KAFKASSAM – Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Türkiye
  4. »
  5. Ortadoğu’da Avrasya Rüzgârı dengeleri bozuyor!

Ortadoğu’da Avrasya Rüzgârı dengeleri bozuyor!

Hasan Oktay Hasan Oktay - - 11 dk okuma süresi
324 0

Ortadoğu’da Avrasya Rüzgârı dengeleri bozuyor!

Avrasya, Avrupa yarımadası ile Asya’yı kapsayan coğrafi bölgeye verilen isim. Avrasya kelimesi, Avrupa ile Asya (yani avr ile asya) sözcüklerinin birleşmesinden oluşuyor. Asya ve Avrupa arasında köprü konumunda yer alan Türkiye için Avrasya kavramının ayrı bir simgesel anlam ifade ettiği kesin. Özellikle iki kıtaya yayılmış İstanbul’da birçok firmanın Avrasya adını kendine seçtiği görülmekte. Hatta bu adı taşıyan üniversite bile var. Polonya kökenli ABD’li siyaset bilimci Zbigniew Kazimierz Brezenski “Avrasya için Jeostrateji” adlı makalesinde “Avrasya’ya egemen olan dünyaya egemen olur” der. Haklıdır çünkü Avrasya Jeopolitiği dünya jeopolitiğinin esasıdır. Bu nedenle Avrasya’sız politika ve strateji düşünülemez ve salt bu nedenle dahi Türkiye Avrasya jeopolitiğinin kilit ülkesi konumundadır.

Avrasya coğrafyasının dikkatleri üzerine çekmesi; ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Rusya, Çin, Hindistan’dan oluşan üç kutuplu dünya düzeninde ekonomik ve politik açıdan ağırlığın Asya-Pasifik bölgesine yönelmesiyle ortaya çıktı. Rusya’nın Avrupa ve Amerika eksenli kuşatmayı yarmasının tek yolu ise, Avrasya Birliği’nin tesisinde olduğundan, Rusya bu jeopolitik gerçekliği kendi lehine çevirmenin yolunu aradı. Avrasya kavramı jeopolitik bir alanın ifade edilmesinden öte farklı etnik, kültür ve inançlara sahip bölge ülkelerinin, ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan bir oluşumunu belirtmektedir.

“Avrasya” kavramını ilk kim kullandı dersiniz? “Avrasya” deyimini ilk kullanan Alman Von Humbolt. Onun tarafından literatüre sokulmuş ama bana kalırsa Avrasya kavramını en iyi şekilde ve yerinde değerlendiren Brezenski. Avrasya neresi? Avrasya bir siyasi coğrafya olarak dünya hâkimiyetinin belirlendiği bir alan. Avrasya kıtası zamanla siyasallaşarak “Avrasyacılık” kavramını bütünleştirici ideoloji olarak lanse edilmeye başlandı. Bkz. Ömür Çelikdönmez/haber-sanliurfa.com/30 Aralık 2015/Avrasya’nın geleceği ve Özyönetim talebi!

Her ülkenin Avrasyası kendi çıkarına göre şekillendiğinden her Avrasya ülküsünde stratejik müttefikler değişkenlik gösterebiliyor. Avrasyacılık yaklaşımı ilk ortaya atıldığında, Avrasyacılık siyasi vizyonu tüm yönleriyle açıkça ifade edilmeye çalışılmış ve Avrasya kavramı; konunun ilk önemine varan Sovyetler Birliği’nde, süreç içinde devlet kültüne dönüşerek, Sovyetler Birliği ile tamamen jeopolitik kavrama bürünebilmiş. Günümüzde Avrasya ekolünün önde gelen takipçisi ve yorumcusu ve uygulayıcısı tabiî ki Rusya. Türkiye bu alanda Rusya kadar aktif değil.

