve Lider Ülke Türkiye” stratejik hedefine doğru ilerlemektedir. Enerji gereksinimleri yüksek oranda artacaktır.
Enerji verimliliğinin artırılması veya elektrifikasyon gibi önlemler çeşitli etkenler nedeniyle tek başına yeterli olmamakta veya uygulanamamaktadır.
Fosil yakıtların derhal düşük karbonlu enerji kaynaklarıyla değiştirilmesi çok önemlidir.
İklim nötrlüğü ile ilgili hedeflere ulaşmanın tek yolu budur.
Enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmak, yenilenebilir enerji kaynaklarımızı etkin değerlendirmek ve gelecek için Hidrojen tabanlı sistemlere yatırımlar yaparak iklimimize pozitif anlamda katkılar sunmak her Türk Milliyetçisinin, Ülkücünün, Milli ve Yerli Politika üreticilerinin derdi olmalıdır.
Özdemir Bulduk