Ancak Rusya, Türkiye olmadan Avrasya imparatorluğunun kurulamayacağının farkında. Ayrıca Türkiye’nin Rusya’nın arka bahçesi Türk cumhuriyetleri ve Türk toplulukları ile arası çok iyi. Bu arka bahçe Ruslar tarafından kendilerinin zayıf noktası bilindiğinden, Türkiye’nin düşmanlığını değil dostluğunu kazanmanın kendi çıkarlarıyla örtüştüğünü uçak krizine kadar görebiliyorlardı. Bkz Ömür Çelikdönmez/fikrikadim.com/8 Aralık 2014/ Putin ve Erdoğan’ın Avrasya İmparatorluğu

Amerika’nın kuşatmasına karşı Avrasya (AsyaAvrupa) ekseninde yeni güç odakları ortaya çıkmıştır. Avrasya eksenindeki güç odaklarını öncelikle Rusya ve Türkiye olarak belirleyebiliriz. Çin her ne kadar bu eksende Amerika karşıtı gibi dursa da ham madde ve enerji kaynaklarının kısıtlılığı nedeniyle bir gözünü Rusya’ya dikmiş durumda. Bu eksenin Avrupa ayağındaki gizli partnerin Almanya olduğunu söylemek sizi şaşırtmasın. Bkz. Ömür Çelikdönmez/fikrikadim.com/2 Aralık 2015/Avrasya ekseninde yeni güç odakları

Rusya, Ortadoğu’da tutunabilmek için bölgeden güçlü bir aktörün müttefiki olmak zorunda. Bir ara bu müttefiki bulduğunu sandı ve İran’a dört elle sarıldı. Lakin evdeki pazarlık çarşıya uymadı, İran nükleer anlaşmanın imzalanmasıyla, taktı çantasını koluna çıktı Amerika yoluna. İran’daki silah pazarını bile kaybetti. İran Kara Kuvvetleri Komutanı Ahmad Reza Pourdastan, İran’ın artık Rus T-90 tanklarını satın almayacağını açıkladı. Türkiye ile ilişkileri Suriye haricinde pürüzsüz seyrediyordu. Suriye merkezli uçak krizi, bu ilişkileri geçici bir süre askıya aldırdı. Bölgede tutunabilmek için İran ve Türkiye haricinde başka bir etnik topluma yöneldi. Kürtleri partner edinmeye çalışıyor. Amerika’da bunun farkında ve Kürtleri Rusya’ya kaptırma niyetinde değil.

Ancak özellikle Suriye Kürtlerinin geleceği konusunda Rusya ve Baas yönetimi aynı düşünmüyor. Baas yönetimi, Suriye Kürtlerinin özerklik ilan etmesine bağımsız devlet kurmasına karşı olduğunu, Cenevre’deki Suriye görüşmelerinde hükümet heyetinin başkanlığını yapan Suriye’nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Beşar el Caferi ağzından itiraf etti. Moskova’nın temasları neticesinde Rusya Kürtleri Ulusal ve Kültürel Federal Otonomisi Eş Başkanı Ferhat Patiyev, Suriye Kürdistanı’nın Moskova’da temsilcilik açacağını duyurmasına Rusya tepki göstermedi ve bu talebi yalanmadı.

Amerika ise uzun zamandır Suriye Kürtleri ile Türkiye’nin tepkisine rağmen görüşüyor. Nitekim ABD’nin IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un Kobani ziyareti, Ankara ile Washington arasında, PYD ve PKK konularındaki görüş ayrılığının somut bir göstergesi olarak nitelendirildi. McGurk’un görüştüğü isimler arasında, eski PKK üyesi Polat Can’ın yer aldığı basına yansıdı.

PYD yetkilileri ile görüşen ABD’li üst düzey diplomat McGurk’un, Suriye’nin geleceğinde Kürtlerin haklarına saygı gösterileceğini ve bunun anayasada yer alacağını vadetmesi, Suriye’den bağımsız bir Kürdistan’a sıcak bakmadıklarının net ifadesi. Ancak Suriye Kürtlerinin lideri Salih Müslim’in bu görüşmeden pek hoşnut olmadığı ve kardeşi Kobani Kantonu lideri Enver Müslim’in, ABD’li McGurk’a “Bu şehir yalnızca bize ait değil” dediği, biliniyor. Bunun anlamı şu; bu bölgede sadece Kürtler yaşamıyor, Türkmenler, Araplar Ezidiler, Asuriler de var. Ayrıca Türkiye’yi de unutmayın!

Rusya’nın bölgede jeopolitik hedefleri dikkat çekici. Biz Türkler bunu öncelikle sıcak denizlere inme politikası görüyoruz. Bu çerçevede bölge halklarını kazanmak ve bölge ülkelerinin ABD ve AB yörüngesine girmesini önlemek için “Batı karşıtı dış politika”yı deyim yerindeyse adeta körüklüyor. Ayrıca Ortadoğu’daki yerel eğilimlerin -gelin biz buna radikal İslamcı hareketler diyelim- eski Sovyet cumhuriyetleri, özellikle de Müslüman bölgeleri etkilemesini engellemek peşinde. Bu aşamada hiç şüphesizki Rusya’nın kapısını çalacağı tek ülke var o da Türkiye! Neden mi? Çünkü selefi hareketlerin panzehiri Türkiye’nin temsil ettiği Sünni İslam uygulamasında mevcut.

Amerika birleşik bir Irak ve birleşik Suriye istiyor. Ancak Rusya’nın bölgedeki askeri varlığı ve operasyonları ABD’nin bu isteğinin üzerinden buldozer gibi geçip gidiyor. Bana kalırsa Türkiye bu çatışmadan en kârlı çıkacak ülke. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Mesud Barzani, “Referandum en doğal hakkımız ve Kürt milleti bağımsız devletlerini kurmak için kimseden izin isteyecek değil” açıklamasıyla bağımsızlığa giden süreci çoktan başlattı. Hemen ardından Irak Türkmen Cephesi Başkanı, bağımsız Kürt devleti kurulursa ve merkezi hükümet Türkmenleri yok saymayı sürdürürse Kerkük’ü federal bölge ilan edeceklerini söyledi. Bu demektir ki Irak, dörde bölünüyor. Merkezi Bağdat olan Şii bölge, Kürdistan, Türkmenistan ve birde IŞİD bölgesi.

Uçak krizine rağmen Türkiye ile Rusya arasında su yüzüne çıkmayan konjonktürel bir çıkar örtüşmesi yaşanıyor. Amerika bunun farkında ve ne yapacağını şaşırmış durumda. Çünkü Kürtleri Ruslara kaptırmamak istiyor. Türkiye buna karşı çıkıyor. Türkiye’nin karşı çıkması, Irak ve Suriye’deki ayrılıkçı hareketlerin fay hattını tetikliyor. Georgetown Üniversitesi Çağdaş Arap Araştırmaları Merkezi öğretim üyesi Jean-Francois Seznec bunu çok iyi anlayanlardan. Diyor ki; “Türkiye Suriye meselesinde güya Suudiler’in ve birçok bakımdan ABD’nin tarafında görünüyor ama Suriye’deki Kürt gruplara tamamen karşı olduğunu da görüyoruz. Hâlbuki bu gruplar ABD ve Rusya tarafından destekleniyor. Dolayısıyla Türkler burada ikili oynuyor ve bu çok tehlikeli bir ikili oyun çünkü sınırı güvenli olmaktan çıkarıyor ”

Amerika’nın Türkiye’ye nasıl kızdığını ve ne yapmak istediğini, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Roma’da üçüncüsü gerçekleştirilen dışişleri bakanları seviyesindeki toplantıda Türkiye’yi temsilen katılan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’na yanağına sözde şaka yollu hafif bir yumruk kondurarak gösterdi. Sanki biz anlamadık! Ama bizde bir söz var Kery; Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu!

Twitter:@oc32oc39

omurcelikdonmez@hotmail.com

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir